Ekleme: 27.12.2014
***
Nedir bu Türkler’in başlarına gelenler?
Ülkü Ocakları’nın içine sızdırılmış müslüman Ermeniler’in, ortaya çıkıp, açıkca AKP’ye arka çıkmalarının nedenleri.
Devlet kurumlarından, “parti”lerden, ordudan, “polis”ten dışlanıyorlarda dışlanıyorlar. Olayı çok geniş alacak olursam, anlaşılması güç olacak. Bu belirttiğim kurum yada kuruluşlardan dışlanmayı anlayabildimde, Türkler’in MHP ile Ülkü Ocakları’ndan dışlanmasını gençlik yllarımda bir türlü anlayamamıştım.
Ben en yakınımızdan başlayayım. MHP ile Ülkü Ocakları’ndan, bu kuruluşların az çok iç yapısını ele alarak, yanlışlıkları dile getirmiştik. Ancak işin özünü bir yana atmıştık. Çünkü okuyucu buna alışık değildi. Tepede Van göçmeni Hüseyin Feyzullah (Türkeş), onun yanındakıların çoğunluğu üstelik ellerinde yetki taşıyanlar yine Türkiye’nin değişik yerlerinden olmak üzere, bir kısmı, Van Göçmenleri idiler.
Bunu uzun yıllar, karakollarda “polis”te, yada tutuklu olarak kaldığımızda iyice anlayabildik.
Düşünün, bir “parti” var, adı “milliyet”çi, söylemleri “milliyetçi” ancak, gel gelelim, içerde Türklükten dem vuranı ırkçı sayıyor, Hizbullah’a taş çıkartırcasına “İlahi Kelimetullah” yolundayız, diyor. Ancak bu “parti” ayakları yere basana deyin “Çankaya yolundayız balam, Asya’nın bozkurtları Gönüllerde aynı ülkü, Tanrı korusun Türk’ü, Çankaya yolundayız …” deniyordu. Çankaya yollarında Türk kökenlilerden destek artınca işi “Mekke”, “Medine” yoluna çevirdiler. O günleri böyle gözümün önüne getirince, tepede (Türkeş) Van göçmeni,danışmanları Van göçmenleri, en yakınındakılar Van göçmenleri,geriye kalanlar Çerkez bir ikide Pamak, Sırp göçmeni vardı. Bakın bugün, bu partinin eski danışmanları Van göçmenleri, Mümtazer Türköne, Vedat Bilgin, bu “parti”de uzun yıllar danışman değiller miydi? Cia’nın ap-pak ülkücüeri Çerkez Namık Kemal Zeybek, Çerkez Taha Akyol, Çerkez Muhsin Yazıcıoğlu yıllarca Türklük adı altında Türklügün altını oyup, sonrada açıkça ABD’den yana olmadıar mı? Öldürülen demokrat kişilerin, öldürülmelerinde belirleyici olan bu kişiler, şimdi birer demokrat, aydın olarak karşımızda değiller mi? Eskiden öldürüleceklerin adlarını yazanlar şimdi birer gazete yazarı oldular…
Bütün bunlar iyide, ya Ülkü Ocakları’ nın başkanları kimlerdi bunların içinde kaçı Türk demiyorum, çünkü Türk’ü o yere gelmeden öldürüyorlardı. Kaçı Türk’ten yana idi? 1975-1980 arasında ocaklardan, “parti” den Atatürk’ün resimleri bir-bir neden kaldırılmıştı? Çevrede cami yok gibi Ülkü Ocakları’nı camiye, tekkeye çevirenler kimlerdi? Nerelilerdi?
Andımızı, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım, yasam” diye okur iken, bize hizbullah’ın ettiği “yemin”i kimler direttiler? İçimizdeki (Van göçmenleri), içimizdeki Çerkezler, içimizdeki, dönmeler, bir büyük ülküyü, tarikatlara, teklelere değiştiler.
Hüseyin Feyzullah (Türkeş) yaşlı değilken, onun yerine sulananlarında nerede ise tümü bu kesimlerdendi.
Kendisini Doğu’nun Başbuğu olarak görmüş olan Yılma Durak
1980 öncesi Marmara Bölgesi başkanı idi. Bu bölgede yeşil kuşak adına yapılmış öldürme olaylarında buyruğu veren kişidir. Kendi sözü: “Başbuğ onun ipini çekti, o kişi vurulacak.” derdi. Ülkücü kesimdeki Türkler’in de komunistler gibi ülkücülerce öldürülmelerinde Marmara bölgesinde buyruğu veren bu kişidir. {Buyruk: Türkeş-Yılma Durak-Mustafa Polat (Kayserili; Van Göçmeni)- yada bir başka bölge başkanı, sonrasıda tetikçiye uzanırdı.} O günlerde parti içinde, Ülkü Ocakları’nda bu öldürme olaylarına karşı çıkan ülkücü ağalarımızın tümünüde ölümle korkutan Yılma Durak olmuştur. Yılma Durak CIA’nın çizgisinde Marmara Bölgesi’nde yapılacak bütün eylemleri yerine getirmiş, Ülkü Ocakları’nda Türklüğün ikinci sıraya konmasına karşı çıkanları, ya öldürtmüş, yada “işkence” ettirmiştir. (Bir süre sonra cinayet silahlarının nerede saklandığınıda buradan okuyabileceksiniz.)
Bir yandan cinayetleri yönetirken öbür yandada gizli demir ticaretiyaparken, yine CIA’nın elemanları 12 Eylül’den sonra kendisini tutuklayıp, kendisinin yüzüne kendisinin bir maşa olduğunu anlattıktan sonra;
*Tutuklandığında doğrudan doğruya götüne cop sokulmuştur. (Akyazılılar istihbarat dosyası; belge 1817)
Erzurum’un Yılma Duragı’da, Sivas’ın Muhsin Yazıcıoğlu’suda Türklüğe Çerkez olarak, Arap bakışı ile baktılar. Ali Batman, Musa Serdar Çelebi, Alaaddin Aldemir, Lütfü Şehsuvaroğlu, Recep Öztürk(Istanbul) Türklüge Van göçmeni olarak baktılar.
Alaaddin Aldemir
Bu güne deyin Ülkü Ocakları Başkanlığı yapmış kişilerin çoğu, basına çıkıp “PKK’nın başıyla görüşmek istiyoruz.” diyorlar, onun (Abdullah Öcalan)’ın gönlünü almak istiyorlar?
Sizce bunca Ülkü Ocakları Başkanları’nın, KÜRTÇÜLÜK olayına destek vermeleri, ucundan kıyısından tarikat, tekke, ABD işbirliğiyle başımıza getirilmiş, Türk karşıtı yönetimi desteklemeleri doğal mıdır? Burada adını yazdıklarımın, tümününde gelirleri ortalamanın üstünde, üstelik bazıları “milyon“lara akça demiyorlar. Yurt içinde de yurt dışındada Fethullah Gülen gibi kiliselerin gizli güçlerince korunuyorlar. Bir dönemde Ülkü Ocakları başkanı olmuş olan bu kişiler şimdi “milyoner“ler. Buna uyumlu olarak PKK içinde yöneticilik yapmış olan Van göçmenleride “milyoner” oldular. Bunlar doğal durumlar değil, ancak bu iş gizli bir oyunun, son bölümüdür. Bunlar, bu eski ocak başkanlarının PKK, bazılarınında ERMENİ Taşnakçılar la el altından (Hüseyin Feyzullah’in Paris’te Taşnakçılarla görüştüğü gibi)
görüşmeleri, Türklüğü, Türkiye’yi, Türkler’i içeriden vurmanın son adımlarıdır. Uyan ülküdaş, biz dış güçlere karşı savaşırkan, içimize müslüman Van göçmenleri ile Çerkezler’i doldurarak, bizi içeriden vurmuşlar.
Siz sanmayınkı Türkiye’de Türkçüyüz diye cirit atanlar, ellleri yüzleri yunmuş diye. Onların içlerinede bu düzen sürekli olarak, çaşıtlarını sokmuştur, sokuyor, sokacakta…
Van göçmeni: Müslümanlaşmış Ermeniler
Açıklama: Sorun bunların Kürt, Ermeni, Çerkez olmalarında değil, sorungizli olarak bölücülük etmeleridir.
Kaynak:
Yazıları posta kutunda oku