Ahmet Takan
Alışıyor musunuz?..
“Müzakere masası”nda AKP iktidarından “özerkliği” koparan terör örgütü PKK’nın bölgedeki alt yapı çalışmaları da son noktaya geldi. Yargı ve vergi sistemini oturtan, Vali ve Kaymakam atamalarını da sürdüren terör örgütü, din ve eğitim kurumlarını düzenleme çalışmalarına da hız verdi.
Bu arada istihbarat ve güvenlik birimlerinden Ankara’ya her gün gelen, iktidarın sümen altına koyup kulak tıkadığı raporlara bir yenisi daha eklendi. Terör örgütü PKK’nın kendi eğitim sistemine engel olan ve engel olma potansiyeli bulunan vatansever öğretmenlerin listesini çıkardığı bildirildi. Bu öğretmenlere göz dağı verip göçe zorlamak için dağa çıkarılacağı bilgisi de PKK’ya teslim olan iktidara rapor edildi. Başkente gelen istihbarat raporundaki not şöyle:
“… bir taraftan Kürtçe ders kitaplarının hazırlanması ve basılmasına devam edilirken bölücü terör örgütünün hedefinde eğitim sisteminde engel olarak gördükleri vatansever öğretmenler var. Bunları kendilerinin bulunduğu bölgedeki okullardan göndermek için baskı ve korku politikaları artırılıyor. Öğretmenlerin dağa kaçırılarak 3-5 gün alıkonacağı ve bu yolla öğretmenlerin batıya göç ettirilmesi planlanıyor…”
İktidardan aldığı paralel teşvikle ülke birliği ve bütünlüğünden yana olan, bunun uğrunda faaliyet gösteren dershane ve okulları, öğrenci yurtlarını yakıp yıkan terör örgütü, “bağımsızlık” ilan edilmeden önce en doğru işlerden (!) birini yapıyor. Devlet olarak bugüne kadar becerilemeyeni gerçekleştiriyor!.. Tam egemenliğin ve de tam bağısızlığın en hayati noktasını düzenliyor.
Marksist, Allahsız, çizgisinde yıllar önce makas değiştiren bölücü terör örgütü, yine AKP iktidarından aldığı destek ile bölge vatandaşlarına din hizmetleri de sunuyor. PKK’nın Hakkari’ye atadığı sözde vali Kazım Kurt’un, kaymakam atamalarının yanı sıra müftü atamalarına da başladığı bildiriliyor. Bölgedeki istihbarat kaynaklarının verdiği bilgiye göre; alternatif Cuma namazlarıyla gündeme gelen ve bu namazları kıldıran Übeydullah Özmen’i Hakkâri’ye müftü olarak atadı. BDP’li Özmen’in, Bodrum’daki kaçamak(!) haberleriyle hatırlanan bir isim olduğunu da buraya not düşelim.
Tüm bu yazıp çizdiklerimize rağmen hâlâ terör örgütü PKK’nın Hükümetten özerkliği kopardığına inanmak istemiyorsunuz, o zaman size yeni bir belge daha sunalım;
Hatırlarsanız, YENİÇAĞ’ın önceki gün “PKK istediğini elde etti” manşetinde, iktidarın “seçim sonrasına bırakalım” dediği özerkliği seçim öncesine çektiğini, ilk olarak Türkiye’nin Avrupa yerel yönetimler özerklik şartı çekincelerini kaldırdığını ilan edeceğini, diğer gerekli anayasal düzenlemeleri de seçim sonrasında yapacağını duyurmuştuk. Hem de “kamuoyunu alıştıra alıştıra” metoduyla!..
O ilan yapıldı. Alın size yazılı belgesi. Dünkü yandaş medya haberlerinden. Bakın, Ahmet Davutoğlu, Makedonya yolunda uçakta kabin ekibinin sorularına ne yanıtlar vermiş;
“Yerel yönetimleri güçlendirme konusundaki kararlılığımızı biliyorsunuz’dediniz. Önümüzdeki günlerde Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekincenin kaldırılması gibi adımlar mı göreceğiz?”
– Aslında biz yerel yönetimlerle ilgili Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde, 2004’te yönetimde reform bağlamında çok geniş bir çalışma yapmıştık. Bunlar dışarıdan empoze edilen şeyler değil. Ak Parti’nin zaten benimsediği ilkeler. AB Özerklik Şartı’nın muhtevasına bakıldığında onlardan önemli bir kısmının yerine getirildiğini de görürsünüz. Bu konularda bir rezervimiz yok, oturur her şeyi konuşuruz. Ama, bunun ülke birliği bütünlüğü ve üniter devlet ilkesi kapsamında ilerlemesi önemli. Yoksa kavram fetişizmi içerisinde, kavramlara sembolik anlamlar yüklenerek bir çaba içine girilirse bu doğru değil. Türkiye o kadar geniş bir coğrafyada, o kadar farklılaşmış ekonomik ve sosyal kültürel yapıya sahip ki, yerel yönetimin düzenlemeleri büyük önem taşıyor. Her yerin şartlarına uygun düzenleme yapılması doğal hayatın bir gerçeği. Mesela o yere uygun binalar yapmak gibi. Ama buradan hareketle herhangi bir siyasal farklılığı kaşımaya yol açacak bir tavır düşünülemez.
“Çözüm süreci meselesinde de üniter yapı vurgusu yaptınız.”
– Zaten çözüm süreci içinde İmralı’dan ve diğer yerlerden yapılan açıklamaların hepsinin içinde bu husus vurgulandı. Eşit vatandaşlık ilkesi zedelendiğinde ve farklı yapılarda farklı vatandaşlık kimlikleri öne çıktığında nelerin olabileceğini çevremizden görüyoruz.
***
Gördünüz mü “alıştıra alıştırayı”?..
Fareler üfleye üfleye, uyuşturup, kulaklarınızı koparmaya devam ediyor. Ama, size nasıl bir narkoz verdilerse derin uykudan uyanmamakta hâlâ ısrarlısınız. Böyle giderse kim kimin kolunu koparmış onu da göreceksiniz.. Fakat acıyı hep beraber çekeceğiz.
Bir yerlerimizi yırtarcasına sizlere gerçekleri iletmekte kararlıyız ve bundan son nefesimize kadar vaz geçmeyeceğiz.
İktidar-HDP-İmralı ve Kandil arasındaki ve kendi alt gruplarındaki kayıkçı kavgaları derin narkozun en önemli silahı. Uykudan uyanabilirseniz bunların gayet planlı ve senkronize faaliyetler olduğunu görürsünüz!..
Bir yanıt yazın