GİRİŞ
Bu yazı çok gecikmiş bir öneri olarak mütalaa edilebilir. Ancak, öneri yıllar önce ilk birkaç taslak üzerinde çalışıldıktan sonra 2010 yılından itibaren ilgili ve yetkili nezdinde gerekli girişimler yapılmıştır. Bu çalışmada yer alan bazı ifadeler her ne kadar yeniden elden geçirildi ise de ise belki güncelliğini kaybetmiş olabilir. Diğer taraftan, 24 Nisan 2015 tarihinde ABD yönetiminin muhtemelen soykırım kararı alabileceği düşünülerek bu çalışmada bir kırılma noktası olarak kabul edilmesine rağmen Ortadoğu’ daki son gelişmeler, özellikle IŞİD faktörü dikkate alınarak ABD -TÜRKİYE ilişkileri yeniden değerlendirilmiş ve söz konusu tarihte ABD yönetiminin böyle bir karar alamayacağı, yine olayları “Medz Yeğern” (Büyük Felaket) olarak geçiştirebileceği düşünülerek tekrar gündeme getirilmesinde fayda mütalaa edilmiştir. Bu değerlendirme ışığında, dikkate alınabilir düşüncesi ile bu öneri power point sunumu halinde e-posta olarak 25 Kasım 2014 tarihinde Dışişleri Bakanlığımıza tekrar sunulmuştur. Ermeni Meselesinde son derece bilgili ve yoğun çalışmalar içindeki vatansever saygın kişilere önerim ; Bu yazıda ortaya atılan teşkilatlanma ve ifası düşünülen faaliyetlere ait öneriyi benimseyenler bu paralelde veya kendi fikirleri istikametinde önerilerde bulunarak Ermeni meselesinin çözümü konusunda ilgili kişi ve kurumlar nezdinde girişimlerde bulunarak Devlet seviyesinde güçlü ve etkili bir yapı oluşturulması için önemli katkıda bulunmalarıdır.
ÇALIŞMANIN AMACI
Bu çalışmanın amacı; Ermeni meselesini Türkiye çıkarlarına uygun biçimde çözümlemek üzere devlet yapısı içinde gerekli olduğu düşünülen merkezi bir otorite oluşturmaya, bu otoritenin yapılacak mücadelede izlemesi faydalı mütalâa edilen stratejiye ve bazı temel faaliyetlere yönelik önerileri ortaya koymaktır. Türkiye açısından hayati önemi haiz Ermeni meselesi, Ermenilerin 2015 yılındaki 100 üncü yıl kutlamaları için devam ettirdikleri çalışmaları dikkate alınarak, merkezi bir otorite kontrolünde daha güçlü ve çok daha aktif bir politika ile o yıla kadar çözümlenmelidir. Ermenilerin hedefini, 2015 yılına kadar ( not; bu ifade 2009 yılında yazılmıştır.o.t.) sözde Ermeni soykırımını ülkelerin pek çoğuna kabul ettirmek, asli hedeflerine ulaşmak için sonuçta Birleşmiş Milletlere başvurmak şeklinde değerlendirmek mümkündür.
Ermenilerin asli hedefleri olarak ; Türkiye – Ermenistan hududunun açılması, sözde soykırımı kabul eden ülke sayısının artırılması, 24 nisan gününün birleşmiş milletlerde sözde Ermeni soykırımı olarak anılması, sözde soykırımın Türkiye tarafından tanınması, Türkiye’ den tazminat alınması, Ermeni anayasasında yer alan “sözde batı Ermenistan “ ın Ermeni topraklarına katılması şeklinde özetlenebilir.
Bu yazının önemli bir amacı da konuyu gündeme getirerek daha uygun bir hareket tarzının belirlenmesine yol açmaktır.
MEVCUT DURUM
Mevcut duruma kısaca göz atarsak, Ermenilerin onlarca yıllık çalışmaları sonucu; pek çok ülke parlamentosu tarafından soykırım yapıldığı konusunda kararlar alınmış, hatta Fransa gibi bazı ülkeler bir ara “ soykırım yapılmadı” sözüne dahi cezai müeyyideler uygulamış, sözde soykırıma ait her türlü sahte bilgi yabancı kaynaklı kitaplara, ansiklopedilere ve internete sokulmuş, pek çok sözde soykırım anıtı dikilmiş ve dikilmekte, yabancı bilim kuruluşlarında Ermeni yanlısı akademik çalışmalar yapılmakta, propaganda filmleri çevrilmekte ve romanlar yazılmakta, propaganda amacı ile internette web siteleri kurulmuş ve hala kurulmakta, dünyanın saygın TV kanallarında Ermeniler ve destekçileri ile propaganda amaçlı söyleşiler yapılmış ve yapılmaktadır. Son örnek, bir Avustralya TV’ sinde dünya kamuoyunun yakından tanıdığı insan hakları avukatı ve İngiliz Kraliçesinin hukuk danışmanı Geoffrey Robertson ile Ermeni propagandası ile dolu, tarihi gerçekleri çarpıttığı son kitabı ile ilgili söyleşidir. Avustralya’ da son aylarda soydaşlarımız tarafından kurulan ATA – A derneğinin reaksiyonu temenni edelim de Avustralya halkının konuya yaklaşımında olumlu bir sonuç versin.
Kendi faaliyetlerimize baktığımızda ise durum özetle şöyledir; Yurtdışındaki Türkler etkin biçimde organize olamayıp mali açıdan da Ermenilerle mücadele bakımından güçsüz bulunmaktadırlar. Meselenin çözümünde bilgi çağının sağladığı imkanlar etkin biçimde kullanılamamaktadır. Daha da önemlisi Ermeni meselemiz, devletin üst kademelerinde yer alan güçlü ve merkezi bir otorite tarafından tek elden yönetilememekte izlenimi vermekte, münferit girişimler yetersiz kalmakta, sıkı bir koordinasyon ve işbirliği noksanlığından sıklet merkezi sağlanarak meselenin çıkarlarımız doğrultusunda sonuçlanması mümkün olamamaktadır. Çözüm için katkıda bulunacak Türk vatandaşları, bir avuç vatanseverin özverili çalışmaları dışında, özellikle yurtdışında daimi veya geçici ikamet edenlerin pek çoğu, konuya ilişkin yeterli bilgiye ve genellikle de mücadele gücüne sahip değildirler. Akademik unvanlı bazı vatandaşlarımızda dahi bilgi noksanı gözlenmekte, hatta saygın oldukları düşünülen bazı kişiler, Türkiye tezinin karşıtı demeçler vermekte, bu görüşlerini yurtiçi ve yurtdışındaki toplantı ve konferanslarda rahatça ifade ederek vatanımıza ve ulusumuza ihanet edebilmektedirler. Türkiye dostu olduğu bilinen yabancı bilim adamları ( örneğin, Perinçek davasında tanıklık yapan Prof. Dr. Jean Thibaux) yeterli biçimde, özellikle finansal açıdan, desteklenmemekte, hattâ unutulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’ nin ve diğer bazı ülkelerin arşivlerinde, tarihçi ve bazı araştırmacı – yazarlarımızın , özellikle tamamen yabancı belgelere dayanarak yarattıkları eserlerde Ermeni tezlerini çürütecek gerçek tarihi bilgi ve belgeler mevcuttur. Bazı ülke ve kurumlar Ermenilere ait arşivleri inatla açmamaktadırlar. Bütün bu bilgi ve belgelerden istifade ile dünya kamuoyuna tarihi gerçekler yıllardır kabul ettirilememektedir. Türkiye, Osmanlı döneminde meydana gelmiş olayların gün ışığına çıkarılması için tarihçilerden oluşacak bir komisyon kurulmasını önermiş, ancak, Ermenistan ve özellikle Ermeni diyasporası bu öneriyi kabul etmemektedirler. Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkileri normalleştirmek üzere protokoller imzalanmış, ancak, öngörülen süreç işletilememektedir. TBMM’ de bu konuda Ermeni konusunda uzman olduğu düşünülen (TBMM içinden ve dışından ) bazı saygın kişilerden oluşan bir komisyon teşkil edildiği bilinmekte, ancak, çalışmaları konusunda Türk kamuoyuna herhangi bir bilgi aktarılmamaktadır.
MÜCADELENİN GENEL STRATEJİSİ İÇİN ÖNERİLER
Belirtilen genel durum karşısında mücadelenin genel stratejisi , aşağıda belirtilen hususlar da dikkate alınarak belirlenebilir;
*Mücadele, tek elden merkezi olarak planlanmalı, sevk ve idare edilmelidir.
*Bu mücadelede, topyekûn harp prensipleri ( sıcak savaş hariç) , psikolojik harp ve bilgi harbi konseptleri özenle dikkate alınmalıdır.
*Türkiye, bu mücadelede reaksiyoner pozisyondan kurtarılıp aksiyoner bir anlayış içinde olmalı ve bu sayede devamlı inisiyatif sahibi kılınmalıdır.
*Mücadelenin genel stratejisinin detayları, oluşturulacak merkezi otorite tarafından ortaya konmalı ve bu strateji çerçevesinde Türk politikası belirlenerek ilgili her kurum ve kuruluş tarafından aktif biçimde uygulanmalıdır.
TEŞKİLATLANMA ESASLARI İÇİN ÖNERİLER
*Gerçekleştirilecek merkezi otorite, ifası öngörülecek faaliyetleri planlayacak, yönlendirecek, sevk ve idare edecek güç ve yapıda olmalıdır.
*Merkezi otorite yapısı, belirlenecek faaliyet sahalarına ilişkin yüksek düzeyde bilgi sahibi kişileri kapsamalıdır. Bu yapı içerisinde zaman zaman fikirlerine baş vurulacak bir “ âkil gurup” da yer almalıdır.
*Belirli sürelerde ifa edilecek faaliyetler için, yetenekli ve tecrübeli kişi veya gurupları da kapsayan geçici teşkilatlar kullanılmalıdır.
*Söz konusu merkezi otorite canlı bir organizma olarak mütalâa edilmeli, başlangıçta acil görevlere yeterli sayıda birimler oluşturulmalı, zamanla birim sayısı görevin tam ifasını sağlayacak düzeye çıkarılmalı, görevlerini ifa birimler söndürülmeli, belirlenecek kısa süreli ilave ihtiyaçlar için gerek görülebilecek birimlere merkezi otorite içinde yer verilmelidir.
*Yurtdışında kurulmuş birlik, dernek, STK ve benzeri kurumlar arasında ve bu kurumlarla Türk elçilikleri ve konsoloslukları arasında çok sıkı işbirliği, koordinasyon ve iletişim sağlanmalıdır.
*Söz konusu teşkilata ait hazırlanacak web sitesinde yurtiçindeki ve yurtdışındaki vatandaşlarımızın görüş ve önerilerinin alınacağı bir bölüm açılmalıdır.
*Gerçekleştirilecek teşkilata bu mücadele için İVEDİ YETERLİ MALİ KAYNAK sağlanmalıdır.
İFASI DÜŞÜNÜLEN BAZI FAALİYETLER İÇİN BAZI ÖNERİLER
*Diplomatlarımızın şehit edildikleri şehirlerde / uygun ise şehit edildikleri noktalarda ve günlerde gösteriler yapılmalıdır.
*Parlamentosunda Ermeni soykırımı olmuştur kararı alan en son devlete uluslar arası kamuoyu önünde “gerçek tarihi belgeler göstererek iddianızı ispat edin, aksi taktirde parlamentonuzu yalancılıkla suçlayacağız” tehdidinde bulunulmalı ve bir bildiri şeklinde o ülke ve dünyanın saygın gazetelerinde ( ücreti verilmek sureti ile) haber olarak yayımlanmalıdır.
*Mevcutlara ilave olarak, “armenians” ve “ermeni sözde soykırımı” kelimeleri ile başlayan web siteleri açılarak gerçek Osmanlı devletine ve diğer ülkelere ait belgeleri, sahte Ermeni belgeleri, Ermeni mezalimini gösteren yazı ve resimler bu sitelere konulmalıdır. Yabancılara yönelik siteler çeşitli dillere göre tasarlanmalıdır.
*Yabancı ansiklopedilerde yer alan yalan ve yanlı yazıların, öncelikle internet basımlarından çıkarılması için gerekli hukuki işlemler başlatılmalıdır.
*Ermeni mezalimini, Ermeni tehcirini de işleyerek, dünyanın her yerinde vizyona girebilecek bir belgesel ve konulu filmler en kısa zamanda çevrilmelidir. Bu konuda kişisel gayretleri ile mevcut girişimler Devlet tarafından desteklenmelidir. ( Not; Rahmetli Turgut Özakman’ a sağlığında bu konuyu kapsayacak bir film senaryosu yazması tarafımdan önerilmiş, 03.07.2008 tarihli mesajında şu cevabı vermiştir; “ Şu anda Cumhuriyet 1923-1933’u yazıyorum. Ermeni sorunu ciddi, önemli, bitmez bir sorun. Keşke ömrüm yetse de o konuda da bir şey yapabilsem.” Devletimizin bu konuda ciddi bir çalışma içine girmesi ve rahmetli Özakman’ ın arzu etmesine rağmen yaşı gereği gerçekleştiremediği senaryoyu hazırlatabilse…) Kendisi , Türk Ulusu tarafından daima sevgi, saygı ve rahmetle anılacaktır.
*En yakın bir tarihte Parlamentosunda Ermeni soykırım kararı alan bir ülkeye veya Ermeni meselesinde büyük rolü bulunan Fransa’ ya karşı uluslar arası adli mercilerde dava açılmalı ve bu davada haklılığımız ispat edilmelidir. Bu konuda karar alındığında diğer ülkelerin aldıkları kararların da hükümsüzlüğü için gerekli hukuki işlemlere baş vurulmalıdır.
*Teşkili önerilen merkezi otorite; Ermeni gösteri, konferans ve benzeri etkinliklerine ait bilgiyi erkenden elde edip bu bilgiye göre yapılacak işlemleri belirlemeli, işlem yapacak kurum, kuruluş, STK ve benzerleriyle birlikte kamuoyuna da bildirmelidir.
*Ermenilerin çoğunlukta olduğu ülkelerde ( ABD, Fransa, İngiltere gibi) propagandamızı yapacak güçlü firmalar temin edilmelidir.
*Ermeni mezalimi ve Ermeni tehciri konusu çocuklarımızın bilgilendirilmesi için , okullarda uygun sınıflardan itibaren ders programlarına dahil edilmeli; yurtdışında eğitim ve öğrenime gönderilecek öğrencilere, yurtdışına daimi ve geçici görevle gidecek devlet memurlarına, yurtdışındaki Türk kuruluşlarına, Ermeni iddialarının geçersizliğini de ispatlayacak şekilde hazırlanacak dokümanlar mutlaka teslim edilmelidir.
*Konu ile ilgili olarak ifası düşünülen faaliyetlere ilişkin bugüne kadar pek çok öneri belirlenmiş olup bu öneriler oluşturulacak merkezi otorite tarafından araştırılmalı, tespit edilmeli ve uygulama alanına konulmalıdır.
*Tarihçilerden oluşturulması önerilen komisyonun gerçekleştirilmesi için dünya kamu oyunda etkin biçimde kulis faaliyetlerinde bulunulmalıdır.
*Dünyanın pek çok ülkesinde izlenebilecek bir TV istasyonu TRT tarafından açılmalı, Türkçe ve Ermenice, zaman zaman da İngilizce yayın yaparak hem halkımızı eğitmeli, hem de dünya kamuoyuna etkin biçimde mesajlar vermeli.
*Tezimize sıcak bakan yabancı akademisyenler ( son örnek Pal Bueno’ dur) Türkiye’ ye sık ssık davet edilmeli, burslu olarak akademik çalışma yapmalarına imkan verilmeli, daha sonra yabancı ülkelerdeki eğitim ve düşünce kuruluşlarında konferanslara katılmaları sağlanmalıdır.
*Genç akademisyenlerimizden ve üniversite öğrencilerimizden seçilecek nitelikli kişilere ABD ve İngiltere ve Fansa gibi ülkelerde Ermeni tezimiz üzerinde ihtisas yapacak biçimde eğitim ve öğrenim görmeleri için özel burslar sağlanmalı, bu kişilerin daha sonra bu ülkelerde yapılacak toplantı, seminer, konferans ve benzeri etkinliklere katılmaları devlet tarafından finanse edilmelidir.
*Özellikle ABD’ deki güçlü Yahudi lobisi ile ABD’ deki özel kurumlarımız, elçiliklerimiz, konsolosluklarımız ve devletimizin ilgili kurumları mümkün olan en üst düzeyde ilişki kurmalı ve idame ettirmelidir.
* Ermeni Mülteciler konusunda dünya kamuoyuna doğru olmayan bilgiler verilerek Ermeni tarafına avantaj sağlanmaktadır. Bu konudaki yanlı, yanlış ve çarpıtılarak verilen bilgi, tarihi gerçek belge ve görsel belgeleri ile hazırlanmış Türk tarafına ait yeterli bir çalışma yapılmadığı için maalesef kabul görmektedir. Bu konudaki gerçek dışı bilgiye güçlü bir cevap olmak üzere şu öneri için İVEDİ bir değerlendirme yapılmasına ve uygulamaya geçilmesine kısa vadeli çalışmalar çerçevesinde öncelik verilmelidir; Savaş esnasında ki Amerikan ve İngiliz yardım kuruluşlarının tüm yazışma ve görsel belgeleri, Yakın Doğu Yardım Kuruluşlarının tüm yazışma ve görsel belgeleri, Milletler cemiyetinin özellikle mülteciler yüksek komiserliğinin İsviçre’ deki tüm arşiv belgeleri, ABCFM’ e ait tüm arşiv, (American Board Commision Foreign Mission – Amerikanın Protestan Ülke Dışı Misyonerler Komisyonu) , Menonite Kilisesine ait arşivler, varsa Rus arşivlerinde Tatiana Komitesine ait bilgiler, Amerikan Milli arşivlerindeki ve Kongre arşivlerinde ki belgeler, İran,Gürcistan arşivleri incelenip fotoğraflarıyla birliktetek bir belge haline getirilmeli, bu belge Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca ve Ermenice dilleri ile yayımlanmalı ve en geç Mart 2015 sonuna kadar öncelik soykırım kararı almış devletlerin parlamentolarında olmak üzere dünya çapında dağıtıma tabi tutulmalıdır
ÖNERİ ;
Ü lkemiz ve özellikle gelecek nesillerimiz için son derece hayati olan Ermeni meselesinin çözümünde merkezi otoriteyi temsil etmek üzere ; Başbakanlığa doğrudan bağlı, başta Dışişleri ve Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere konu ile ilgili olabilecek diğer bakanlıklar ve TTK , Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü gibi kurumlar, Gnkur. As. Tarih ve Stratejik Etüdler Dairesi ve Üniversiteler ile en üst derecede koordinasyon yetkisine sahip , “TÜRKİYE – ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ MÜSTEŞARLIĞI” kurulmalıdır.
Orhan Tan
Ankara , 26 Aralık 2014
Bir yanıt yazın