Yazmış olduğu “Stratejik Derinlik” isimli kitabından hareketle yürütmüş olduğu dış politika sebebiyle Dışişleri Bakanlığı yapmış olduğu dönemde muarızları tarafından sık sık “Düş İşleri Bakanı” olarak isimlendirilen Davutoğlu, korkarım ki şimdi de Başbakan olarak büyük bir hataya imza atmak üzere!
Ahmet Davutoğlu, komşularla “Sıfır Sorun” diyerek çıkmış olduğu yolda sıfırı tüketip, Türkiye’yi sıfır komşu ile bırakmış bir siyasi figür olarak tarihe geçmek üzeredir. Abartmıyorum; Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi dışında iyi ilişkiler içinde bulunduğumuz hiç bir komşumuz sanki kalmadı gibi. Yunanistan ve Bulgaristan ile ilişkilerimiz ise büyük ölçüde eh işte türünden yürüyor.
Düşünsenize bir; tarih boyunca sürekli inişli çıkışlı ilişkiler içinde bulunduğumuz İran ile ilişkilerimiz tamamıyla ABD’nin izin verdiği çap ve çerçevede şekilleniyor. Suriye’de izlemiş olduğumuz yanlış dış politika sebebiyle, İran gibi dünyanın en eski devletlerinden ve en kadim medeniyetlerinden birisiyle ters düşmüş bulunuyoruz. Gelin görün ki; Suriye’de bizim değil, İran’ın dediği olacak gibi. Ahmet Davutoğlu’nun ve Tayyip Erdoğan’ın sürekli ömür biçtiği Beşar Esat, İran, Rusya ve Çin gibi ülkelerin desteğini arkasına alarak kaya gibi hâlâ yerinde duruyor. Olan ise Suriye’deki sayıları 1.5-3.5 milyonu bulan(1) Türkmen soydaşlarımıza oldu. Şu anda onlar, Beşar Esat yönetimi ile Suriye Muhalefeti arasında sıkışmış durumdalar. Suriye’deki en büyük mücadele, yine Türklerin yoğunlukla yaşadıkları Halep civarında veriliyor. Elbette ezilenler, arada sıkışanlar yine soydaşlarımız.
Irak’taki sayıları 2-3 milyon olduğu söylenen Türkmen soydaşlarımızın durumu ise çok daha içler acısı. Onların dramı, ta Irak Osmanlı’dan kopup bağımsız devlet olduktan sonra başladı. Türkmen ileri gelenleri ve aydınları, hemen her devirde kıyıma uğratılmışlardır. Şimdiki durum da eskisinden farklı değildir. Üstelik şu anda Türkmenlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgede bir de IŞİD belası baş vermiştir. Ve Irak’taki Türkmenler, şu anda kelimenin tam anlamıyla iki arada, bir derede kalmış insanlar olarak, sahipsiz ve arkasız olarak kendilerine uzanacak bir yardım eli beklemektedir. Bizim yanlışlarımız yüzünden Türkmen soydaşlarımız peşmerge yönetiminin gölgesinde kendisine yer bulmaya çalışıyor vesselam.
Sıra Geldi Evlad-ı Fatihan’ı Ateşe Atmaya!
Özetle; Ahmet Davutoğlu’nun akıl daneliğinde 13 yıldır takip edilen yanlış dış politikalar sebebiyle Irak ve Suriye Türkmenleri Allahlarına emanet pozisyondalar! Bir başka tabirle söyleyecek olursak; Orta Doğu’daki artıklarımız tamamdır; şimdiden ruhlarına Fatiha okuyabiliriz onların! Şimdi sıra geldi Balkanlardaki artıklarımıza! Artıklarımız dediysek, sözün gelişi. Özellikle Balkanlardaki Türkler bizim için birer Evlad-ı Fatihan’dır. Vaktiyle bizim götürüp oralara yerleştirdiğimiz insanların torunları. Korkarım ki; Ahmet Davutoğlu şimdi de bizim için “Evlad-ı Fatihan” olan bu insanları ateşe atacaktır! Dün itibarıyla Makedonya’da öyle bir laf etti ki Ahmet Davutoğlu; şahsen benim korkudan yüreğim ağzıma geldi! Başbakan açık açık Makedonya’daki Türk nüfusa, her haneye olmak üzere Türk Bayrağı, Türkçe Sözlük ve Kur’an-ı Kerim dağıtılacağını söyledi. Niye kine? Oysa Ahmet Davutoğlu “Stratejik Derinlik” isimli kitabında;
“Türkiye artık ne Osmanlı Devleti’nin son döneminde olduğu gibi İslam Dünyası’nın sorumluluğunu taşıma gibi özel bir konuma sahiptir, ne de İslam toplumları ile giriştiği ilişkiler dolayısıyla bütün büyük güçlerle hesaplaşma riski ile karşı karşıyadır… Psikolojik reflekslere dayalı tepkiler, Türkiye’nin sadece İslam ülkeleri ile olan ilişkilerini olumsuz yönde etkilemekle kalmamakta, aynı zamanda Asya ve Afrika derinliğindeki diplomatik manevra alanını önemli ölçüde daraltmaktadır”(2) diyerek kendilerinin “Yeni Osmanlıcılık” fikrinde olmadıklarını söylüyordu. Peki o zaman, Irak’ın ve Suriye’nin iç işlerine neden karışıp duruyorsunuz efendiler? Neden ağzınız her açıldığında Filistin’den, Gazze’den, Saraybosna’dan dem vuruyorsunuz?
Geçtiğimiz 29 Kasım’da Erzurum’da “Ayağa kalkın ey Erzurum… Kudüs, Mekke, Saraybosna, Semerkand, Kerkük, Halep için ayağa kalkın”(3) diyen siz değil misiniz?
Geçtiğimiz 21 Aralık günü Ankara il kongresinde “Bu kongre Kudüs, Saraybosna, Semerkand kongresidir.”(4) diyen siz değil misiniz?
Hadi Kudüs ve Saraybosna neyse de şu Semerkand da nereden çıktı Sayın Davutoğlu? Siz ki; Semerkand’ın bağımsız kocaman bir ülke olan Özbekistan’ın bir şehri olduğunu ve 2005 yılından bu yana Özbekistan ile olan ilişkilerimizin limoni olduğunu ve yeni yeni düzelmeye başladığını en iyi bilen kişisiniz. Bakınız, daha iki gün önce Özbekistan muhalefetinin önde gelenlerinden birisi olduğu söylenen Abdullah Buhari isimli bir molla İstanbul’da güpegündüz öldürüldü(5). Bunu öldürten güç kimdir? Geçmişte Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih’e sahip çıktınız diyerek İslam Kerimov’un Türkiye’ye tavır aldığını ne çabuk unuttunuz?
Bir yandan “Türkiye artık Osmanlı Devleti’nin son döneminde olduğu gibi İslam Dünyası’nın sorumluluğunu taşıma gibi özel bir konuma sahip değildir” diyeceksiniz, bir taraftan da Makedonya’daki Türklere Türk Bayrağı, Türkçe Sözlük ve Kur’an-ı Kerim dağıtacaksınız ha?
Şu sözler Sayın Davutoğlu’na aittir ve Makedonya’da, hem de Makedonya Dışişleri Bakanlığı’nda düzenlenen “Makedonya Büyükelçileri Konferansı”nda söylenmiştir: “Dün Türk STK’ları ile görüşürken parti temsilcilerimizle görüşürken bir talep geldi bize. Dediler ki bize Türk bayrağı gönderir misiniz, Türk bayrağına ihtiyaç var. Onun üzerine arkadaşlarıma talimat verdim. Ne kadar hane varsa Makedonya’da Türkçe konuşulan, her haneye bir bayrak, bir Türkçe mealli Kur’an’ı Kerim ve bir Türkçe sözlük hediye ediyoruz.”(6).
Yani Sayın Davutoğlu, yukarıdaki sözleri, şu andaki nüfusu tahminen 2.100 bini ancak bulabilen ve nüfusunun en kaba rakamla ancak 80-100 bini Türk olan, nüfusun %34’üne tekabül eden 700 bini ancak Müslüman olan bir ülkenin Dışişleri Bakanlığı’nda söylemiştir ki; Makedonya, nüfusunun %64’ü Makedon, %25’i Arnavut, %2.66’sı Roman, %1.78’i Sırp, diğer kısmı da Boşnak ve Ulahlardan oluşan küçük bir ülkedir. Başbakan ise, konuşmasında bu ülkenin tamamen Müslümanlardan ve Türklerden oluştuğunu zanneden bir kişi gibi konuşmuştur Makedonya’da! Yarın öbürgün, Makedonya’daki diğer etnik gruplar oradaki Türkleri hedef alırlarsa şahsen ben hiç şaşırmam. Siz oradaki birkaç yaşlı Türk’ün boynunuza sarılıp, ağlayıp sızlamasından etkilenerek bu türlü laflar ederseniz, hata yaparsanız efendim. Tamam gönderin; ancak bu işi gizli yapın. İç kamuoyuna mesaj vermek için bunları ulu orta konuşmayın.
Makedon Büyükelçiler gerçekten nezaket göstermişler; içlerinden birisi kalkıp da: “Sayın Davutoğlu, siz Makedonya’daki Türklerden önce kendi vatandaşlarınızı düşünün! Siz, ülkenizin Doğusunda ve Güneydoğusunda oturan bütün vatandaşlarınızın evlerine Türkiye Cumhuriyeti Bayrağı sokabiliyor musunuz da şimdi kalkmış bizim ülkemizdeki Türklere Türk Bayrağı göndermekten bahsediyorsunuz ki; sizin ülkenizin Doğusunda ve Güneydoğusunda gönderdeki bayraklarınız bile indiriliyor, yerine bir terör örgütünün flamaları çekiliyor!
Siz özellikle ülkenizin Doğusunda ve Güneydoğusunda oturan vatandaşlarınızın evlerine Türkçe Sözlük sokabiliyor musunuz da, şimdi kalkmış bizim ülkemizdeki Türklere Türkçe sözlük göndermekten bahsediyorsunuz? Sizin Kürt vatandaşlarınız, PKK terör örgütünü devreye sokarak kendi dillerinde eğitim yapmayı devletinize ve hükümetinize dayatırken, siz nasıl olur da bizim ülkemizin eğitim dili olan Makedonca’ya alternatif eğitim dili oluşturacak girişimlerde bulunuyorsunuz?(7) Siz ülkenizdeki bütün Müslümanların evlerine Kur’an-ı Kerim’i sokabildiniz mi de şimdi kalkmış bizim ülkemizdeki Müslümanlara Kur’an göndereceğinizi söylüyorsunuz? Lütfen bizim ülkemizin içişlerine karışmayın. Çünkü biz 1993 yılından beri BM üyesi bağımsız bir ülkeyiz” dese haklı olmaz mı? Bence olur. Peki sizce…
1-https://www.turkishnews.com/tr/content/2013/11/26/suriyedeki-turk-nufusu-ne-kadar/,
2-Prof. Dr. Ahmet Davudoğlu, Stratejik Derinlik-Türkiye’nin Uluslararası Konumu, s. 261, 25. Baskı, Küre Yayınları, İstanbul, 2008.
3-http://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/Ankara-Haberleri/ak-parti-erzurum-5-olagan-il-kongresi_16521,
4-http://www.yeniakit.com.tr/haber/harama-bulasanin-kolunu-kopaririz-41866.html,
5-http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27752929.asp,
6-http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/170705/Bir_Turk_bayragi__Turkce_Kur_an-i_Kerim_ve_Turkce_sozluk_verecegiz.html#,
7- Makedonya’da resmi dil Makedonca’dır. Türkçe, Arnavutça, Sırpça, Romca ve Ulahça ise bölgesely diller olarak kabul edilmektedir.
Bir yanıt yazın