1963 yılının Noel’ini özel seçtiler. Kimlik kontrolünde öldürülen silahsız Türk çiftle katliam başladı. Birkaç ay içinde 103 Türk köyü işgal edildi. Adayı terk etmeye zorlamak için 50 bin Türk etnik temizliğe tabi tutuldu.
Bundan 51 sene önce bir Noel zamanı Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar arasında Kanlı Noel adı verilen olaylar yaşandı. 21 Aralık günü başlayan ve üç gün süren ilk çatışmalarda 133 Kıbrıs Türk’ü katledildi. Akılda kalan en vahşi cinayet Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunun banyoda katledilmesiydi. Bugün Kıbrıs’ta barış görüşmelerinin yılan hikâyesine dönmesine pek çok kişi anlam veremese de Kanlı Noel gibi olayların taraflar arasında güveni yok etmesinin çözümsüzlükte payı olduğu hatırlanmalıdır.
Silahsız olmalarına rağmen Türk çifti öldürdüler
Noel zamanında, doğal olan elbette insanlar arasında barışın, dostluğun ve dayanışmanın yaşanmasıdır. Ancak Rumlar 1963 yılının Noel’ini Türkler’i katliamlarla yok etmek için özel olarak seçmişlerdi. Çünkü Türkler’le beraber kurdukları cumhuriyete tek başına sahip olmak istiyorlardı. Bu yüzden Noel arefesinde harekete geçtiler. 21 Aralık gecesi Türk bir çifti kimlik kontrolü sırasında, silahsız olmalarına rağmen öldürerek katliamları başlattılar. Birkaç ay içinde 103 Türk köyünü işgal ettiler. Adayı terk etmeye zorlamak için 50 bin Türk’ü etnik temizliğe tabi tuttular. Mallarını, mülklerini yağmaladılar. 354 kişiyi öldürdüler. Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) direnişi sayesinde Türkler daha büyük kayıplar vermekten kurtuldular. Ancak hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Türkler 11 yıl boyunca, dünyadan izole edilmiş halde, adanın %3’üne karşılık gelen gettolara hapsedildiler. Burada Kızılay yardımları ile yaşama tutunabildiler.
Türkler’in ortaklığını içlerine sindiremediler
1960 yılında Türk ve Rumlar’ın ortaklığı ile Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştu. Ancak Rumlar, adanın sadece kendilerine ait olduğu iddialarından vazgeçmiyorlardı. Asıl hedefleri ise Enosis, yani adayı Yunanistan ile birleştirmekti. Öyle ki 1950 yılındaki bir halk oylamasında Rumlar’ın %99.8’i Yunanistan’a ilhak (Enosis) yönünde oy kullandılar. Bu yüzden İngiliz yönetimine karşı isyanları I. Dünya Savaşı’ndan sonra neredeyse hiç durmadı. Bu süreç 1960 yılında Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasına karar sürdü. Ne var ki Bağımsız Kıbrıs, Rumlar için sadece bir atlama tahtası idi. Bu yüzden Rum tarafı Türkler’in ortaklığını hiçbir zaman içlerine sindiremedi. Üç yıl boyunca anayasayı değiştirerek, ortaklık yapısını bozmak ve Türkler’i tamamen asimile etmek için uğraştılar.
Akritas planıyla hedefleri Enosis’i gerçekleştirmekti
Kıbrıs eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın anılarından öğrendiğimize göre Rumlar, 1962 yılından itibaren Türkler’i devlet yönetiminden atmak ve Türkiye’nin garantörlüğüne son vermek için Akritas Planı denilen bir stratejik plan yapmaya başladılar. Plana göre önce Türkler’in ortak devleti işlemez hale getirilecek, anayasada değişikliğin yapılmasının zaruri olduğu öne sürülecek, buna karşı çıkan Türkler, dünyaya uzlaşılmaz bir toplum olarak anlatılacaktı. Son olarak da Türkler yönetimde pasifleştirildikten sonra Enosis gerçekleştirilecekti. Bu plan doğrultusunda Devlet Başkanı III. Makarios 30 Kasım 1963 tarihinde 13 maddelik bir anayasa değişikliği önerisi sundu. Türkler’in haklarını büyük ölçüde kısıtlayan ve devleti Rumlaştıran bu öneri kabul edilmedi. Bunun üzerine katliamlar başladı.
Türkler’siz bir Noel için katliamlar yapıldı
Kıbrıs’ı Rumlaştırmak ve Yunanistan’a bağlamak için İngiliz yönetimine ve Kıbrıslı Türkler’e karşı savaşmak için kurulmuş EOKA savaşçılarının kalıntıları Noel haftasında katliamlara başladı. Katliamlara, Rum Milli Muhafız Ordusu ve adada bulunan Yunan askerlerin de katıldıkları rivayet edilir. Akritas planında benimsendiği gibi uluslararası tepkiler başlamadan ve garantörler devreye girmeden Türkler ya yok edilecek, ya da adayı terk etmeye zorlanacaktı. Çünkü bir yıl önce Sinagermos gazetesi “Temennimiz 1963 yılında Noel Günü’nün Anavatan Yunanistan’ın kucağında kutlanmasıdır” diye yazmıştı. İşte bu yüzden Rum Milli Muhafız Ordusu katliamlara özellikle Noel’de başlamıştı.
O kadar barbarcaydı ki kimse üstlenemedi
Binbaşı İlhan’ın evinde yaşananlar başta olmak üzere o kadar barbarca katliamlar yapılmıştı ki olaylar yatıştıktan sonra kimse olayları sahiplenmek istemedi. Rumlar, katliamın Türkiye’yi müdahaleye zorlamak isteyen TMT’nin işi olduğunu öne sürdüler. Hâlbuki olayı gören tanıklar ve Rum komşular, katliamı işleyenlerin Rum çeteleri olduğunu doğrulamıştır. Hatta katliamdan çok etkilenen bir Rum berberin olaydan sonra intikam alması için hamile bir Rum kadın ile çocuklarını binbaşıya getirdiği fakat onun intikam almayı reddettiği Kıbrıs’ta dilden dile nakledilmektedir.
Girit örneği Rumlar’ı cesaretlendirdi
Rumlar’ın kanlı Noel’de Akritas planını devreye sokmaları ve yüzlerce Türk’ü katlederek göçe zorlamak istemelerinde Türk milletinin intikamcı olmaması ve başına gelen kötü tecrübelerin büyük rolü vardır. Olayın failleri olan Rumlar’ın hatıralarına bakıldığında şu anlamda satırlara rastlanmaktadır: “Girit’te 130.000 Türk’ü kolayca bertaraf etmeyi başardık. Şimdi Girit bir Helen adasıdır. Kıbrıs’ı halletmek daha kolaydır. 10 köyün ahalisini katletsek, 90’ı kendiliğinden kaçar.” Gerçekten de 1821 yılında nüfusunun %47’si Türk ve Müslüman olan Girit’te 1928 yılına gelindiğinde tek bir Türk bırakılmamıştı.
EOKA bir intikam örgütü idi
1955 yılında kurulan EOKA örgütü başlangıçta hedefini İngiliz boyunduruğundan kurtulmak olarak açıkladı. İlk bildirilerinde “Uluslararası diplomasi yoluyla dünya bize bağımsızlığımızı vermezse, biz onu kendi ellerimizle ve kan dökerek kazanırız” diyorlardı. Milli ideolojileri Helenizm idi. “Helenler, her nerede iseniz, sesimizi duyun. İleri çıkın ve Kıbrıs’ın bağımsızlığı için birleşin” sloganlarıydı. Önlerindeki engellerden birisi de İngilizler’le işbirliği yaptıklarını iddia ettikleri Kıbrıs Türkleri idi.
Adada barışı yok eden plan
1963-1974 yılları bugün Kıbrıs’ta gençler tarafından adeta unutulmuştur. Rumlar, adanın 1974 yılında Türkiye’nin müdahalesiyle ikiye bölündüğünü anlatmaktadırlar. Hâlbuki adada toplumlar arası barışı yok eden Rumlar’ın Akritas planı ve bu plan doğrultusunda 1963 yılı Noel’inde başlayan katliamlardır.
Sadece “Kumsal baskını”nda 200 Türk öldürüldü
21 Aralık 1963 gecesi Rum polisi, Kıbrıs alayı Rum askerleri ve çeteleri, silahlı 10 bin kişi ile Türk köylerinde katliamlara başladı. Katliamlarla simgeleşen sadece Kumsal baskınında yabancı ajanslara göre 200’den fazla Türk öldürüldü. Bu katliamdan sonra adada iki toplumun bir arada yaşama şansı kalmadı. Türkler Kuzey Kıbrıs’ta toplanmaya başladı. Prof. Dr. Kemal ÇİÇEK