Bin kilometre uzaklıktaki toplama kampına sürülen Türkler ne mektup gönderebildi ne de seslerini duyurabildi. Türk olmaktan başka suçları olmayan bu insanların bir kısmı topluca gömüldü.
Tarihimizle yüzleşmenin gerekliliğinin konuşulduğu bugünlerde Birinci Dünya Savaşı’nda Türk ve Müslüman oldukları için tehcir edilen Kanada’daki Türkler için en azından bir taziye mesajı beklemek hakkımızdır.
Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıl dönümünü hatırlamak ve özellikle savaşla ilgili az bilinen konulara değinen yazılara devam ediyoruz. Bu hafta Birinci Dünya Savaşı’nda Kanadalı Türk tehcir mağdurlarının unutulmuş hikâyesini anlatacağız. Bu hikaye İpek Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Işıl Acehan’ın çalışmasına kadar mezarları bile bilinmeyen insanlarımızın hikayesi. Osmanlı hükümetinin Ermeni tehcirini yapmasından 8 ay önce Kanada hükümeti bir “Savaş Önlemleri Kanunu” çıkarmış ve 200 Türk’ü Osmanlı oldukları için esir almıştı. Şimdi okuyacaklarınızdan sonra bu konuyla ilgili bir yüzleşme ve belki de bir özür bekleyeceksiniz.
EKMEK İÇİN AMERİKA VE KANADA
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı vatandaşlarının hatırı sayılır bir kısmı geçimlerini temin etmek için Amerika kıtasına gitmeye başlamıştı. Güney Amerika’ya genelde Osmanlı Devleti’nin Suriye, Arabistan ve Afrika topraklarından Müslüman göçmenler gidiyordu. Kuzey Amerika’ya gidenler ise daha çok Ermeniler olmakla birlikte çok sayıda Müslüman Türk, Kürt vs. vardı. Savaş öncesinde sadece ABD’ye göç eden Osmanlı vatandaşlarının sayısı 70 binlere yaklaşmıştı. Bunların hikâyelerini iyi kötü biliyoruz. Ancak Kanada’ya giden bir avuç Osmanlı Müslüman vatandaşı hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Dr. Acehan’ın anlattıklarına göre gözden ırak ve yüzyıldır belleklerimizden silinmiş olan bu insanların çoğu bugün Erzincan’a bağlı olan Kiğı kazasındandı.
SÜRGÜN SEBEBİ: TÜRK OLMAK
10 Kasım günü askeri vagonlara doldurulan Türkler’in, bütün Osmanlı vatandaşlarının düşman muamelesi görmediğini anlamaları uzun sürmedi. Osmanlı vatandaşı olmalarına rağmen kendileriyle aynı iş yerlerinde çalışan Ermeniler ve Ortodoks Makedonlar tutuklanmamıştı. Hatta gazetede çıkan haberlere göre Türkler’in alıkonmalarının asıl nedeni Brantford kentinde yaşayan 400 Ermeni’nin korunmasıydı. Kanada, savaş ilan edildiğini duyan Türkler’in isyan edebileceğinden ve Ermeniler’e saldıracaklarından endişe etmişti. Yine bazı gazetelere göre Türkler’in yeni kurulan posta ofisine bombalı saldırı düzenleyeceklerine dair sayısız ihbar yapılmıştı. Hâlbuki çoğu okuryazar olmayan Türkler’in muhtemelen savaştan bile haberi yoktu.
BİR MEÇHULE YOLCULUK
Türkler önce 30 askerin eşliğinde karakola götürüldüler. Burada protestolar ve açlık grevleri oldu. Daha sonra kendilerine Toronto’da Stanley askeri barakalarına götürülecekleri söylendi. Ancak orada boş yer yoktu. Burada iki gün kaldılar. Sonra Kingston’da bulunan Fort Henry kalesine nakledilecekleri bildirildi. Tekrar tren vagonlarına bindirildiler. Kendilerini istasyonda binlerce meraklı kalabalık bekliyordu. Ancak Türkler tecrit edildiler ve kimseyle görüştürülmediler. Askerlerin vagonlara getirdikleri yiyeceklerle beslendiler. Daha sonra yaklaşık 1000 kilometre uzaklıkta ücra bir yer olan Kapuskasing’deki toplama kampına yolculukları başladı. Burası rayların bittiği ve kasım ayında Kuzey Kutbu kadar soğuk olan bir yerdi.
MEKTUP GÖNDERMELERİ BİLE YASAKTI
Kanada hükümeti kamplardaki insanlara tecrit uyguladı. 25 Kasım 1914’te yakınlarına akıbetlerini bildirmek isteyen Türkler’e Osmanlı İmparatorluğu ile haberleşme yasağı getirildi. Bir mektup bile göndermek yasaktı. Hâlbuki Suriye, Halep ve Deyrizor’da zorunlu iskâna tabi tutulan Ermeniler istedikleri zaman Amerikan Konsolosluğu’na gidebiliyor ve yardım alabiliyorlardı. İsteyenler Amerika’daki akrabalarına mektup gönderebiliyordu. Amerika’dan gelen mektuplar kamplarda sahiplerini bulabiliyordu. Ordu komutanı Cemal Paşa ordunun levazım deposundan Ermeniler’e gıda ve malzeme gönderiyordu.
NEDEN TEHCİR EDİLDİKLERİNİ ANLAYAMADILAR
Geçimlerini temin etmek için Kanada’ya göç edenler demir ve çelik dökümhaneleriyle meşhur Brantford şehrine yerleşmişlerdi. Vatanlarıyla tek bağlantıları belki de kazandıkları paraların bir kısmını ailelerine havale etmekten ibaretti. Buna rağmen 9 Kasım günü aniden kapıları çalındı ve kendilerine esir alındıkları bildirildi. Daha kötüsü tehcir edileceklerdi. Toronto Star gazetesinin konuştuğu Türkler kendilerinin Kanada vatandaşı olduğunu söylediler ve “Neden tutuklandığımızı anlayamadık” dediler. Bazıları vatandaş olalı 10 yıl olmuştu. Durum ertesi gün gazete manşetlerinden anlaşıldı. 5 Kasım günü Britanya Krallığı Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmişti. Kanada teknik olarak İngiltere’nin düşmanını düşman bilmek zorundaydı. İşte 10 Kasım günü evlerinden alınıp götürülen 200 Türk işçinin dramı böyle başladı.
KENDİ KAMPLARINI KENDİLERİ YAPTILAR
Binbir meşakkatle ve yüzlerce kilometre yürütülerek esir kampına götürülen Türkler burada insanlık dışı muameleye tabi tutuldular. Günlerce vagonlarda yaşamak zorunda kaldılar. Çünkü ortada bir esir kampı bile yoktu. Bir Kanadalı muhafızın günlüğünden öğrendiğimize göre esirlere içinde kalacakları barakaları ve etrafındaki tel örgüleri yapmaları emredildi. Sürekli kar tipisi altında günlerce çalışan Türkler kamplarını inşa ettiler. Sağlıksız koşullar ve salgın hastalıklar yüzünden birçoğu hastalandı. Bazıları öldü. Birçoğu ruh sağlığını yitirdi. Kamp sakinlerinin akıbetleri hâlâ bilinmiyor.
MEZARLARI BİLE YOKTU
Bugün bu kamplarda yaşayanların akıbetleri hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Tek bildiğimiz suçları Türk olmak olan bu insanların bir kısmının Brantford kentinde Mount Hope Şehir Mezarlığı’nda topluca gömüldükleridir. Buraya “Turkish Plot” (Türk Bölümü) denilmişti. Mezar taşları bile bulunmuyordu.
SİVİL TOPLUM HAREKETE GEÇTİ
Dr. Işıl Acehan’ın araştırmaları sonrasında Kanada’daki Türk sivil toplum örgütleri harekete geçti. Yakınlarda bu insanlar için üzerinde Ay-Yıldız ve El-Fatiha ibaresinin bulunduğu mezar taşları dikildi ve mezarları belli oldu.
KAYITLARI SİLİNEN KANADALI TÜRKLER
Kanadalı araştırmacı Bill Darfler’in 1950’lerde Kanada hükümetinin Birinci ve İkinci Dünya Savaşı esir kamplarına ait tüm bilgi ve belgeleri imha ettiği söylenmektedir. Bu doğruysa, Kanada’daki bu Türkler ve kamplardakilerin akıbetleri hakkında daha fazla bilgiye sahip olmamız zor görünmektedir.
Fakat savaş öncesi nüfus kayıtları ve gazete haberleri sayesinde Bill Darfler onların hikâyesini kısmen yazmayı başarmıştır.
KANADALI TÜRKLER’İN YÜZYIL SIR OLARAK KALAN SIRLARI
Bundan yüz yıl önce kasım ayında Kanada hükümeti ülkede yaşayan Türkler’i, çoğu Kanada vatandaşı olmasına rağmen tutukladı ve süngü zoruyla tehcir etti. Bu kamplar Brantfordlu Türkler’in sonu oldu. Dr. Işıl Acehan’ın araştırmasına kadar kimse onlardan haberdar değildi. Şehir mezarlığında bir köşede adeta sır olmuşlardı.
KANADA’NIN YÜZLEŞME BEKLEYEN TEHCİR KANUNU
1914 yılının Kasım ayında Kanada hükümeti “Savaş Önlemleri Kanunu” adıyla bir kanun çıkardı. Bu kanun çerçevesinde İngiltere’nin savaş ilan ettiği ülkelerden gelen göçmenler tehcir kamplarına gönderildi. Aralarında Kanada vatandaşı olan Türkler ve Ukraynalılar çoğunluktaydı. Bunların akıbetleri meçhul kaldı.
Prof. Dr. Kemal ÇİÇEK- BUGÜN GAZETESİ
===================================================
KANADA TURK DERNEKLERI BASKANI VE TURKISH FORUMUN DANISMA KURULU UYESI SAYIN MEHMET BOR , ASAGIDAKI ACIKLAMAYI TURKISH FORUM- DUNYA TURKLERI BILIGI BASKANI KAYAALP BUYUKATAMAN GONDERMISDIR, PAYLASIYORUZ
From: MEHMET BOR, KTDF <mehmetbor@hotmail.com>
Subject: RE: KANADALI TÜRKLER’İN 100 YILDIR UNUTULAN TEHCİRİ
Date: Tue, 9 Dec 2014 16:48:40 +0000
Kaya bey, cok tesekkurler konuyu takip ettiginiz icin. Bu konu bir kac farkli guruptada su anda tartisiliyor.
Yazilanlar tarihi acidan maalesef dogru. Bo konuda bir yildan beri, Kanadadki Turk toplumunun tum kesimleri tarafindan desteklenen bir surec devam etmekte. Kanadadki Turk devlet temsilciliklerinin (Turk Elciligi ve Toronto Baskonsoloslugu) yasal sinirlar icindeki destegininde katkisiyla ve uzun kampanyalar sonunda, Brantford sehrindeki mezarlikta Belediye Baskani ve Oradaki yerel Musluman toplulugun imamininda katildigi bir ilk torenle simsiz olan mezar taslarina isimleri yazdirildi, ve “Turkish Lot” denilen bu kesim bir zincirle cevrilerek icine ortak isimlerin yazildigi bir Memrmer anit tas dikildi (ektedir). Kanada Turk Dernekleri Federasyon’u temsilcilerininde katilimiyla her yilin belli gunlerinde (Bayram gunleri) bu mezarligi Turk toplum uyelerinin ziyaret edecegi ve oradaki yerel Musluman guruplarinda katilimiyla temsili bir toren yapacagini ilan ettik. Oradaki yerel musluman guruplar (bir kac Turk ailede var iclerinde) bu mezarligi tarihi acidan Kanadadki ilk Musluman mezarligi olarak kabul etmekteler ve bu acidan Kanadanin cok kulturlu tarihine bakista onemli bir element olarak kabul edilmesine katkida bulunmak istiyorlar.
Gelelim karsilasilan zorluklara. Bu surecin baslangictaki asil amaci ve simdi ikinci asamasi olan, bu “Turk/Osmanli tebaasinin 1914’te tecrit kamplarinda savas suclusu gibi muamele gormesini” betimleyen bir anit’in dikilmesi, Brantford Belediyesi tarafindan Federal duzeydeki hukumetlerin yetki alanina giren politik bir karar olarak kabul edip, yerel otorite olarak bu konuda tek baslarina boyle bir anit’a izin verme yada engel olma yetkisi kullanmaktan kacinmalari. Aslinda belediyenin bu tutumunun arkasindaki gercek neden Kanadadaki Kurt/Alevi/Ermeni guruplarinin bu kisilere Turklerin yada Muslumanlarin sahip cikamayacagi karsit propagandalari ve tezleridir. Alevi ve Ermeni lobi guruplari kampta olen kisilerin cogunun Osmanli zulmunden kacip gelenler oldugunu ve Turk sayilamayacigini iddi etmekteler. Biz ise, Aleviligin ozunde bir Turkmen inanc sistemi oldugunu, Osmanli tebaasi icinde etnik ayirim yapilmadigini, ve bu kisilerin etnik kokeni ve dini inanclarina bakilmaksizin bizim vatandaslarimiz olmalari gerceginden dolayi mezarlarina sahip cikmak sadece hakkimiz degil ayrica gorevimiz sayilmasi gerektigini, ve tam tersine eger biz bu sorumluluktan kacarsak insanlik sucu islemekle suclanmamiz gerektiginI Belediye baskani ve uyelerine izah ederek bu karsit guruplarin propagandasini bosa cikardik. Ancak orada Ermeni yanlisi yazarlar cizerler vs surekli oradaki kiliselerle temas halinde baski unsuru olarak engellemelere devam ediyor. Maalesef bu baglamda, Ukraynalilar tarafindan kurulan bir yillik anma komitesine bir Kurt ve bir Ermeni temsilci aldirmayi basarmis durumdalar. Halbuku o donemde gelen Ermeniler (eger Osmanli kimligini reddetmislerse) birakin toplama kampinda dusman muamelesi gormeyi, zaten el ustunde tutulmuslar ve onlari anmanin bir anlami yok. Bu anma komitesine bir Turk temsilci ilave ettirme girisimlerimiz henuz sonuclanmis degil.
Tarihi belgelere gelince. Bu belgelerin yakilmis oldugu zaten asagidaki haberde belirtilmis. Olayi ortaya cikaran haber, bilgi ve belgeler ise bahsedilen iki yazar (Turk ve Kanadali) tarafindan yayinlanmis, onlari alip yollayabiliriz gerekirse.
Kanada hukumetini bu olay nedeniyle mektup yagmuruna tutup 1915 olaylari konusundaki Ermeni yanlisi tutumunun degistirilebilecegine pek ihtimal vermiyorum sahsen. Ukraynalilarin girisimiyle Kanada basbakani zaten bu tehcir olayi konusunda ozur dileyen bir bastan savma mektup yayinlamis durumda, burada Turklerden bahsetmemis ancak israrla girisimde bulunursak (bulunacagiz zaten gelecek yil icin) bu ozur mektubunda Muslumanlardan/Turklerdende bahsedecektir, ancak bu Ermeni tezi konusundaki tutumunda onemli bir degisiklik yapmaz. Boyle bir degisiklik icin cok daha buyuk etkilere ihtiyac var. Kanadanin Turkiye ve bolgesindeki cikarlarinin Amerika gibi hayati onem kazanmasi, Kanadaki Turk nufusunun ve lobicilik gucunu artmasina bagli olarak politikacilari secim sureclerinde etkileyebilir duruma gelmesi, vs.
Bu konuda ayrinti cok, ancak burada hepsini yazmak anlamsiz sanirim. Gerekirse yazariz.
Bir yanıt yazın