Önce “kamu güvenliği” ya sonra?…

NECDET BULUZ

İmralı görüşmelerine katılan HDP Heyeti, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile görüştü. Uzun bir görüşme oldu. Ancak, her iki taraf da görüşmelerin içeriği ile ilgili kamuoyunu rahatlatacak ve tatmin edecek bir açıklamada bulunmadı. İmralı heyeti, Öcalan ile yapılan görüşmede “yol haritası” olarak nitelenen bir bilgi notNECDET BULUZ İmralı görüşmelerine katılan HDP Heyeti, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile görüştü. Uzun bir görüşme oldu. Ancak, her iki taraf da görüşmelerin içeriği ile ilgili kamuoyunu rahatlatacak ve tatmin edecek bir açıklamada bulunmadı. İmralı heyeti, Öcalan ile yapılan görüşmede “yol haritası” olarak nitelenen bir bilgi notunuÖcalan’ın görüşlerini Başbakan Yardımcısı Akdoğan’a aktardı. Akdoğan da muhtemelen bu görüşleri Hükümet yetkilileri ile değerlendirecek. Hükümet kanadının üzerinde titizlikle durduğu konu “Kamu güvenliği” olarak ön plana çıkıyor. İmralı Heyeti adına açıklama yapan Sırrı Süreyya Önder “kamu güvenliği ile ilgili farklı düşüncelere sahibiz” dedi. Açıkca “Biz de kamu güvenliğinin sağlanmasında gerekeni yapacağız” demedi. PKK ve yandaşlarının yaptığı eylemlerin neredeyse doğru olduğu ve bunun da sürebileceği mesajını vermeye çalıştı. Bunun anlamı nedir biliyor musunuz? HDP’liler, isteklerinin yerine getirilmesi için,gerekirse kamu güvenliğini sarsacak eylemleri önlemeyecek. Hatta destek bile oluyorlar. Sanıyoruz bu görüşlerini de Akdoğan ile yaptıkları görüşmelerde dile getirmişlerdir. 5-7 Ekim olaylarına dikkat edilecek olursa bu olayların arkasında PKK’nın siyasi uzantıları HDP’liler, KCK’lıları görürüz. Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Başbakan Davutoğlu da ve diğer ilgililer de bu konuya dikkatleri çektiler. HDP’yi suçladılar. Görüşemelr sonunda her iki tarafın “kamu güvenliği” konusunda anlaşamadığı izlenimini edindik. Halbuki, “kamu güvenliği” bölgenin ve ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir. PKK ve yandaşlarının ortaı sarsacak eylemleri sadece Doğu ve Güneydoğu ile de sınırlı kalmıyor. Büyük kentlerimizde de düzeni bozacak eylemler yapılıyor. Bu da kamuoyunda tepki doğuruyor. Anlayamadığımız bir nokta daha var: Eğer taraflar “Barış süreci”nin devamını istiyorsa, PKK ve yandaşları hala neden bu süreci bozacak eylemleri sürdürüyor? Bu eylemleri yapanlar kim? Devlet, neden bu eylemcileri tespit edemiyor, neden bunlar yakalanamıyor? Bunların arkasındaki güçler ortaya çıkarılamıyor? Şimdi şunu da sormadan geçemeyeceğiz: PKK’nın siyasi uzantıları, KCK yöneticileri bu eylemleri yapanların eylemi sabote eden gruplar olduğunu iddia ediyorsa, bunlarla neden mücadele etmiyor? Devletin yanında yer almıyorlar? Yöre halkı bu eylemcilere niye destek veriyor? Demek ki, Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere, büyük kentlerimizde de “kamu güvenliğini” tehdit eden bu gruplar PKK yandaşlarından başkası değildir. Demek ki bu gruplar da PKK’nın siyasi uzantıları ve KCK’lılar tarafaından biliniyor ve destekleniyor. Sırrı Süreyya Önder’in açıkladığı “Kamu güvenliği konusunda farklı düşüncelere sahibiz” açıklaması da, bu eylemlerin devam edeceğinin mesajı olarak algılanabilir. İmralı heyeti bu konuda açık kapı bırakmaktadır. HDP’lilerin hedefi Hükümeti köşeye sıkıştırmak ve isteklerinin bir an önce hayata geçirilmesini sağlamaktır. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile yapılan son görüşmeden sonra yapılan kısa açıklamadan bunu çıkarabiliyoruz. Hükümet kanadının “kamu güvenliği” konusundaki hassasiyeti destekliyoruz. Öncelikle bunun sağlanması gerekiyor. Ama, “kamu güvenliğ”nin sağlanmasından sonra nasıl bir adım atılacak, taraflar hangi noktaya gelecek bunu bilemiyor. Bu konuda da herhangi bir açıklama yapılmıyor. Bu da ortada kocaman bir soru işareti olarak kalıyor. Değinmek istediğimiz bir başka konu da şudur: Sorunun çözümü sadece HDP heyeti ile Hükümet arasaında kalmıyor. Konu Kandil’e taşınacak. Daha sonra Kandil’n görüşleri İmralı’ya götürülecek. Bu görüşlere HDP ve KCK’nın görüşleri de eklenecek. Özetle iş daha da uzayacak. Bundan sonra ortaya nasıl bir çözüm yolu çıkacak bu görüşmelerden sonra bunun netleşmesi bekleniyor. Özetleyecek olursak, konu PKK ve yandaşlarının istediği noktaya gelinceye kadar “kamu güvenliğini” sarsacak eylemler de sürecek. Bölgedeki eylemlerden duyulan rahatsızlığın süreci hızlandırabileceği de hesap ediliyor. Böyle bir durum karşısında Hükümet kanadı nasıl bir tavır içinde olacak biz de bunu merak ediyoruz. Eğer, Hükümet “Bizim için öncelikle kamu güvenliği” diyorsa bunun da gereğini yerine getirmelidir. Eğer, bu konuda yapılan eylemler karşısında bir şey yapamıyorsa bu süereçten bir şey beklenemeyeceğini bilmelidir. Doğu ve Güneydoğu’dan gelen haberler, PKK ve yandaşlarının sürecin sonunu beklemeden kendilerine göre birçok adımı atmış olduğunu da gösteriyor. Bu konuya da başka bir yazımızda uzun uzun değineceğiz. [email protected] [email protected] unuÖcalan’ın görüşlerini Başbakan Yardımcısı Akdoğan’a aktardı. Akdoğan da muhtemelen bu görüşleri Hükümet yetkilileri ile değerlendirecek. Hükümet kanadının üzerinde titizlikle durduğu konu “Kamu güvenliği” olarak ön plana çıkıyor. İmralı Heyeti adına açıklama yapan Sırrı Süreyya Önder “kamu güvenliği ile ilgili farklı düşüncelere sahibiz” dedi. Açıkca “Biz de kamu güvenliğinin sağlanmasında gerekeni yapacağız” demedi. PKK ve yandaşlarının yaptığı eylemlerin neredeyse doğru olduğu ve bunun da sürebileceği mesajını vermeye çalıştı. Bunun anlamı nedir biliyor musunuz? HDP’liler, isteklerinin yerine getirilmesi için,gerekirse kamu güvenliğini sarsacak eylemleri önlemeyecek. Hatta destek bile oluyorlar. Sanıyoruz bu görüşlerini de Akdoğan ile yaptıkları görüşmelerde dile getirmişlerdir. 5-7 Ekim olaylarına dikkat edilecek olursa bu olayların arkasında PKK’nın siyasi uzantıları HDP’liler, KCK’lıları görürüz. Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Başbakan Davutoğlu da ve diğer ilgililer de bu konuya dikkatleri çektiler. HDP’yi suçladılar. Görüşemelr sonunda her iki tarafın “kamu güvenliği” konusunda anlaşamadığı izlenimini edindik. Halbuki, “kamu güvenliği” bölgenin ve ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir. PKK ve yandaşlarının ortaı sarsacak eylemleri sadece Doğu ve Güneydoğu ile de sınırlı kalmıyor. Büyük kentlerimizde de düzeni bozacak eylemler yapılıyor. Bu da kamuoyunda tepki doğuruyor. Anlayamadığımız bir nokta daha var: Eğer taraflar “Barış süreci”nin devamını istiyorsa, PKK ve yandaşları hala neden bu süreci bozacak eylemleri sürdürüyor? Bu eylemleri yapanlar kim? Devlet, neden bu eylemcileri tespit edemiyor, neden bunlar yakalanamıyor? Bunların arkasındaki güçler ortaya çıkarılamıyor? Şimdi şunu da sormadan geçemeyeceğiz: PKK’nın siyasi uzantıları, KCK yöneticileri bu eylemleri yapanların eylemi sabote eden gruplar olduğunu iddia ediyorsa, bunlarla neden mücadele etmiyor? Devletin yanında yer almıyorlar? Yöre halkı bu eylemcilere niye destek veriyor? Demek ki, Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere, büyük kentlerimizde de “kamu güvenliğini” tehdit eden bu gruplar PKK yandaşlarından başkası değildir. Demek ki bu gruplar da PKK’nın siyasi uzantıları ve KCK’lılar tarafaından biliniyor ve destekleniyor. Sırrı Süreyya Önder’in açıkladığı “Kamu güvenliği konusunda farklı düşüncelere sahibiz” açıklaması da, bu eylemlerin devam edeceğinin mesajı olarak algılanabilir. İmralı heyeti bu konuda açık kapı bırakmaktadır. HDP’lilerin hedefi Hükümeti köşeye sıkıştırmak ve isteklerinin bir an önce hayata geçirilmesini sağlamaktır. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile yapılan son görüşmeden sonra yapılan kısa açıklamadan bunu çıkarabiliyoruz. Hükümet kanadının “kamu güvenliği” konusundaki hassasiyeti destekliyoruz. Öncelikle bunun sağlanması gerekiyor. Ama, “kamu güvenliğ”nin sağlanmasından sonra nasıl bir adım atılacak, taraflar hangi noktaya gelecek bunu bilemiyor. Bu konuda da herhangi bir açıklama yapılmıyor. Bu da ortada kocaman bir soru işareti olarak kalıyor. Değinmek istediğimiz bir başka konu da şudur: Sorunun çözümü sadece HDP heyeti ile Hükümet arasaında kalmıyor. Konu Kandil’e taşınacak. Daha sonra Kandil’n görüşleri İmralı’ya götürülecek. Bu görüşlere HDP ve KCK’nın görüşleri de eklenecek. Özetle iş daha da uzayacak. Bundan sonra ortaya nasıl bir çözüm yolu çıkacak bu görüşmelerden sonra bunun netleşmesi bekleniyor. Özetleyecek olursak, konu PKK ve yandaşlarının istediği noktaya gelinceye kadar “kamu güvenliğini” sarsacak eylemler de sürecek. Bölgedeki eylemlerden duyulan rahatsızlığın süreci hızlandırabileceği de hesap ediliyor. Böyle bir durum karşısında Hükümet kanadı nasıl bir tavır içinde olacak biz de bunu merak ediyoruz. Eğer, Hükümet “Bizim için öncelikle kamu güvenliği” diyorsa bunun da gereğini yerine getirmelidir. Eğer, bu konuda yapılan eylemler karşısında bir şey yapamıyorsa bu süereçten bir şey beklenemeyeceğini bilmelidir. Doğu ve Güneydoğu’dan gelen haberler, PKK ve yandaşlarının sürecin sonunu beklemeden kendilerine göre birçok adımı atmış olduğunu da gösteriyor. Bu konuya da başka bir yazımızda uzun uzun değineceğiz. [email protected] [email protected]

NECDET BULUZ - necdet buluz

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir