Kıbrıs Rum Yönetimi, Güney Kıbrıs’ta kalan Türk mallarını yok etmenin yolunu buldu.
İstimlak adı altında tüm Türk malları tek tek millileştiriliyor ve tapuları Rum Yönetiminin adına geçiriliyor.
1905-1931 yılları arasında başka bir yöntemle, adına evrakta sahtecilik de denilen bir uygulama ile Kıbrıs adasındaki Türklere ait malların büyük bir kısmını kendi adlarına kaydetmişlerdi.
Şimdi alenen sahtecilik yapmıyorlar ama nerede bir Türk malı varsa yasalara uygun bir şekilde istimlak edip üzerine halka açık tesisler kurarak sahipleniyorlar.
Larnaka’dan Dikelya’ya doğru giderken sağ tarafta, yol ile deniz arasında kalan yakıt depolama tesislerini, şehir artık oralara kadar uzayıp genişlediğinden, 2001 yılında bulundukları yerden kaldırmak, başka bir yere kurmak ve bölgeyi temizleyip rehabilite ederek ilgili belediyeye devretme kararı almışlardı.
Rum hükümetinin istimlak bedellerini ödeyebilecek parası olmadığı ve hemen ödeme yapamayacakları için Rumlara ait toprakları istimlak edemediklerinden gözlerini Kıbrıslı Türklere ait topraklara diktiler.
Güney Kıbrıs’taki toprakların yüzde 80’i Rumlara ait olmasına rağmen Kıbrıs Rum Yönetimi Rumlara ait bu toprakların içinde depolama tesisi yapacak bir yer bulamadı nedense! Türklere ait yüzde 20’lik toprakların içinden 856 dönümü (1,145,528 metrekare) uygun buldu da, istimlak işlemlerini başlattı!
Türklere ait bu arazinin üzerine akaryakıt deposu, liman tesisleri ve doğalgaz deposu inşa edilecek ve söz konusu yer “enerji ve sanayi bölgesine” dönüştürülecek. Rum Yönetiminin parası olmadığı için de yol, telefon hattı, internet bağlantısı, elektrik dağıtım sistemi gibi gerekli diğer altyapıyı da, bölgede faaliyette bulunmak için başvuracak şirketler kendi ceplerinden ödeyerek yapacaklar. Böylece Kıbrıs Rum Yönetimi cebinden bir tek kuruş çıkmadan hem Kıbrıslı Türklerin topraklarını Rumlaştırmış (Helenleştirmiş) olacak, hem de bir “Sanayi ve Enerji Bölgesi” sahibi olacak.
Gerçekte de Kıbrıslı Türklere ait toprakları istimlak etmek çok işlerine geliyor. Hem para ödemiyorlar, hem de Türk mallarının tapusunu yasal bir üçkağıtla Rum Yönetimi adına geçirerek Güney Kıbrıs’taki Türk mallarını Rumlaştırıyorlar. Bir taşla iki kuş vuruyorlar yani…
Cebi delik Rum Yönetimi, istimlakların yapılabilmesi için, Kıbrıslı Türk mal sahiplerinin çıkarlarını korumakla yükümlü ve personelinin tümü de Kıbrıslı Rum olan “Kıbrıs Türk Malları Vasiliği” ile Kıbrıslı Türklere ait malların istimlak bedellenin 20 yıllık bir süre içinde taksitler halinde ödenmesi konusunda anlaşmaya vardı. İşin garibi, Kıbrıslı Türklerin ne bir haberi var bu anlaşmadan, ne de onayları.
1957-1974 yılları arasında Rumlar, dönemin Rum Devlet başkanı Makarios’un bilgisi ve onayı dahilinde Türk köylerine silahlı saldırılar düzenleyip Türklerin taşınır ve taşınmaz mallarına el koyarlardı, soran eden olmazdı. Şimdi de yasal yollarda delikler açıp aynı yöntemi uyguluyorlar.
İstimlak bedelleri hiçbir zaman Kıbrıslı Türklerin ellerine geçmeyecek, aynen Kıbrıslı Türklere paylarını düşeni çözümden sonra vereceklerini iddia ettikleri doğalgaz paraları gibi. İş o aşamaya geldiği vakit, “AİHM kararları doğrultusunda bizim Türklerden tazminat alacağımız var” deyip, Kıbrıslı Türkler adına bir hesapta biriktirildiği iddia edilecek.
Sonrada istimlak bedelleri ile doğalgaz paylarına el koyacaklar ve Kıbrıslı Türklere bir tek kuruş vermeyecekler….
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
Facebook: Ata Atun
3 Aralık 2014
Bir yanıt yazın