NECDET BULUZ
Son yıllarda futbolumuzda bir devrim yaşanıyor. Oynanan maçlar ve alınan sonuçlara baktığımızda artık “Büyük takım, küçük takım kalmadı” yorumunu rahatlıkla yapabiliyoruz. Neredeyse ligdeki 18 takım, kalite açısından birbirine eşit görünüyor. Oynanan maçlar ve alınan sonuçlara baktığımızda bu konuda yanılmadığımızı görüyoruz.
Yıllar öncesine gidelim.
Futbolu devleri Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi kulüpler, gerek kendi sahalarında, gerekse deplasmanlarda ezip geçerlerdi. Diğer kulüpler, 3 büyüklerle yapacakları maçlarda “Mağlup olacağız ama az golle atlatalım” mantığı ile sahaya çıkarlardı.
Alınan bazı ters sonuçlar da “mucize” olarak değerlendirildi.
3 büyükler, kendileri için tehlikeli olan futbolcuları transfer ederek, diğer takımları daha güçsüz bırakırlardı.
Futbolda bugünkü kadar para da dönmez ve kulüpler deplasmana bile gidecek para bulamazlardı. Yedek forma bile bulmakta zorluk çeken kulüplerimizin var olduğunu biliyoruz.
Geçmişle bugünü kıyasladığımızda çok şeylerin değiştiğini görmekteyiz.
Dikkat edilecek olursa, artık büyük takımlar bile kendi sahalarında yaptıkları maçlarda hem de farklı olarak yenilebiliyorlar. Deplasman maçlarına çekinerek gidiyorlar. 1-0’lık galibiyeti bile “zafer kazanılmış bir galibiyet” olarak görüyorlar.
“Futbola bir kalite geldi” derken, her maçta atılan golleri de görmek gerekiyor. Müsabakaların çok gollü geçmesi, hem kaliteyi artırıyor, hem keyif veriyor. Artık takımlar “kısır” değil. Açık futbol, kaliteli ve mücadeleci futbolcular da bu kalitede hiç kuşkusuz söz sahibiler.
Artık, futbol, eskilerin deyimi ile 3 büyüklerin tekelinde değil. Yeni büyükler geliyor. Trabzonspor’dan sonra Bursaspor’un da bu basamakları tırmandığını, Anadolu’dan yeni takımların da ligi zorlayacağını açık biçimde görebilmekteyiz.
Bir de şu gerçek var:
Anadolu’nun her köşesine çok modern statlar yapılıyor. Hava koşullarını ortadan kaldırabilecek nitelikteki bu statlarda oynan müsabakaların kalitesi de aynı oranda artıyor. Artık, uçakların her köşeye ulaşımı sağlaması da futbol kalitesini artıran nedenlerden biridir.
Kulüplerin kasalarına giren paranın da etkisini görmezden gelemeyiz. Oynan müsabakalarda elde edilen galibiyetlere ödenen paralar, formalara alınan reklamlar, müsabakaların yayın haklarından elde edilen gelirler de bugün futbol kalitesini etkileyen nedenlerin başında geliyor.
Bütün bunlara rağmen, halen bazı taraftarda şiddet, küfür, kavgalara neden olabilecek hareketler son bulmadı. Alınan onca önlemlere rağmen, giderek beğeni kazanan, giderek kalite oranı artan futbolun üzerine kara bulutlar gibi yükleniyor.
Biz, bir yandan futbolun kalitesini artıracak önlemler üzerinde dururken, taraftarların bu özelliği ortadan kaldırabilecek hareketlerden, şiddetteni, küfürden kaçınması gerekiyor.
Bugün, taraftar nedeni ile sahası kapatılan, ceza alan kulüpler var. Bunlar, futbolcular üzerinde etki yapıyor. Bu etki, oynanan futbolun kalitesine yansıyor.
Eğer daha kaliteli, daha keyifli, daha huzur verici futbolla tanışmak istiyorsak, taraftar olarak da bunun gereklerini yerine getirmek durumundayız. Yoksa sadece her şeyi yönetimden, teknik heyetten ve futbolcudan beklemek doğru bir hareket değildir. Futbol, sahadaki futbolcuların ortaya koyacağı performans kadar seyirci kalitesi ile de bütünleşmelidir.
Son haftalara bir göz atalım:
Belki de futbol tarihimizde bugüne kadar az rastlanan müsabakalar oynandı. Çok gollü geçen bu müsabakalarda büyük takım, küçük takım da görülmedi. Ortaya konulan futbol göz doldurdu. Anadolu takımlarının, çok büyük takımlara karşı nasıl futbol oynadıklarını gördük.
Artık, futbolun, sadece bir bölgeye yerleşmenin ötesine taşmış olması da önemlidir. Anadolu’nun her bölgesine yayılan futbol, aynı zamanda hem bölgeye, hem de kulüplerin bulunduğu kentlere heyecan, hareketlilik, bereket de getiriyor. Esnafın işleri artıyor. Oteller iç yapıyor. Konuya nereden bakılacak olursa olsun, bu iş her tarafı hem de olumlu biçimde etkiliyor.
Ancak, futbolun bu kadar sevilmesi, yayılmasına karşılık, 74 milyonluk Türkiye’de altyapıdan futbolcu yetişmemesi de çok büyük bir eksiklik olarak görülmelidir. Yabancı futbolcu transferi ile bugün bu seviyelere gelen futbol kalitesini, kendi yetiştirdiğimiz futbolcularla sürdürülebilir hale getirilmesinin de o kadar zor olmayacağını söylemek istiyoruz. Yeter ki, kulüpler yüzlerini ciddi şekilde altyapıya dönsünler. O zaman bırakın yabancı futbolcu transfer etmeyi, kendi futbolcularımızı başka takımlara transfer etmeye başlarız.
Dikkat edilecek olursa, bugün Milli Takımı bile kurmakta güçlük çekiyorsak, bunun altyapı eksikliğinden kaynaklandığını da görmemiz gerekiyor.
Bir yanıt yazın