İşsizlik kabus gibi…

NECDET BULUZ

 

Türkiye’de işsizlik giderek büyüyor. Özellikle genç nüfus iş bulmakta zorlanıyor. Üniversite mezunlarının bile iş bulmakta zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. Yapılan son istatistiklere göre her 5 gençten biri işsiz durumda bulunuyor.

Türkiye’de işsizlikle ilgili son araştırmalar açıklandı ve işsizliğin yeniden iki haneli rakamlara tırmandığını gördük. TÜİK’e göre nüfusumuzun % 10,1’i, gençlerin ise % 18,9’u işsiz bulunuyor. Son derece ürkütücü ve önemsenmesi gereken bir rakam.

76 milyon nüfuslu bir ülkede 3 milyon kayıtlı işsiz varsa bunu önemsememek mümkün müdür? Kaldı ki, kayıt dışı işsizlerle bu sayının 5 milyona yaklaştığı da ifade ediliyor. Artan nüfusumuza göre ortaya çıkan işsiz sayısının önümüzdeki yıllarda daha da artacağını söylersek yanılmamış oluruz.

İşkur’un Üniversiteli işsizler ordusu haline dönüştüğü ifade ediliyor.

Çünkü Türkiye artık üretmiyor, tüketiyor. Üretimden giderek uzaklaşıyoruz. Üretim olmayan bir yerde istihdam olur mu? Bunlar olmadığına göre işsizliği önlemek de mümkün olmayacaktır.

Yazımızın başında “İşsizliğe indirilen darbe” koyduk. Nedenlerine bakalım:

Suriye’den ülkemize gelen Suriyeli sığınmacılar, büyüyen işsizliğe ucuz çalışma koşulları nedeni ile ayrıca bir darbe indirmiş bulunuyor.

Bugün, dikkat ediniz ülkemize sığınan Suriyeliler çalışmak için ucuz işçiliğe razı oluyor. Buldukları işlerde de çok ucuza çalışıyorlar. Bu da, bizim işsizlerin önünü kesiyor. Kalifiye bir işsiz, eğer günde 100 liraya çalışacaksa, bunu Suriyeli işsiz 50 liraya yapıyor. İşveren de Suriyeli işçiyi tercih ediyor. Bu da bizim işçilerimizin işsiz kalmasına neden oluyor.

Bunların dışında iş konusunda daha başka şeyler de oluyor:

Çalışanların çoğu işverenden paralarını alamıyor. Eylem yapanlar da oluyor. Genellikle taşeron olarak çalışan kesimden yükselen bu seslerin giderek yükseldiğini de görüyoruz. Bugüne kadar taşeronluğa bir çözüm getirilmemiş olması da sıkıntı yaratıyor.

Çünkü işveren “Bu koşullarda çalışmazsanız, sizin yerinize çalışacak olan binlerce işsiz var” diyebiliyor. Bunun da bir tehdit olarak algılandığını da görebilmekteyiz.

Geçenlerde Gaziantep’te 6 aydır maaş alamadıklarını söyleyerek çatıda eylem yapan işçileri bu yazdıklarımıza örnek olarak göstermek istiyoruz. Demek ki, bu konularda da sıkıntılar yaşanıyor.

Bu işin kısa zaman içinde sosyal dokuyu iyiden iyiye bozacağını söyleyebiliriz.

Hükümetin, Suriyeli sığınmacılara çalışma iznini vermesi ile işsizliğin daha da önemli boyutlara taşınacağını daha önceki yazılarımızda vurgulamıştık.

İki yıldır iş arayan ve sonunda bir iş bulan K.D isimli genç, bakınız neler söylüyor, kendisini dinleyelim:

“İşveren ile anlaştık. İşe başlayacaktım. İşyerine gittim, bana daha ucuz çalışacak birini bulduklarını ve işe başlattıklarını söylediler. Araştırdım, yeni işe aldıkları Suriyeli çıktı. Neredeyse benimle anlaştıkları paranın yarısına iş vermişler. Bu durum karşısında yeniden iş arayacağım.”

Suriye’deki iç çatışmalardan sonra yazdığımız yazılarda hiçbir zaman sığınmacılara karşı olmadığımızı yazdık. Ancak, sığınmacıların da belirli noktalarda iskân edilmesi gerektiğini vurguladık. Şimdi, sayıları 3 milyonu bulan Suriyeli sığınmacıların Türkiye’nin her tarafına yayılmış olduğunu izliyoruz. Gelen şikâyetlerin ise haddi hesabı yoktur.

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olamaz.

Geçenlerde Antalya Valiliği, Suriyeli sığınmacıların Antalya’dan ayrılmasını istedi. Yetkililer ile sığınmacılar arasında da tartışmalar yaşandı. Bu tartışmaları televizyondan izledik. Bir Bayan Suriyeli sığınmacı Türkçe ile aynen şöyle diyordu:

“Bize Tayyip Erdoğan söz verdi, bizi bulunduğumuz yerden kimse atamaz.”

Antalya, sığınmacılar için yerleşim dışı gösterildiği için valilik yetkililerinin bu sığınmacıları kent dışına çıkardığını sanıyoruz. Aslına bakılacak olursa seçilmiş bazı yerlere sığınmacıların girmesinin önüne geçecek önlemlerin alınması gerekiyor. Özellikle turizm bölgeleri Antalya örneğinde olduğu gibi bunların içine alınmalıdır.

Etrafımızda olup bitenlere baktığımızda bu konunun daha çok baş ağrıtacağını, sosyal dokuyu bozacağını, bizim işsizlere de çok önemli bir darbe indireceğini görüyoruz. Devlet, sığınmacılara kucak açıyorsa, bunun kuralları bellidir, belirlenen kamplar dışına da bunların çıkmasına izin verilmemelidir.

İşsizlikle ilgili sorunların giderek yoğunlaşması ve büyümesi endişe veriyor. Hâlbuki gelişmiş ülkelerde bizde yaşananların tam tersini görüyoruz. Bunun yorumunu da sizlere bırakmayı daha uygun buluyoruz.

[email protected]

[email protected]

 

 

 

NECDET BULUZ - hand 65688 640

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir