NECDET BULUZ
Şimdi herkes “PKK silah bırakır mı bırakmaz mı?” tartışması yapıyor. İktidara yakın bazı köşe yazarları “PKK, ilkbaharda silah bırakacak” diyor. AK Parti’de süreci yürüten kurmaylar da aynı görüşte açıklamalarda bulunuyorlar.
Terör örgütü ile “Barış süreci” başladığı günden bugüne kadar bu konu sürekli olarak gündeme geldi. Hatta sürecin başlaması ile PKK’nın silah bırakacağı, daha sonra da sınır ötesine silahsız olarak çekileceği konuşuluyordu. Ancak, aradan iki yıl geçmesine rağmen beklenenler olmadı.
Kamuoyu, bugüne kadar PKK’nın silah bırakmasını ve örgüt militanlarının da sınır dışına çekileceğini bekledi.
İktidar partisi yöneticileri yaptıkları açıklamalarda “Bizim için önemli olan ve olmazsa olmazımız PKK’nın silah bırakması ve sınır ötesine çekilmesidir” diyorlardı. Ancak, örgüt liderleri “Biz, isteklerimiz yerine getirilmediği süre içinde silah bırakmamızı kimse beklemesin” açıklaması ile buna karşılık verdiler. İşte, bugünlere de bu tartışmalarla gelindi.
Şimdi, yeniden PKK’nın silah bırakacağı söylenmeye başlandı. Masaya yeniden bu konu getirildi.
İktidar partisi, PKK’nın silah bırakacağından umutlu görünüyor. HDP ile de bu umutla masaya oturuldu. İmralı’daki görüşmelerin de bu çerçevede geçtiği yolunda haberler geliyor. Biz de PKK’nın silah bırakmasını, örgütün silahsız olarak sınır ötesine çekilmesi gerektiğini baştan bu yana savunuyoruz. Temennilerimi de hep bu yönde olmuştur.
HDP’liler de “ Örgüt silah bırakabilir” diyor. Umut dağıtıyor. Görüşmelerin ivme kazanmasını istiyor. Mart-Nisan aylarında İmralı’nın da çağrısı ile örgütün silah bırakabileceği konuşuluyor.
Bunlar geç de olsa önemli ve umut verici gelişmelerdir. Eğer koşulsuz olarak bunlar gerçekleşebilirse bu bugünkü Hükümetin süreçteki başarısı olarak değerlendirilecektir.
Ancak, bir de madalyonun öteki yüzü var, buna da bakalım.
HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, bu gelişmeler yaşanırken, bir açıklama yaptı ve “Öcalan’ın serbest bırakılması gerekiyor” dedi. Öcalan ile tüm PKK’lıların da serbest kalacağını duyurdu. Beklentileri ve pazarlıkları bu yolda, bunu da açık biçimde ifade ediyorlar. Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna da “Bizim için önemli olan ilk etapta Öcalan ve tüm tutuklu PKK’lıların serbest bırakılması” diyerek Pervin Buldan ile aynı şeyleri söyledi.
Hatta açıklamaları daha da ileri noktalara götürüyorlar. Devleti tehdit ediyorlar. “Masada ya istediğimiz noktaya gelirsiniz, ya da savaş çıkar” diyorlar. “İkisinin ortası yoktur” diyerek de tehditlerini sürdürüyorlar.
Hükümet kanadından süreci yürütenler bunlara ne diyecek?
Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizim terör örgütü ile herhangi bir pazarlığımız olmadı, olmayacaktır da” demedi mi?
Biz, bu konuda hep Devletimize, Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, bizi yönetenlere inandık, inanmak durumunda kaldık. Bugün de aynı çizgideyiz.
Bu nedenle PKK’nın silah bırakma koşullarının kamuoyuna kabul ettirilmesinin mümkün olmadığı bir noktada bulunduğumuzu da belirtmek istiyoruz. PKK silah bıraksın, kan akmasın, analar ağlamasın ama devlet de devlet olduğunu, bir ağırlığının bulunduğunu ortaya koysun. Bizi yönetenler, kamuoyunun önemli bölümünün beklentilerini göz önüne almak durumundadır.
Öcalan’a ve PKK’ya teslim mi olunacak?
PKK ve yandaşlarının istekleri bellidir. Bu isteklerin yerine getirilmesi halinde örgütün silah bırakabileceği söylendiğine göre, bu isteklerin kabul edilmesi mümkün olabilir mi?
Kaldı ki, sürecin başladığı günden bugüne kadar PKK silah bırakmadığı gibi daha da güçlendi, şehirlere dağıldılar. Şunu açık bir dille ifade etmek gerekirse, PKK, sürecin başladığı günden bugün daha güçlü konuma gelmiş bulunuyor. Kirli bir oyun oynanıyor ve PKK hala var olduğunu ispatlamaya çalışıyor.
Baştan bu yana Öcalan’ın serbest bırakılacağı konuşuluyordu. Bu, gündem yaratılarak kamuoyuna hazmettirilmeye çalışıldı. Kamuoyu bun hazmeder mi bilemiyoruz ama, Öcalan serbest bırakılırsa bu hiç kuşkusuz vicdanları yaralayacak, çok büyük bir kitle bunun karşısında yer alacaktır.
Öcalan ve PKK’lı tutukluların serbest bırakılması demek, AK Parti’nin PKK’ya teslim olması, Güneydoğu Anadolu’nun Türkiye’den kopması demek olacaktır. Yıllardır bunun hazırlıkları yapılıyor. Görülüyor ki, terör örgütü bugünkü Hükümeti adım adım bu noktaya getirmeyi başarmıştır. Beklentimiz ve temennimiz bugünkü AK Parti Hükümeti’nin bunun böyle olmayacağını ortaya koymasıdır.
Bir yanıt yazın