15 KASIM’A 1 KALA
(BIDEN İLE EİDEN)
Hüseyin MÜMTAZ
Yarın 15 Kasım.. KKTC’nin kuruluşunun 31’inci yıldönümü..
Birkaç gün önce 29 Ekim’de; KKTC’de kutlanmamasını isteyen çatlak seslere rağmen TC’nin 91’inci yılını kutladık.
Demek arada tam 60 yıl var..
Burada 31’inci yıla Biden ile Eiden arasına sıkışmış bir vaziyette giriyoruz.
Biden’in selâmsız sabahsız girdiği “yan odada”ki “bayraksız masa” ile…
…Eiden’in Kıbrıs konusunu değil babasının, dedesinin bile anlamaya yaşının tutmayacağı cahil cesareti arasında savrulup gidiyoruz..
Aslında bu Norveç/İsveç’lilerin Kıbrıs ilgisinden midem bulanıyor.
En tepede NATO Genel Sekreteri: Norveçli…BM Kıbrıs Özel Danışmanı: Norveçli…ve Kıbrıs UNFICYP Komutanı: Norveçli…
İşin içine bir de Oslo, Prio girince tansiyonum artıyor.
İsveç’in Nicosia Büyükelçiliği de adadaki “dini liderleri” Hristostomos’a bağlamaya çalışıyor.
Neyse….
Yarın 15 Kasım.. KKTC’nin kuruluşunun 31’inci yıldönümü..
Keyfini çıkarın.. Yüreğiniz coşkuyla dolsun..Övünün, güvenin, çalışın..
Ama geçmişi unutmayın..
Üzülerek ve sıkılarak tam 3 yıl önce 15 Kasım dolayısı ile yazdığım yazıyı aşağıya alıyorum.
Üzülüyorum, çünkü 3 yıl önceye göre değişen bir şey yok.. Sıkıntılar, endişeler, korkular aynı..
“ÇINGIRAKLI KIBRIS.
Albümdeki ilk fotoğrafa dikkatle bakın. Magosa limanında, Anlaşmalar sonucu Adaya gelen ilk KTBKK’lığı kafilesinin karşılanışını ve Alay Sancağı’nı resmediyor.
Onurlu üniformaları içinde, ‘tarihin şerefini omuzlarındaki apoletlerde taşıyan’ Türk Askerlerini resmediyor. Tarih 16 Ağustos 1960.
Tam 51 yıl önce başlayan o sürecin son meyvesi yarın 28 yaşında olacak.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti..
Ağzınızı doldura doldura, ve son zamanlarda nereden icabettiyse âdet haline getirilmeye çalışıldığı şekilde cümledeki ‘Türk’ lâfını çıkarmadan ve yüksek sesle telaffuz edin.
Göğsünüz kabarsın. Görkemli kutlamalar bu gün başlıyor.
Anavatan’dan heyetler geliyor, savaş gemileri, uçak filoları geliyor, Mehter Takımı geliyor.
Törenler, bandolar, geçit resimleri.. Atatürk heykellerine çelenkler, saygı duruşları.
Radyo-televizyon konuşmaları, programları, 101 pare top atışları.
Toplantılar, konferanslar, şiirler, resmî davetler, yemekler, resepsiyonlar.
Türkiye’de 30 Ağustos ve 29 Ekim’de deprem ve şehitler dolayısı ile yapılmayan her şey fazlasıyla ‘canlandırılacak’.
İyi olacak.
Ben bu 14 Kasım öğleden itibaren ve 15 Kasım günleri akşama kadar Şehitler Âbidesi ve Girne Kapısı arasında mekik dokuyacağım. Lefkoşa’nın bütün sokaklarında Türk askeri, üniforması, Türk tankı, Türk topu kollayacağım. Mümkünse savaş gemilerine gideceğim, savaş uçaklarını ziyaret edeceğim.
Ay-yıldızlı ‘al ve ak’ bayrakları arayacağım.
Bulduğum an hemen yanlarına dikilip fotoğraf çektireceğim.
Gölgelerinde dinleneceğim.
Yağmur yağıyorsa altlarına sığınacağım.
‘Selamlamadan uçan kuşların yuvalarını bozacağım’.
Çünkü ‘ordularla yenilmez bir gayız var kanımda’..
Size de aynısını tavsiye ederim.
Çünkü…
Çünkü iki ayağımız bir pabuçta ‘anlaşma/referandum/birleşme’ sarmalına sıkıştırıldığımız bu altı aylık süreçte, bir taraftan da dünyanın öbür ucundaki ‘Uzun Ada’ların ‘Yeşil Ağaç’ çiftliklerinde gözlerden ırak kıravatsız-mendilsiz
‘Birleşme’ görüşmeleri yapılıyor.
Anlaşmaya varılan ve bize açıklanması uygun görülen kararlar arasında ‘Kurulacak ortak Temsilciler Meclisi’nin dörtte bir üyesi Türk olacak, ama Meclis’te taraflardan birinin aleyhine karar alınırsa ‘alarm zilleri’ çalarak o karar iptal edilecek’ maddesi de varmış..
Telaşımın sebebini anladınız mı?
Çünkü bu altı ay içinde ‘anlaşma/referandum/birleşme’ olursa artık ‘ÇINGIRAKLI KIBRIS’ olacağız.
‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ olmayacak.
KKTC’nin neden muhtemel bir federasyon yahut konfederasyonda, iki kurucu federe devletten biri olarak kimliğini-kişiliğini-toprak bütünlüğünü koruyamayacak olmasını anlamıyorum.
KKTC olmayınca asker, üniforma da olmayacak.
Bayrak da olmayacak..
23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim ve…
15 Kasım da olmayacak..
Demek ki bu son 15 Kasım’dır efendiler.
‘Birleşirseniz’ seneye bu zaman bayrak filan bulamayacaksınız ortada, tarih olacak..
Siz de benim gibi bu bayrak altında bir fotoğraf çektirip saklayın.
Torunlarınıza gösterir, ‘Bizim de bir zamanlar devletimiz vardı’ dersiniz.
Ama 15 Kasım 2011 günü hem kuruluşu böyle görkemli kutlayıp nutuklar atmayı hem de aynı anda ve paralel olarak ‘lağv ve tensik’ görüşmeleri yapıyor olmamızdaki mantığı onlara nasıl anlatırsınız bilemem.
Siz siz olun bayrağın altındaki o fotoğrafı, hem de mümkünse ailece çektirin.
Çünkü bu defa o eskimiş albümdeki ikinci fotoğraf kaçınılmaz olarak tekerrür edecek.
12 Temmuz 1878 tarihli olan. ‘Lefkoşa Burçlarına Union Jack’ın ilk çekilişi’..
Tarih kitapları nedense hep Bayrak-Sancak’ların dürülüp, kılıflarına sokularak gidişlerini değil ama açılıp şanlı dalgalanışlarını hikâye eder.
1878’de Union Jack Larnaka’dan Lefkoşa’ya gelirken önünde de ‘şilin yüklü katırlar’ gidermiş.
2003’den itibaren bu defa yine aynı şekilde ama ‘başka bir bayrak’ için ‘Euro yüklü çuvallar’ın Nicosia’dan Lefkoşa’ya embedilmiş katırların sırtında 7/24 akıtıldığını hep beraber yaşadık.
Kim söylemişti o ‘Hiç ibret alınsaydı tarih tekerrür mü ederdi?’ lafını?
Eski albümün iki fotoğrafındaki can alıcı ayrıntıyı sona sakladım.
1960 tarihli fotoğrafta Türk Sancağını karşılayan 11 yaşlı köylü görüyorsunuz.
Onlar 1878’de Union Jack’ın gelişini görme bahtsızlığını yaşayanlardan hayatta kalanlardı.
Benim yaşım, bu bayrak giderse bir daha gelişini görmeye yetmez.
Ama sizin 1878 tarihli ilk fotoğrafta yahut 1960 tarihli son fotoğrafta yer alacak olmanız tamamen kendi kişisel tercihinize/hazmınıza bağlıdır. 14 Kasım 2011”
Yarın 15 Kasım 2014.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânının 31’inci yılıdır.
Memleketimin başı karlı yalçın dağlarını bölücü alevler sarmış, yangın yerine dönmüşken.. ..Yavru vatanımın dağlarında çiçekler açıyor.
Ay-yıldızlı al ve ak bayrakları dağa taşa kazıyorlar..
“NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE” yazıyorlar.
Ömrün uzun olsun KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ..14 Kasım 2014
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİ
Yazıları posta kutunda oku