NECDET BULUZ
Terör örgütü ile başlatılan “Barış süreci” son yaşanan olaylar nedeni ile durmuştu. Son bir ay içinde de Hükümet tarafı “Barış süreci türbülansa girdi” açıklaması yapmıştı. Şimdi ise, taraflar yeniden bu süreci devam ettirme kararı aldıklarını açıkladılar.
Biz, bu anlaşmanın her iki tarafça da isteksiz başlatıldığı izlenimini edindik.
Sürecin duraklaması üzerine ortaya birçok iddia atıldı. Taraflar birbirini ağır biçimde de suçladı. Hatta HDP ve Kandil tarafından meydan okuma ve tehditler de gelmeye başladı. Dikkat edilecek olursa terör yandaşları Güneydoğu’da adeta güvenlik güçleri ile meydan savaşı yapıyor, yakıyor, yıkıyor.
Şu konuya bir kez daha açıklık getirelim:
Barışa, kardeşliğe, kuçaklaşmaya kimse karşı değil. Biz de bunu her zaman destekledik ve destekliyoruz. Ancak, süreç denilen konuda ne oluyor, neyin pazarlığı yapılıyor bunu bilemiyoruz. Kamuoyunun da kafası karışık.
Bunları yazdığımızda bizleri sürece karşı, barışa karşı olarak gösterip değerlendiriyorlar.
PKK ve siyasi uzantıları, isteklerini ortaya koyuyor. Ne istedikleri belli. Biz, bu isteklere karşıyız. Bölünmeye karşıyız. Bağımsız bir Kürt Devleti’nin kurulmasına karşıyız. Türk bayraklarının yakılmasına, Atatürk’ün heykellerinin kırılmasına, ayaklar altına alınmasına karşıyız. Yakmaya, yıkmaya, güvenlik güçlerini hedef alan şiddete karşıyız.
Hükümet olanlar “Önce kamu güvenliği” diyor. Bunu destekliyoruz.
Ancak, bugün Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere, diğer kentlerimizde bile “Kamu Güvenliği”nin sağlanmış olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bugün, sürecin durduğu yerden yeniden başlatılması kararı, bize göre hükümetin “Kamu Düzeni”nin sağlanmasında yetersizliğini ve çaresizliğini de ortaya koyuyor.
PKK, silah bırakmadığı, sınır ötesine çekilmediği süre içinde kamu düzenini sağlamak mümkün değil. Eşkıyalar her tarafa yayıldı ve kamu düzenini de sürekli tehdit eder hale geldiler.
İmralı canisi de, Kandil’de de, HDP’liler de “ İsteklerimiz yerine gelmediği süre içinde silah bırakılmasını kimse beklemesin” diyorlar. Özetle, silah bırakılmayacak. Hâlbuki “Barış Süreci”nin başlangıcında Hükümet olanlar “Yapılan anlaşma ile PKK silah bırakacak, sınır ötesine çekilecek” dememişler miydi? Ne oldu?
Yine Hükümet yetkilileri “Silah bırakılmadığı sürece barış gelmez” diyorlardı. “Süreç işlemez” diyorlardı. Ama PKK inatla silah bırakmıyor. Üstelik daha da silahlandı ve güçlendi.
Süreç, şimdi yeniden başlatılıyor. Ancak, bundan bir şey çıkacağını ve beklenenlerin olacağını sanmıyoruz. Çünkü kamu düzeninin sağlanmasında bile artık İmralı, HDP’liler sokaklara sözlerini geçiremiyor. Kaldı ki HDP’liler yaptıkları açıklamalarda “PKK’nın silah bırakmasını kimse beklemesin. Her şey istenilen sonuca ulaşılınca silah bırakma da kendiliğinden sona erer” diyorlar.
Tarafların birbirine güvenmedikleri de görülüyor.
Böyle bir anlayış içinde “Barış süreci” işler mi? Beklenen ortama ulaşılabilir mi?
PKK ve yandaşları “Ne koparabilirsek koparalım” anlayışı içinde sürecin devamını istiyorlar. İmralı’daki Öcalan, kendisini kurtarmanın ve özgür kalabilmenin hesaplarını yapıyor. HDP’liler, oy oranlarını artırmanın peşindeler. Şov üzerine şov yapıyorlar. Bunlar da yetmiyormuş gibi Hükümeti ve devleti de tehdit üzerine tehdit ediyorlar.
Hükümet kanadı da 2015 genel seçimlerine kadar bu süreci bu şekilde devam ettirip, iktidarlarını pekiştirme çabası içinde bulunuyor. Bunu HDP kanadından yapılan açıklamalardan da anlıyoruz. Kaldı ki, muhalefet partileri de bu konuda aynı noktada birleşiyor.
Nereden bakılacak olursa olsun, baştan yanlış yapılan ve yanlış atılan adımla başlatılan bu sürecin bu şekilde sürdürülmesi ve beklenen sonuçla bitirilmesi bu koşullarda pek de mümkün görünmüyor.
Her şeyden önce şu iyi bilinmelidir:
Süreci başlatanların birbirine güvenmemesi, zaten sürecin önündeki en büyük engeldir.
Böylesine bir ortamda atılacak her adım bize göre havada kalır. Çünkü terör örgütü ve destekçileri, bugüne kadar ortaya koydukları eylemlerle barış ve huzur ortamı istemediklerini gösterdiler.
İki yıla yaklaşan bu süreç içinde meydanı boş buldular. İstediklerinin çoklarını da elde ettiler. Ama dikkat ediniz silah bırakmadılar, sınır dışına çekilmediler. Doğu, Güneydoğu ve birçok ile huzur ortamı gelmedi. Bugün bile İstanbul gibi bir kentte bir gecede 40 tane araç kundaklanıyor, güvenlik güçlerine karşı meydan savaşı verilebiliyorsa buraya bir nokta koymak gerekiyor.
Bir yanıt yazın