Atatürk’ün Selanik’te doğduğu ev müze olarak 16 Ağustos 2013 tarihinde yeniden ziyarete açılmış, fakat “modern müzecilik” anlayışı gereği konakta yıllardır sergilenen Atatürk’e ait özel eşyalar kaldırılmıştı.
Müzede bulunan kıyafetleri, aldığı hediyeler, kullandığı çatal ve kaşıklar ile kahve fincanının da aralarında bulunduğu eşyalar, İzmit’te Sultan Abdülaz’in av köşkü olan Kasr-ı Hümayun’a, Selanik’ten Türkiye’ye göç edenlerin hediye ettiği eşyanın bir bölümü de Samsun Müzesi’ne gönderilmişti.
Selanik Başkonsolosluğu’nun bahçesinde bulunan Apostolou Pavlou Sokak üzerindeki 3 katlı Atatürk Müze Evi’ni ziyarete gelenler yeni düzenleme karşısında adeta şok geçirmişlerdi.
Atatürk’e ait özel eşyaları görememenin hayal kırıklığını yaşayan ziyaretçilerin “içi boş” diyerek tepki göstermesi üzerine Kültür Bakanlığı Atatürk’e ait özel eşyaları yeniden sergileme kararı almış ve Türkiye’de çeşitli müzelerden topladığı 50 parça özel eşyayı müzeye koymuştur.
Atatürk’ün özel eşyaları arasında askeri şapkası, yeleği, ayakkabıları, terlikleri, kravatı, yemek yediği çatal bıçak takımı ve piposu da yer almıştır. Duvarlara Atatürk’ün Manastır Askeri İdadisinde öğrenci iken aldığı karnelerin kopyaları asılmış, Cumhurbaşkanlığı mührünün kopyası da sergilenmiştir.
Atatürk Evi, Atatürk’e ait özel eşyaları ile birlikte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesinde yeni düzenlemesi ile ziyarete açılmıştır.
Şimdi sizlerle bu köşede 14 Temmuz tarihinde yayınlanan “Atatürk’ün Evi Neden Bomboş?” başlıklı yazımı paylaşmak istiyorum.
“Geçen hafta Üsküp’e uluslararası bir toplantıya katılmak için giderken Selanik’ten geçtim ve de Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evi ziyaret ettim. İlk ziyaretim 1990 yılında idi. 2001 yılında bir defa daha ziyaret etmiştim.
O dönemde Atatürk’ün tüm şahsi eşyaları, yatağı, kitapları, çalışma masası, annesinin yatağı, başucunda da bir “Kuran-i Kerim” vardı.
Bu defaki ziyaretimde evin tamamen boşaltıldığını ve Atatürk’e ait hiçbir eşyanın bulunmadığını ( Atatürk heykeli hariç) görünce çok şaşırdım.
Ev’de bir imza defteri bile yoktu. Oysa geçen yıl Mumbai’de Gandi’nin evini ziyaret ettiğimde, Gandi’nin tüm eşyalarının evinde korunduğunu görmüştüm.
Mohandas (Mahatma) Karamchand Gandhi’nin yaşamının en önemli yıllarını geçirdiği, felsefesini geliştirdiği müze-evde Gandhi 1917-1934 yılları arasında yaşamıştır.
Tıpkı Atatürk’ün Selanik’te doğduğu ev gibi üç katlı olan evde Gandhi 1919 yılında, Satyagraha denen sivil itaatsizlik felsefesini yazmış, 1921’de dört günlük ölüm orucunu bu evde tutmuş, 1932’de sivil itaatsizliği burada ilan etmiş ve bu evde tutuklanmıştır.
Atatürk’e gelince.
Rodoslu Müderris Hacı Mehmet Vakfı’nca 1870’de yaptırılan evi Ali Rıza Efendi, Ata’nın doğumundan birkaç yıl önce kiralamıştır. Atatürk evin ikinci katında doğmuştur. Aile, Ali Rıza Efendi’nin 1888’de vefatına kadar aile bu evde yaşamıştır.
İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Selanik’te görev yapan Atatürk, annesi ve kız kardeşiyle birlikte burada kalmış, 1912 yılında annesi ve kız kardeşi evi terk edip İstanbul’a gelmiştir.
Yunan hükümetine bırakılan ev Atatürk’e hediye edilmek üzere Selanik Belediyesi tarafından satın alınmış ve anahtarları 19 Şubat 1937’de Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğu’na teslim edilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı 10 Kasım 1953’te “Atatürk Evi” olarak Selanik’te ziyarete açılan Ev’i, 60 yıl sonra yeniden düzenleyerek ziyarete açmıştır ama Ev’deki Atatürk’e ait tüm eşyalar kaldırılmıştır.
Ev’i gezen yabancı turistler Atatürk’ün çok yoksul olmasından dolayı mı eşyasının bulunmadığını bana sordular. Ben de sebebini ilgililere sorduğum zaman, kimse bana cevap veremedi.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda önemli rol oynayan çok sayıda önemli şahsiyeti yetiştirmiş Manastır Askeri İdadisi, şimdilerde Manastır Kültür Müzesi olarak hizmet vermesine rağmen, burada eğitim gören Atatürk (1896-1898) için binanın ikinci katında ayrılmış bir bölüm bulunmakta ve Atatürk’e ait eşyalar sergilenmektedir. Çıkışta da bir anı defteri vardır.
Makedonya devletine ait olan bir binada Atatürk’ün çok sayıda eşyası sergilenirken, Türkiye Cumhuriyet’inin mülkü olan Ev’de daha önce bulunan Atatürk’e ait eşyaların kaldırılmasına ben bir anlam veremedim ve yetkililerden de tatmin edici cevap alamadım.
Bu konuda bilgisi olan vardır ama ona da ben ulaşamadım.”
Yukarıda sağdaki fotoğraf, 1990 yılında Atatürk’ün Selanik’teki evinde Zübeyde Hanımın yatak odasında çekilmiştir. Fotoğraftaki küçük kız, kızım Sühan Gürbüz (Karluk) ile eşim Dr. Sena Karluk’tur.
***
İnsan, doğar, yaşar ve ölür. Atatürk, kısa bir ömürde sonsuza kadar yaşayacak bir Cumhuriyet kurmuş ve bu Cumhuriyeti bizlere emanet etmiştir.
Yoksul bir yetim çocuk, sakıncalı bir subay olarak başladığı hayatını, dünya tarihini değiştiren, bir döneme damga vuran tartışmasız bir lider olarak tamamlamıştır.
Onuncu yıl nutkunda el yazısıyla yazıp sonradan çizdiği cümlesinde şöyle diyor Atatürk: “Beni hatırlayınız.”
Büyük liderimizin hatırası önünde 10 Kasım’da saygıyla eğilirken, seni hiç unutmadık ki hatırlayalım diyorum aziz Atam.
Türkiye’de En Zenginlerin Refahı 2014’de Arttı
Credit Suisse tarafından 14 Ekim’de yayınlanan 2014 Küresel Refah Raporu’na (Credit Suisse Global Wealth Report) göre 2000 yılında refahın yüzde 67’sini elinde bulunduran dünyadaki en zengin yüzde 10’luk kesimin payı 2014’de yüzde 77.7’ye yükselmiştir.
Dünyanın en zengin yüzde 10’luk kesimi toplam servetin yüzde 87’sini elinde bulundururken, en zengin yüzde 1’lik kesim toplam refahın yüzde 48.2’ne sahiptir. )
Rapor’da ülkelerdeki en zengin yüzde 10’luk kesimin servetinde 2000-2014 yılları arasında yaşanan değişimi gösterdiği listede Rusya yüzde 84.8 ile zirvede bulunurken, Türkiye hemen arkasında yer alarak ikinci olmuştur.
Türkiye’nin en yüksek servet adaletsizliği olan ülkeler kategorisinde yer aldığı listede yüzde 10’luk kesimin servetinin son 14 yılda çok hızlı arttığı belirtilen 8 ülke arasında Mısır yüzde 22.3 ile birinci, Hong Kong yüzde 21.9 ile ikinci ve Türkiye yüzde 21 artışla üçüncü sırada yer almıştır.
Asya Pasifik bölgesinde yüzde 39 (2.6 milyon) ile Japonya en çok milyonere sahipken, Türkiye, Endonezya ve Yeni Zelanda 2000 yılından bu yana bölgede milyoner sayısını yüzde 1’in üzerine çıkan 3 ülke olmuştur ama Türkiye 2007 yılında yakaladığı milyoner sayısına ulaşamamıştır.
Küresel Refah Raporu’na göre geçen yıl Türkiye’de serveti 1 milyon doların üzerinde olan 87 bin kişi bulunurken, bu rakam 8 bin düşerek 2014 yılında 79 bine gerilemiştir. Bunun sebebi döviz kurlarındaki artıştır. Kurdaki yükseliş gelir artışını yüzde 80 eritmiştir.
Bir yanıt yazın