Konumuz yine CHP…
Her Atatürkçü, her yurtsever gibi ben de CHP’nin uyguladığı siyasetten rahatsızım, tedirginim… Atatürk’ün partisinin, Atatürk’ün yolundan gitmediğini düşünüyorum…
Ama eleştirilerime başlamadan önce, bir noktaya açıklık getirmek zorundayım: Bu eleştirilerim karşısında beni, şimdi, “AKP yandaşı olmakla, bozgunculuk yapmakla” suçlayacaklar çıkacaktır yine… Bir çift sözüm var onlara:
Ben eleştirilerimi hiçbir parti, hiçbir grup adına yapmıyorum. Her hangi bir makam, mevki, ikbal peşinde de değilim… Kimseye bir diyet borcum yok…
Benim makamım, mevkiim halkımın, milletimin bağrındaki yerdir… Tek kaygım, tek amacım hırsızların, soyguncuların elinden ülkemin kurtulup şafağa ulaşması, aydınlığa kavuşmasıdır…
Benim için vatan ve Atatürk ilkeleri her şeyin önünde ve üstünde gelir… Benim için mevzubahis olan vatandır… Gerisi teferruattır…
Ben Atatürkçüyüm. Tam bağımsızlıktan yanayım ve her çeşit emperyalizmin karşısındayım… Halkımın ve ülkemin emperyalistler ve ortakları tarafından bir koyun sürüsü gibi güdülmesini ve sömürülmesini hazmedemiyorum…
Bugünkü ortamda futbol takımı tutar gibi particilik ve grupçuluk yapmayı bir lüks olarak görüyorum ve hiçbir partiye karşı peşin hükümlü değilim. Hiçbir partiye karşı bir düşmanlık beslemiyorum…
Örgütlü mücadelenin yanındayım, asla örgütsüzlüğü savunmuyorum…
Şunu söylemek istiyorum:
Herkes parti üyesi olabilir. Herkes partisini savunabilir… Ama particiliği tek mücadele yöntemi olarak seçip, “Az olsun benim olsun, küçük olsun benim olsun, en iyi parti benim partimdir…” diyerek kendisinin dışındaki tüm partileri küçük gören, dışlayan, yok sayan tutum ve tavırlara karşıyım.
Bugünkü ihanet koşullarında “ABD emperyalizmi ile dişe diş mücadele veren ve yurdumuzun tam bağımsızlığını savunan tüm partilerin makam, mevki ve çıkar peşinde koşmadan ortak düşmana karşı “TAM BAĞIMSIZLIK VE ANTİEMPERYALİZM” temelinde “GÜÇBİRLİĞİ”ne girmelerinden yanayım…
Asgari müştereklerin dışındaki aykırı görüşler, ayrılıklar sonradan tartışılmalıdır…
Atatürkçü bir yöntemle halkın örgütlü mücadelesinden yanayım. Partilerin halkın içerisine girip, halkla birlikte zalimlere ve zulme karşı hak aramalarından, direnmelerinden yanayım…
Bu kısa açıklamadan sonra şimdi gelelim CHP’nin eleştirisine…
CHP’nin bugünkü yöneticileri, Atatürk’ün partisinde, Atatürk ilke ve devrimlerine ters davranışlar sergilemektedirler… Atatürk ilke ve devrimlerine zıt bir politika izlemektedirler… İktidara ve emperyalizme koltuk değnekliği yapmaktadırlar…
Bu durum Atatürk’e ve Atatürk devrimlerine gönül vermiş yurtseverleri yaralıyor… Canını acıtıyor…
Bazı CHP’liler partiden ve politikadan soğumaya başladılar bile ve seçimleri boykot etme yolunu tercih ettiler… Son seçimlerde milyonlarca CHP’li bilinçli olarak bu nedenle sandığa gitmedi…
Yaklaşan seçimlere de umutsuz gözlerle bakıyorlar… Hani haksız da değiller… Dört seçim yenilgiyle sonuçlandı ve biz ona KERHEN OY VERMEKTEN usandık…
CHP’nin Genel Başkanlığına seçildikten sonra, kendisine büyük umutlar bağlanan Kemal Kılıçdaroğlu ilkesiz, kişiliksiz politikaları ile bu umutları söndürmüştür…
Dağ fare doğurmuştur…
Parti, Atatürk düşmanları, yeni liberaller, Kürtçüler, Fethullahçılar ile “Aşure Partisi”ne dönüştürüldü… Bugünkü uygulamaları ve görünümü ile AKP’den de fazla Amerikancıdır, tarikatçıdır, tekkecidir…
Sorosçular, Fethullahçılar, Amerikanofiller, vatan bölücüleri Atatürk’ün kemiklerini sızlatmaktadırlar…
Emperyalizmle işbirliği içerisindedirler, geçmişte ve günümüzde mazlum milletlere karşı ABD’nin yanında yer aldılar…
Özgürlük, kardeşlik paravanası arkasında Ayn el Arap’ta PKK’ya arka çıktılar…
Libya’da, Irak’ta, Suriye’de ABD ve AB politikalarının destekçisi oldular… Olmaya da devam ediyorlar…
Bu mandacı siyaset, Atatürk’ün İstiklal-i Tam ilkesine ve “Mazlum Milletler” dış politikasına ters düşmektedir…
CHP, bugünkü tutumu ve uygulamaları ile ABD’nin gönüllü Eş Başkanlığına taliptir.
“Ben bu görevi AKP’den daha iyi yaparım” anlayışı içerisinde Amerika’ya heyetler göndermekte, PKK’lı temsilcilerle “Halklara Özgürlük” palavrasına sığınarak Kürdistan kurma çalışmalarına katılmaktadır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerikan Büyükelçisi Ricciardone ile kapalı kapılar arkasında neler görüştüğü henüz aydınlanmamıştır… Gizli kapaklı durmaktadır…
Hepsinden önemlisi bugün CHP’de Atatürkçü ve yurtsever milletvekillerine savaş açılmıştır…
Yurtseverliği ve ilkeli, Kemalist düşünceleri, duruşu tartışılamayacak kadar kesin ve belirgin olan Emine Ülker Tarhan, “Ayrıldığım kapı kıymetlidir, kurucu partidir, sorumluluğu vardır, ne yazık ki yönetenler bunun idrakinde değil, her yenilgiye zafer diyen anlayıştan sıkılmıştım” diyerek partisinden istifa etmiştir…
Şimdi sıra Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum’a gelmiştir…
CHP MYK, “Partiyi kamuoyu önünde doğrudan tartışmaya açtığı ve parti bütünlüğünü sarsan tutum içine girdiği” gerekçesiyle onu da “kesin ihraç istemiyle” disipline sevk etmiştir.
Ama, “Kapitalizme uyum sağlamalıyız” diyen genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke’ler, “Ben CHP’li değilim CHP milletvekiliyim” diyen ve açıkça Said Nursi propagandası yapan Faik Tünay’lar, Fethullah Gülen’e her konuşmasında hayranlığını belirten Muhammet Çakmak’lar ve Atatürk’ün partisinden milletvekili seçilip, Atatürk’ün partisinden nemalanan, ama “Ben Atatürk ilkelerinin bekçisi değilim” diyebilecek kadar pervasızlaşan Sena Kaleli’ler yerinde durmaktadırlar…
Taban, “Gölge CIA” Stratfor’un “TR 705” kod adı verdiği PKK avukatı Sezgin Tanrıkulu’nu, Burhan Şenatalar’ı, Aykan Erdemir’i, Mustafa Moroğlu’nu, Binnaz Toprak’ı, Rıza Türmen’i, Gülseren Onanç’ı benimseyememiştir…
Kemal bey de bu karşı devrimcileri sahiplenip, onlara arka çıkarak partideki Atatürkçüleri, tam bağımsızlıkçıları tasfiye yoluna gitmekte, onlara meydan okumaktadır.
O, sadece Atatürkçülerle değil, “Ben Dersimli Kemal” diyerek, Cumhuriyetle de yollarını ayırmıştır…
CHP’de tabandan gelen “KADRO HAREKETİ”nin sözleriyle CHP yöneticilerini bir kez daha uyarıyoruz:
“Değnekçilere, rantçılara, bölücülere, Atatürk düşmanlarına karşı; gerçek Atatürkçülerin, milli mücadelecilerin, tam bağımsızlıkçıların yanında mücadeleye devam edeceğiz. Genel Merkez’e mescit açarak, PKK savunuculuğu yaparak, cemaat ile kol kola girerek, Atatürkçüleri tasfiye ederek, bölünme anayasasına, yerel özerkliğe evet diyerek partimiz; AKP iktidarına değnekçilik yapmaktan öteye gidemez…”
CHP, İKTİDAR OLMAK İSTİYORSA EĞER, KİŞİLİKLİ VE İLKELİ BİR POLİTİKA İZLEMEK ZORUNDADIR…
KİMLİĞİNİ KAYBETMİŞ BİR PARTİ İLE NE İKTİDAR OLUNUR, NE MUHALEFET…
(alieralp37@gmail.com)