ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry, PBS kanalına verdiği mülâkatta, Irak Kürdistanı’nın bağımsız bir devlet olarak tanınmasıyla ilgili,
“Hayır, şimdi bunun zamanı değil. Pek çok açıdan kesinlikle zamanı değil. Sorunları bir bir çözmek gerekir. M. Barzani’nin bunu anladığını düşünüyorum. Barzani Bağdat’ta yeni hükümet kurulmasına yardımcı oldu, Kürtler bunda yer aldılar. Kürtler Irak ve Şam İslam Devleti ile mücadelede birlik ve sağlam olmanın önemini anlıyor” dedi.*
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Fransa’dan dönerken uçakta Kobani’deki çatışmalarla da ilgili yaptığı açıklamada,
“Suriye’de 36.paralelin üstünün güvenli ilan edilmesi gerekir.Neden? Çünkü topraklarımızda 1.6 milyon sığınmacı var. O bölgede onlar için farklı planlamalar yapılabilir. Hatta alt yapısıyla, üstyapısıyla yerleşim birimleri bile inşa edilebilir” demişti.
*
Bakınız,bu iki açıklamanın bileşkesinden ne çıkıyor?
*
İsrail kan gölüne dönmüş Ortadoğu’da, güvenliği ve esenliğini her zamandan daha çok istiyor, artık bu kan gölünün bir adım ötesinin dünyayı yerinden oynatacağını biliyor.
İtikadına rağmen,şimdi sırası değil diyebiliyor!
*
İşte komşu Mısır’da İslami Cihadçı Müslüman Kardeşler örgütü iktidardan uzaklaştırılmıştır, tasfiye ediliyor.
Yaz aylarında Gazze çatışmalarıyla azınlık olarak kabul ettiği Filistin Özerk Yönetimi ile HAMAS arasında görüş ayrılığı ve güvensizlikler rötuşlanmış,
Her ne kadar Filistin Birlik Hükümetinde görüş ayrılıkları ve güvensizliklerin giderilmesi hâlâ zorlu bir süreç gerektirse de,yeniden İsrail-Filistin arasında bir barış anlaşmasının umudu da yeşermiştir.
*
Ne ki,İsrail-Filistin arasında bir barış Ortadoğu’yu kesmiyor; takiben türlü İslami Cihad örgütlerinin tasfiyesi, sonra Suriye ile yapılacak olası bir barış anlaşması, Irak’ın bu anlaşmaya desteği ile İran’ın HAMAS ve Hizbullah örgütlerinden elini çekmesi ve nükleer programından da vazgeçmesi gerekiyor…
Bu da yetmiyor, ne Türkiye ne İran asla bir savaş içinde olmamalıdır, Rusya ile Çin’in bölgedeki jeopolitikleri, öyle “küt” diye sarsılmamalıdır.
*
Suriye’de bir rejim değişikliğinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı, Esad’ın iktidarını koruma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, her hâlikârda Suriye ile bir barış anlaşmasının BAAS partisi ile yapılacağı gerçeğinden hareketle,
Hem Ulusal Koalisyonun yapısını oluşturan ılımlı muhalefete ve silahlı güçlerine desteğin arttırılması, böylece Suriye’nin güçlü BAAS partisinin,
Hakezâ, olası İsrail-Filistin, İsrail-Suriye barış anlaşmasının desteklenmesi için Irak’ta zayıf Sünnilerin ve Kürtlerin Şiiler karşısında dengelenmesine çalışılmalıdır.
Çünkü BAAS partileri lâik Arap milliyetçisidir ve İsrail’i Yahudi Devleti olarak tanıyabilecek yegane karakterin temsilcidirler…
*
Bu yüzden ABD-İsrail’in patronajında Suudi Arabistan,Katar,Türkiye’nin desteği ve yönlendirmesiyle Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD);
Önce Suriye’de Esad rejimine karşı muhalif güçlerle taktiksel işbirliği yapmış, bölgedeki otorite boşluğundan faydalanarak Sünni güç bloğu oluşturmuştur.
*
Sonra bir kısmı Irak Merkezi hükümetinin zayıflığından faydalanarak Suriye’den Irak’a geçmiş ve Irak “Sünnileri”ni; Kürtler ve Şiilere karşı dengeleyecek bir karşı ağırlık yaratmaya ve Irak’ın güç-gelir paylaşımına dayalı bir federalizme doğru idari yapısını değiştirmeye yöneltilmişlerdir.
*
Bu sırada Irak’ta herbirinin ardında dış güçler bulunan Şiilerin iktidar paylarının artması, Sünnilerin merkezi hükümet yapısının ve Başbakanın değişmesi, Kürtlerin de statülerinde yükselme talepleriyle girdiği,
30 Nisan Irak Parlamento seçimleri sonuçları taleplerin karşılanmasına yetmemiş, her talep Irak’ın birliği tehdit eden bir çatışmaya dönüşmüş bulunuyordu.
Üstelik ABD, İsrail ve Türkiye Kuzey Irak’ta Kürtlerin kendi kaderlerini belirlemek üzere bağımsız ve liberal bir Kürt Devletine ışık yakmıştı ki;
*
Irak Kürt Federe Devletinde birdenbire bir siyasi all-üst oluş yaşandı.
Bölgesel Yönetiminin başkenti Erbil’de M.Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Süleymaniye’de Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) arasındaki güç mücadelesi körüklendi.
Barzani’nin liberal bir Kürt Devleti olasılığına karşı siyaset yürüten Kürtler kendi jeostratejilerini inşa etmenin mücadelesine girdiler.
*
Çünkü,Kerkük ve çevresinin peşmerge kontrolü altında tutulması başarılır ise YNK’nın Irak Kürdistan’ının birinci gücü haline geleceği,
Musul ve çevresini İŞİD’e kaptıran KDP’nin ise Kürtlerin kendi kaderlerini belirleme sürecini siyaset ve diplomasiyle kendi lehine çevirmeye çalışacağı,
PKK’nın ise bu sürecin ulusal birliğin kurulması için fırsat olduğunu savunduğu, o yüzden YNK ile yakınlaşmayı ve beraberce Kürdistan güçleriyle ortak siyasi ve diplomatik platformlar kurmayı ve ulusal birlik stratejisinin yaygınlaştırılmasını öngördüğü bir süreç başladı.
Rojava’da Kürt-Arap gerginliğini kaşıyan KDP kınanıyor,Rojava Kürtlerinin durumunun sürüncemede kalmaması için Suriye rejimiyle netleşme isteniyordu.
*
Sonra ABD ve İsrail’in Kuzey Irak’ta Kürtlerin kendi kaderlerini belirlemek üzere bağımsız ve liberal bir Kürt Devletine sinyal vermesi,
Ve IŞİD saldırıları aracılığı ile Türkiye’den uzaklaştırılan ve PKK’ye yanaşmak zorunda kalan Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani,Federal hükümet ve diğer Kürt gruplarla arayı düzeltici adımlar atmaya başladı.
*
Merkezi Hükümet’in, bir taraftan siyasi karmaşa ve istikrarsızlığın önüne geçmek üzere İŞİD’in ele geçirdiği, fakat henüz etkinliğini tam olarak kuramadığı bölgelerde örgütü pasifize etmenin yöntemlerinde uzlaşma,
Bir taraftan da Maliki’nin yeniden başbakan olmaması kaydıyla seçim sonrasında merkezi devletin yapılanmasına ortak olundu.
*
Irak Meclis Başkanlığı’na Sünni Koalisyon’un oluşturduğu Ulusal Güçler Birliği’nden bir üye, Cumhurbaşkanlığına bir Kürt temsilci seçildi.
Seçimi kazanan,üçüncü dönem başbakanlığı tartışılan Şii lider Maliki Cumhurbaşkanlığı yardımcılığına getirillirken, diğer bir Şii üye Başbakan oldu.
Böylece Bağdad ile Irak Kürt Bölgesi Yönetimi ve Sünniler arasındaki ilişkilerde bir iyileşme koridoru açıldı, bunun karmaşaya son verilmesinde bir başlangıç adımı olabileceği umudu yükseldi.
*
Bir süre sonrada IŞİD Suriye Kobane’de Kürtlerin “Demokratik Özerklik Projesi”ni yerle bir etmeye görevlendi…
*
5+1 grubunun İran ile arasında nükleer silahın geliştirilmesini sonlandıracak kesin anlaşma için müzakereler sürüyor.
*
Bu çerçevede Ortadoğu’da Suriye ve Irak’ta ayrı ayrı federalizm perçinleniyor.
O yüzden ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry, Irak Kürdistanı’nın bağımsız bir devlet olarak tanınmasıyla ilgili,”Hayır, şimdi bunun zamanı değil. Pek çok açıdan kesinlikle zamanı değil. Sorunları bir bir çözmek gerekir” diyor…
*
Ama Recep Tayyip Erdoğan,hâlâ Osmanlı zımnî sözleşmesini bir demokrasi kuramı haline getirmek, Osmanlı liberalizminin felsefi dayanaklarını sürdürmek, İslami lehçenin siyasallaşma ve örgütlenme potansiyelini arttırmak,sosyal seferbercilikle İslamcı kodları bütünleştirmeci, giderek Osmanlı Devletinin yıkılması ve halifeliğin kaldırılmasıyla başsız ve karmakarışık kaldığı düşünülen İslam ülkelerini, ümmetçi anlayışla güçlü devletler konfederasyonu oluşturmak hayalindedir.
*
Bu yüzden Türkiye’nin mevcut bütünlüğünü, ulusal birliği ve tam bağımsızlığını belirleyen, bunlarla bağdaşmayan ödünlerde bulunulmasını engelleyen Türkiye 1.Meclisinin Misak-ı Milli’si değil,
Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin ülke sınırlarını Suriye ve Irak’ın kimi bölgelerini de kapsar biçimde belirlediği Misak-ı Milli çerçevesinde,
Farklı kimliklerin ve farklı inançların bir ulus devletle değil Ortadoğu’da devletler konfederasyonu sistemi içinde bir arada yaşayabilecekleri,
Bu suretle bölgenin ekonomik kaynakları su, tarım toprağı ve petrolün araştırma-üretim aşamasında kullanımında egemen olunacağı hayalini sürdürüyor.
*
O yüzden Fransa’dan dönerken uçakta Kobani’deki çatışmalarla da ilgili yaptığı açıklamada,
“Suriye’de 36.paralelin üstünün güvenli ilan edilmesi gerekir” diyor.
Nedenini TOKİ’ ci bir anlayışla ” Topraklarımızda 1.6 milyon sığınmacı var. O bölgede onlar için farklı planlamalar yapılabilir. Hatta alt yapısıyla, üstyapısıyla yerleşim birimleri bile inşa edilebilir” diye sudan bir gerekçeye bağlıyor…
*
Halbuki Erdoğan’ın” Suriye’de 36.paralelin üstünün güvenli ilan edilmesi gerekir “talebi;
İslam’da “Melhame-i Kübra”, Hristiyanlık ve Musevilik’te “Armageddon” olarak bilinen savaşı, belki de 3.dünya savaşına olan özlemidir.
*
J.Kerry ” M. Barzani bunu anlıyor” diyor…
4.11.2014
Bir yanıt yazın