Makarios, bu yanlış politik kararın ve stratejik hatanın bedelinin çok ağır olduğunu anlamıştı ama uzaklardan adayı karıştırmaya ve Türkiye’yi yok saymaya devam eden Yunanistan’daki yönetimin başında olan kişiler, namı diğerle askeri cunta ve sivil danışmanları hala daha anlamamışlardı.
Tarihten de ders almamış olan bu kişiler, aradan 4 yıl geçtikten sonra yeni ve büyük bir hata daha yaptılar, Türkiye’yi yok sayarak. Bunun da bedeli hem Yunanistan, hem de Kıbrıs Rum Yönetimi için çok ağır oldu.
General Grivas, Yunanistan’dan gönderilen Tümen’e çok güveniyordu. O yüzden adayı Türklerden bu tümenin yardımı ile nasıl temizleyeceğinin planlarını en ince ayrıntısına kadar yapmıştı. Nede olsa Türklerden bir kuyruk acısı vardı Grivas’ın. 9 Eylül 1922 tarihinde arkasına bakamadan İzmir’den ayrılan Yunan ordusunun içindeki birasteğmenolan Grivasyenilgiyi hiç hazmedememişti. Şimdi Kıbrıslı Türklerden “Küçük Asya Felaketi”nin intikamını almanın zamanı gelmişti. Zaten kendini, güçlü, dokunulmaz ve yenilmez bir komutan olarak görmüştü hep.
Grivas, 15 kasım 1967 tarihinde, kerhen de olsa Makarios’un da onayını alarak, Türkiye’yi yok sayma gafleti içinde, adadaki Yunan Tümeninden aldığı takviye güçle Geçitkale (Kofunie) ve Boğaziçi (AyiosTheodoros) köylerine saldırdı. Amacı Türk kontrolü altındaki Lefkoşa-Larnaka-Limasol kavşağını ele geçirmek ve Türk direnişini kırmaktı.
Tepeden tırnağa silahlı 2 bin kişilik Rum ve Yunanlı komandolardan oluşmuş askeri güce karşı sayıları 100’ü bile bulmayan Mücahitler mermilerinin sonuna kadar direndiler. Uzun çarpışmalardan sonra köye girmeyi başaran Grivas güçleri 32 Mücahidimizi şehit etti, kimini vurarak, kimini de üzerine mazot döküp canlı canlı yakarak…
Türkiye’yi yok sayıp başlatılan bu saldırının bedeli çok ağır oldu. Türkiye Yunanistan’a savaş ilanı içeren bir Nota verdi. BM bu konuda karar alıp, Yunanistan’dan gönderilmiş Komando tümeninin adada yasada aykırı bir şekilde bulunduğunu, yani adayı işgal ettiğini belgeledi. (Paragraph 25 of the U.N. Secretary-General’s Report S/8322 of 3 January 1968 to the U.N. Security Council.)Türkiye’nin verdiği notanın ağırlığını kaldıramayan Yunanistan, adadaki Yunan Tümenini geri çekmeyi kabul etti. Grivasve Yunan Tümeni 8 Aralık 1967 ile 16 Ocak 1968 tarihleri arasında BM gözetiminde adayı terk ettiler. Makarios her iki köye verdiği zararı ödemeyi ve katledilen mücahitleri tazmin etmeyi kabul etti ama sonra sözünde durmadı.
Rumların ve Yunanlıların “Türkiye’yi yok saymak” inatları burada da bitmedi. Yunanistan’da iş başında bulunan askeri cunta ve Kıbrıs’taki uzantıları, 15 Temmuz 1974 tarihinde de “Türkiye’yi yok saydılar” ve Makarios’u devirerek Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ni kurmak, arkasından da bu sefer daha gerçekçi hazırladıkları “İphestos Planı” içeriğince adayı Türklerden temizlemek amacı ile bir darbe düzenlediler.
Darbe başarıya ulaştı ve Yunanistan’daki askeri Cunta ertesi gün EOKA’cı katil NikosSampson’u Cumhurbaşkanı ilan etti. 17 Temmuz günü akşamı da NikosSampson, adanın tek televizyon kanalı olan “Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu”ndan yaptığı konuşmada “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ve Yunanistan’la birleştiğini” yani yüzyılların ülküsü olan Enosis’i gerçekleştirdiğini ilan etti.
Adanın garantörü olan Türkiye, bu duruma seyirci kalmadı ve 1960 Anayasası’nın Ek I., Madde 4’ün kendisine verdiği yetki ile bu uluslararası yasalara aykırı statü değişikliğine müdahalede bulundu.
Darbeden tam 31 gün sonra Türkler adanın kuzey bölgesinde, adanın neredeyse üçte birine eşit bir alan üzerinde 23 Aralık 1963 sabahı “Genel Komite” adı altında kurdukları kendi yönetimlerini meşrulaştırdılar. Adanın güneyinde kalan Kıbrıslı Türklerin de tümü, Rumlarla yapılan görüşmeler sonucunda adanın kuzeyine göç ettiler….(Devam edecek)
Ata ATUN
e-mail: [email protected]
Facebook: Ata Atun
31 Ekim 2014
T.C. ve KKTC’de Yüksek Öğrenim ile ilgili Resmi kuruluşlar ve Üniversitelerin Etik kurulları, Ata Atun intihal ile ilgili herhangi bir akademik bulguya rastlamamıştır.
Bir yanıt yazın