CUMHURİYETİN KAZANIMLARI (?)
(-Dahi Diktatör…)
-“Söylesem faydası yok, sussam gönlüm razı değil”
Bu söz, ünlü bir Anadolu özdeyişidir, bilirsiniz..
Cumhuriyetin 91. Yılındayız…
Gün boyu koşturmanın yorgunluğu üzerimde…
Kanal kana dolaşıp, televizyonda dişe dokunur bir program arıyorum:
Bize Atatürk’ü, O’nun büyüklüğünü anlatan bir program…
Meğer beklentim ne boşmuş!
Kanalların çoğunda Atatürk düşmanları, verip veriştiriyorlar Atatürk’e ve “Benim en büyük eserimdir” dediği cumhuriyete…
Meğer cumhuriyet ilan edilerek Türkiye’de demokrasinin önü kapanmış; ta 1908’lerde başlayan demokratik hareket çökertilmiş ve Türkiye bir diktatörlüğe gitmiş, iyi mi?
Kafayı yememek elde değil…
Özellikle son derece modern yaşam tarzını benimsemiş, Atatürk’e ve onun eserine acımasızca saldıran kadın yorumcuları anlamıyor ve duruşlarını yadsıyorum… Bütünüyle özgürlüklerini Atatürk’e borçlular; onun açtığı aydınlığın verdiği kadın hakları hareketinin sonucu olarak bu kadar modern bir hayatı yaşayabiliyorlar. Böylelerinin çarşafa kapatılan, eve tıkılan cinsdaşlarının özgürleşmesi için savaşım vermesi gerekirken, Atatürk Aydınlanması’nın köklerine hırsla, hınçla vurmaları ne kadar acı!
Ey kadın arkadaşım; yanı başımızdaki Müslüman toplumlarda bak kadına; Atatürk olmasaydı sen de öyle olacaktın; ve belki de bugün senin de ehliyet alıp almamanın doğru olup olmadığı üzerine tartışmalar yapılacak, fetvalar verecek; birileri de çıkıp: “Aman ne ehliyeti? Kadınlar yoldan çıkar… Otomobil kullanamazlar bekaretleri bozulur” diye tartışacaklardı; bunu hiç düşünmüyor musun?
Değiştiriyorum kanalı…
Bu kez biri çıkmış sözüm ona demokratlık adına entel sözler söylüyor: Cumhuriyet ne kazandırmış bize? Hangi sorunumuzu çözmüşüz? Eğer bir sorunumuzu çözmüş olsaydı, bugün Almanya’dan, Fransa’dan ya da başka bir Avrupa ülkesinden geri kalır mıymışız?
Atatürk kadar taş düşsün kafana…
İnsanlar Atatürk’le bozmuşlar kafalarını…
Şizofreni gerçekten ülkede tavan yaptı…
Söylenen şeylere bak:
Neresinden baksan saçma…
Anlatanlara bakılarak şunu düşebilirsiniz rahatlıkla:
“Yahu bu Atatürk ve onun getirdiği düzen ne kötü bir düzenmiş… Her şey iyi gidiyormuş da çıkmış ortaya, her şeyi bozmuş, alaşağı etmiş ve çok kötü şeyler yapmış”…
İnsanın alıp başını, yeni Osmanlılık ruhuna gidesi gelir; azıcık bu zırvalara değer verdiğine…
Öyle ya; Yeni Türkiye’de, Yeni Osmanlıcılık…
Pırıl Pırıl, fırından yeni çıkmış; taptazecik, sımsıcacık…
Kafa dağıtmak, beyin ütülemek için bilinçli operasyonlar yapılıyor…
Güçlü bir dalga halinde ne yazık ki Türk Ulusu’nun ulusal benliği hedeflenmiş, tarihsel köklerle bağları koparılmaya çalışılıyor…
Gene çeviriyorum kanalı:
Yok, konuşanlar belki iyi niyetli ama; bana bir şey verecek birikimleri yok…
Yine çeviriyorum:
Aa…
Çok iyi, bu izlenebilir dediğim bir program:
Uğur Dündar’ın “Halkın Arenası” programı…
Programın konukları da Dr. Muazzez İlmiye Çığ ve Prof. Dr. Celal Şengör…
Muazzez Hanım, tamam…
Önemli bir Sumerelog, iyi işler yapmış, Atatürk’ü tanımış ve onun devriminden çok etkilenmiş… Tanıklıkları, birikimi elbette iyi…
Celal Şengör ise Jeoloji Mühendisi bir bilim insanı…
Deprem Profesörü ve işini iyi bildiği söylenen bir kişi…
Kendi alanında çok önemli işler yapmış…
Ama Atatürk’ü konuşuyor…
Konuşsun, sorun değil, elbette konuşacak…
Ya anlattığı şeyler:
Bir kitap yazmış:
Dahi Diktatör…
Adı bile ne derece rahatsız edici…
Ve Atatürk’ün bir diktatör; ama o demokrasiyi getirmeye çalışan bir diktatördü demeye getiriyor… Ve diktatör sözcüğünü Atatürk için söylemekten de geri kalmıyor…
Ve Atatürk’ü anlatıyor ama; ben anlattıkları şeylerin çoğunun doğru olmadığını pek iyi biliyorum…
O kadar da derin bir heyecanla anlatıyor ki Atatürk’ü; amma birader tek bir tanesinin iler tutar yanı yok…
Yanlış, olmayan ya da söylentiye dayanan bilgilerle Atatürk’ü anlatmak…
Bu yaklaşım doğru olabilir mi?
İçimin yandığını, hayıflandığımı hissediyorum…
Derken programa ara veriliyor…
Aradan sonra yeni bir konuk daha eklenmiş:
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ…
Sözde Ergenekon terör örgütünün lideri olduğu söylenen kişi…
Atatürk’ü doğru değerlendirecek birisi olduğunu biliyorum; beni yanıltmayacağından eminim…
Ancak sanırım reklam için verilen arada bir şeyler oldu.
Uğur Dündar program başlar başlamaz, açıklama yapma gereği duyuyor:
Celal Şengör Diktatör demek istememiş de; dahi diktatör derken, Atatürk’ün kendi içinde gerçekte demokratik bir ruh taşıyan kişi olduğu söylenmek istenmiş de…
Ha evet, evet…
Durumu kurtardık şükür…
Şimdilik…
Türkiye ne garip bir ülke!
En iyi niyetli olanlarımız bile, bu denli yanlış yaparlarsa;
Vah halimize…
Vah ki ne vah!
Bir yanıt yazın