NECDET BULUZ
Son yıllarda Türkiye’de yaşanan iş kazaları ve maden ocaklarındaki facialar, içeride olduğu kadar, dışarıda da ilgi ile izleniyor. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde, Türkiye’deki kadar iş kazası olmuyor. Daha önce trafik kazaları nedeni ile dünyada birinci sırada yer alıyorduk. Şimdi, iş kazaları nedeni ile yine aynı sıralardayız. Bunun da ne kadar üzüntü verici bir şey olduğunu söylemeye gerek var mı?
Geçenlerde Almanya’ya bir fuar için gitmiştik. Soma maden faciasından sonra gittiğimiz Almanya’da bir medya formuna da katıldık. Bazı meslektaşlarımız bize insan hayatının bu kadar ucuz olmaması gerektiğini, Türkiye’de iş kazalarının önlenememesinin de bir araştırma konusu olabileceğini söylediler. Bazıları da “Gelişmemiş ülkelerde bile bu kadar maden kazası olmuyor” dedi.
Avrupa, bu tür konulara bizden çok farklı bakıyor. Sohbet toplantılarında bazı arkadaşlarımız “Böyle olaylar Batı’da olsa, ilgili Bakanlar istifa eder, Hükümetler gider. Türkiye’de deprem etkisi yaratan çok olay oluyor, iş kazalarında yüzlerce kişi hayatını kaybediyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor” şeklinde görüşlerini dile getirmişlerdi.
Açıkça ifade etmemiz gerekirse, bu söylenenlere karşı verilebilecek bir yanıt bulamadık. Gerçekten de Türkiye’deki her konu ilgi ile izleniyor, ama iş ve maden kazalarındaki artış, insan kaybı Almanya gibi bir ülkede bile adeta panik havası yaratmış. Soma faciası sonrası takip ettiğimiz dış basındaki yazı ve yorumlardaki yansımalar bu tür olayların artık Türkiye gibi gelişmiş bir ülkede yaşanmaması gerektiği gerçeğini de ortaya koymaktadır.
Ama yazılanlar, uyarılar demek ki hiçbir işe yaramıyor. Bir acı sona ermeden, yenisi yaşanıyor. Bunların genellikle madenlerde meydana gelmesi daha da düşündürücüdür.
Son 9 aya bakıyoruz:
Bu süre içinde 1414 işçi hayatını kaybetti. Sadece Soma’da 301 madenci boğularak öldü. Alkumru Barajı piknikçileri yuttu. Yapılmakta olan 3.köprünün iskelesi çöktü. Gökdelen asansörü işçilerle yere çakıldı. Gemi sanayi dalında sürekli iş kazası oluyor. Zonguldak’ta yılda zaten birkaç facia yaşanıyor. Bunların çoğu da ölümle sonuçlanıyor.
İşin ilginç tarafı, bu tür iş kazalarının bile bile ve göz göre göre meydana gelmesidir. İhmal önemlidir ama diğer yandan yapılan uyarıların, değerlendirmelerin ve raporların da görmezden gelinmesi ne ile izah edilebilir? Her faciadan sonra dövünmenin, karşılıklı suçlamaların ölenleri geri getirmeyeceğine göre, bu konuda devlet niye ağırlığını ortaya koyamıyor? Demek ki, bir yerlerde yanlış yapılıyor. Demek ki, siyasiler işin içine girince bazı şeyler bozuluyor. Demek ki düzeni bozan, dengeleri altüst eden bilmediğimiz bazı şeyler oluyor. Olaylar biraz soğumaya başladığında “Bundan sonra sıra nereye gelecek” endişesi yaşanıyor. Böyle bir iş düzeni olabilir mi?
Almanya’daki temaslarımız sırasında dünyadaki iş ve maden kazaları ile ilgili son 10 yılın dokümanlarını da gördük, inceledik. Türkiye, bu konuda da liderliğini sürdürüyor. Gelişmiş ülkeler, iş ve maden kazalarını önlemek için öylesine önlemler alıyor, öylesine kontrol ve denetim mekanizmasını çalıştırıyor ki, biz bunu niye uygulayamıyoruz? İşçilerin iş güvenliğinin bu kadar titizlikle yapılmasından da mı ders çıkaramıyoruz? Örnek alamıyoruz, uygulamıyoruz?
Gelişmiş ülkeler bu işi nasıl yapıyor ve başarılı da oluyorsa biz bu uygulamaları niye yapamıyoruz? Öncelikle bu işin içindeki yetkili siyasilere, işverenlere ve sendikalara sormak gerekiyor?
Kaldı ki, artık üçüncü sınıf, gelişmemiş ülkelerde bile maden ve iş kazaları bizdeki kadar böylesine ihmal, boş vermişlik ve duyarsızlıktan olmuyor.
Bütün bu olup bitenleri “Bu işin fıtratında var”, “Doğal afet”, “Böyle şeyler Avrupa’da da oluyor” denilerek geçiştirilmeye çalışılıyor. Bu tür açıklamaların kabul edilebilir bir tarafı olabilir mi?
Örneğin son Ermenek maden ocağı faciasından önce TEMA, konu ile ilgili bir yıl önce rapor hazırlamış. Raporda “Bu bölgede kömür ocağı olmaz” uyarısı da yapılmış. Nedenleri de sıralanmış.
Şimdi, tüm bu uyarılara rağmen bu facia meydana geliyorsa bunun fıtratla, doğal afetle, başka yerlerde de bu tür olayların olması ile ne ilişkisi var? Siz, göz göre göre bu faciaya yol vermişsiniz, insanlar da diri diri toprağın altında kalmış. Şimdi kalkmış herkes birbirini suçluyor, topu birbirinin üzerine atmaya çalışıyor.
Eğer, maden ocağında eşini kaybetmiş bir kadın” Hayvanlara bile yapılamayan muamele yapılıyor. İşe gidiyorlar ama hangi şartlarda gidiliyor, bunu kimse bilmiyor. Açıklansa işlerinden oluyorlar” diyorsa sözün bittiği noktadayız.
Şimdi bazıları “Maden Çetesi”nden söz ediyor.
Ortada böyle bir iddia ve gerçek varsa, her çete ile mücadele etmekten kaçınmayan bugünkü hükümet, peki bu maden çetesi ile niye mücadele etmiyor? Niye bu çeteyi çökertmiyor?
Daha çok yazacaklarımız var ama yerimiz yersiz. Devam edeceğiz.
Bir yanıt yazın