MUHTEMEL DAHA ÜST BİR AKIL


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Letonya-Estonya gezisi dönüşünde uçakta açıklamalarda bulunuyor.
Başkan Obama’nın Irak-Suriye’de terörle mücadele stratejisini,  İŞİD güçlerinin Kobane’ye saldırmasını , PYD ve PKK’yı,  ABD’nin eğitmeden donat uygulamasını, PYD’ye yapılan ABD yardımlarını, Kobane’ye peşmerge güçleri ve Özgür Suriye Ordusu militanlarının intikalini, Ayn el Arap olan ismine uygun olarak Kobane’nin Sünni Araplara bırakılmasını,PKK’nın eylemleri ve Öcalan’ın bu eylemlerden rahatsızlığını ve daha bir dolu şeyi  anlaşılmaz bir biçimde anlatıyor.
Gelişmeleri “bir tezgah” olarak anıyor ve Suriye-Irak sınırında ve Kobane çevresinde oynanan tezgahın sıradan, rastgele, basit bir oyun olmadığını vurgulayarak,”Bir üst akıl” a işaret ediyor.

*
-Muhtemelen daha üst bir akıl var.
-Kim?

-Onu artık siz düşüneceksiniz,diyor.

 
*
Bakınız, ne oluyor?
*
Asya’da,”Asya’nın enerji kaynakları, Asya’nın hizmetine” sloganıyla çok zengin kaynaklar barışın ve kalkınmanın hizmetine sunulurken güçlü bir silkiniş yaşanıyor.
Güç siyasetine dayalı eski dünya güvenlik anlayışı yerine karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı  sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışı gelişiyor.

*
ABD oluşturduğu uluslararası sistemin Avrupa-Atlantik, Asya-Pasifik odaklı işleyişine karşı,
Başta Rusya ve Çin’in çok kutupluluk söylemini meşrulaştıracak yeni bir bölgesel yapılanma, BM merkezinde  adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statü ve bunu belirleyen yeni bir uluslararası hukuk talebine karşı duruyor.

*
Giderek AB-D ve Rusya-Çin arasında oldukça zor ve karmaşık sorunlar oluşuyor.
Aslında taraflar artık hiç bir ülkenin, gelişmiş bir askeri ittifakın bile 21. yüzyılın sorunlarıyla tek başına mücadele edemeyeceğini,
Mevcut uluslararası sisteme herhangi bir meydan okumaya karşı durmak için Soğuk Savaş zihniyetinin terk edilerek uluslararası ilişkilere yeni bir perspektiften bakılması ve sorunlara çözümler bulmak için tüm uluslararası toplumun birlikte çalışması gerektiğini biliyor.

*
Ama ülkelerin, başkalarının kaygılarını ve çıkarlarını dikkate almayan benmerkezci bir tutum almaması, tüm ülkelerin sadece kendine karşı değil aynı zamanda tüm uluslararası topluma karşı sorumlu olması gereğinden sorumluluk bilincini yükseltmesi kolay olmuyor.
İşte bir tarafta Ukrayna, öte tarafta Suriye; Baltık’tan- Karadeniz’e, Hazar’dan-Doğu Akdeniz’e kadar olan bölgedeki rolleriyle AB-D ile Rusya-Çin arasındaki güç dengesini tartıyor.

*
Bu çerçevede ABD son bir gayretle temelinde doların hakimiyeti olan 20.yüzyıl dünya sisteminin yıkılmamasına çaba gösteriyor.
Nasıl? Bu soruyu ABD Genelkurmay Başkanı M.Dempsey, ” Askeri stratejimizin özeti, nerede ve ne zaman olursa olsun küresel olaylara karşılık verme yeteneği düşmanlarla savaşıp savaşmamaya değil, bunun nasıl yapılacağı ile ilgilidir”  ifadesiyle yanıtlıyor.

*
Nitekim,Ukrayna seçimlerinin Donetz ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerinde yapılmaması,bu suretle bölünmüşlüğün yavaş da olsa siyasal bir meşruiyet kazanma yoluna girmesi ya da bölgenin donmaya bırakılan bir çatışma alanı hüviyeti kazanmak üzere oluşunun verdiği fırsatla;
Suriye’yi yok etmekle ilgili niyetleri boşa çıkan ABD, şimdilerde yukarıdaki askeri konsepti ve Başkan Obama’nın,”Ülkemizi tehdit eden teröristleri Suriye’de ve Irak’ta hedef alacağız” ifadesi doğrultusunda yeni bir stratejiyi sahneye koyuyor.

*
ABD koaalisyonuna aldığı ülkelerle birlikte Suriye ve Irak’ta yoğunlaşan İslamcı ve etnikçi terörle mücadele başlatmıştır.
Başkan Obama,”IŞİD stratejisi; ön cephedeki ortaklarımızı destekleyerek bizi tehdit eden teröristleri yok etmeye dayanıyor” diyor.
Hava saldırılarına ve havadan yardıma destek sağlanacak, yerel güçlere danışmanlık yapılacak ve istihbarat paylaşılacaktır.
Ancak Avrupa kamuoyunun kara harekâtına destek vermeyeceği düşünüldüğü için Ortadoğu’nun güvenliği ne imkansız Suriye Ordusu,ne  zayıf Irak ordusuyla yapılamıyor, işte apaçık; ABD ve koalisyonu ülkelerinin İŞİD lejyon ordusu vasıtasıyla sağlanmaya çalışılıyor…

*
IŞİD lejyon ordusu, koalisyon ortağı Türkiye sınır hattını özel bir askeri alan haline getirirken Kobane’ye saldırıyor.
Kobane’ye ABD’ci peşmerge ve Özgür Suriye Ordusu yerleşmeye hazırlanırken,IŞİD’ın çürüttüğü ve “Demokratik Özerklik Devrimi”nin kaybedeni  etnikçi terör örgütü PKK yanlısı PYD ile Türkiye’de  PKK örgütü “ya siyaset ya terör ” seçeneğiyle başbaşa bırakılıyor.
İŞİD lejyon ordusu Lübnan’ın Beka Vadisi’ndeki Hizbullah bölgelerine saldırıyor.
Bu suretle Hizbullah örgütünün Suriye’den çekilmesi, boşalttığı bölgelere rejimi dengelemek üzere Sünni Özgür Suriye Ordusunun yerleşmesi amaçlanıyor.
IŞİD lejyon ordusu Irak’ta El-Enbar iline saldırıyor ve Bağdat’a yönleniyor, böylece İran “ya Ortadoğu’da Barış ya da  Savaş” seçeneğiyle başbaşa bırakılırken, Sünniler lehinde Irak’tan çekilmeye zorlanıyor.

*
Ama savaşın esası bu görüntünün arka planındadır.
Savaş ABD’nin güç siyasetine dayalı güvenlik anlayışıyla oluşturduğu uluslararası sistemin işleyişine karşı,
Rusya ve Çin’in çok kutupluluk söylemini meşrulaştıracak yeni bir bölgesel yapılanma ,BM merkezinde  adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statü ve bunu belirleyen yeni bir uluslararası hukuk taleplerine karşı yapılıyor.

*
BM merkezinde  adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statü ve bunu belirleyen yeni bir uluslararası hukuk taleplerinin karşılanması;
Mesela, Suriye iç savaşında işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin varsa bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmelerinden geçiyor.
Suriye de savaş s

uçu işlenmesini planlayan, kışkırtan, emreden, işleyen veya planlanmasına, hazırlanmasına ya da gerçekleştirilmesine herhangi bir şekilde yardım ve yataklık edenlerin cezalandırılması, söz konusu suçların detaylı ve esaslı bir biçimde kategorize edilmesi açısından önem kazanmıştır.

Hem hukukun üstünlüğü, hem de savaş hukukunun geçerliliği ve gelişmesi  açısından yargının işlemesi  gerekiyor.
Yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın bu bileşkeden çıkarılması, bu sistematik hukukun BM merkezinden yeni bir dünya statüsünün oluşmasına yol açması isteniyor ki,Ortadoğu’nun barışa evrilmesinin başkaca bir çözümü de bulunmuyor…
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Letonya-Estonya gezisinin dönüşünde uçakta Suriye ve Irak’ta IŞİD terörüyle yapılan mücadeleyi ” bir tezgah” olarak anıyor.
Suriye-Irak sınırında ve Kobane çevresinde oynanan oyunun sıradan, rastgele, basit bir oyun olmadığını vurgulayarak, “Bir üst akıl”a işaret ediyor.

*
Bir üst akıl, apaçık görüldüğü üzere  İŞID lejyon ordusuna Irak’ta-Suriye’de kara harekatı yaptırıyor!
Erdoğan, Eset rejiminin Suriye’de teröre neden olarak işlenen hukuk ihlallerinin biricik  sorumlusu olduğuna,o yüzden koalisyon güçlerinin Eset ve rejimine karşı bir kara harekâtına girişmesi gerekirken, hava saldırılarıyla bir sonucun sağlanamayacağına ilişkin kuvvetli inancıyla;
Esad rejimi kadar IŞİD teröristlerini destekleyen ABD ve koalisyon ortaklarının da Suriye İç Savaşında işlenen hukuk ihlallerinde payına işaret ediyor.

*

Madem İŞİD kara harekâtı yapan ABD ve koalisyonunun lejyon ordusudur, o halde İslami Cihad’ı kim yapıyor,onları kim yönetiyor?
Ezcümle Erdoğan, zorda kalırsam ABD’nin dünyasını ya İslamcı bir dünya ile bölerim ya da  yeni bir statü talep edenlere satarım, demeye getiriyor…

27.10.2014

uçu işlenmesini planlayan, kışkırtan, emreden, işleyen veya planlanmasına, hazırlanmasına ya da gerçekleştirilmesine herhangi bir şekilde yardım ve yataklık edenlerin cezalandırılması, söz konusu suçların detaylı ve esaslı bir biçimde kategorize edilmesi açısından önem kazanmıştır. - 7593

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir