NECDET BULUZ
Şapkanızı önünüze koyup düşünün:
Amerika, Batı, İsrail ve koalisyon güçleri, Kobani üzerinde neden bu
kadar duruyor? Neden Kobani’ye destek ve yardımda birbiri ile
yarışıyor? Kürt gruplar, PKK, PKK’nın siyasi uzantıları, İmralı’daki
Öcalan Kobani’nin neden hayati önem taşıdığını sıkça telaffuz ediyor?
Amerika’nın bölgede bir Kürt Devleti’ni kurmak için çaba gösterdiğini
bilmeyen kalmadı. Körfez krizi ile başlayan dönemlerde Çekiç Güç
kanalı ile havadan dağlardaki PKK’lılara erzak, silah dağıtan Amerika
değil miydi? Defalarca suçüstü olmadılar mı?
PKK ile mücadele eden paşaların esrarengiz biçimde ortadan
kaldırılmasında Amerikan gizli örgütlerinin parmağının olduğunu artık
sağır sultanlar bile duydu.
Büyük Kürdistan’ın temellerinin Suriye’de atılması planlanıyor.
Kobani, bu açıdan önem taşıyor. Barzani, güçlerini Kobani’ye
göndermekte istekli ama PYD buna pek yanaşmıyor. Nedeni ise, gelecekte
kurulması planlanan Büyük Kürdistan’da kimin söz sahibi olacağı.
Barzani baştan bu yana “Büyük Kürdistan’ın lideri ben olacağım” diyor.
Öcalan, liderliği kimseye kaptırmamakta kararlı görünüyor. Rojava
PKK’ya bağlı olduğu için burada bir paylaşım mücadelesi sürüyor.
Gelecekte Kürt grupları arasında da liderlik savaşının olabileceğini
şimdiden görebilmekteyiz.
MHP İstanbul Milletvekili ve Öcalan’ı yakalandıktan sonra Türkiye’ye
getiren isim olan Engin Alan, konu ile ilgili olarak “Kobani düşerse
Büyük Kürdistan hayali biter” diyor. Alan “Olayın özü Kobani falan
değil. Olayın özü orada, kuzey Suriye’de ‘Batı Kürdistanı’nı kurmak.
Kobani düşerse, sıra Rajova’nın diğer yerlerine Efrin’e, Cezire’ye
gelir ve böylece ‘büyük Kürdistan’ hayali biter. Bu durum, işin mimarı
ABD’nin de bizdeki bölücülerin de işine gelmez. Bu kadar basit. Bir de
şu mesele var; Barzani ‘büyük Kürdistan’ın lideri ben olacağım’ diyor.
Rojava ise PKK’ya bağlı ve burasını kendisine istiyor. Zurnanın zırt
dediği yer burası.” Şeklinde görüşlerini açıklıyor.
Kobani denilince IŞİD akla geliyor. IŞİD’in halen Kobani’yi ele
geçirmek için saldırı üzerine saldırı yaptığı biliniyor. Engin Alan
Paşa, değerlendirmesinde IŞİD konusunda da şunları söylüyor:
“IŞİD’i kim doğurdu, büyüttü? Bu kadar büyük bir coğrafyada, hem
Irak’ta, hem Suriye’de birkaç yerde aynı anda hareket edip,
savaşıyorlar. Toplama olamazlar. Bunların kuvvetli bir komuta kontrol
merkezi ve profesyonel lider kadrosunun olması lâzım. Ne zaman ortaya
çıktılar; Saddam’ın devrilmesinden sonra, El Nusra’yla başladılar,
sonra ayrıldılar. İçinde Saddam’ın Cumhuriyet muhafızları, belki
generalleri var. Batılı komutanların da olduğu söyleniyor. IŞİD’in
hedefi, Sünni kesimi toplayıp, bir devlet kurmaktı. Suriye’nin
kuzeyine gelmese, sadece Sünni bölgesinde kalsa, bunlar olur muydu?
IŞİD de bir projedir.”
Bundan sonrası gelişmeler daha da düşündürücüdür.
Türkiye, Amerika’nın isteğine uyarak Kobani politikasını değiştirmek
zorunda kaldı. PYD’ ye gönderilen silahlar, PKK’nın güçlenmesi,
bölgede Büyük Kürdistan’ın kurulmadan önce silahlanması demektir. Buna
göz yumuluyor. Göz göre göre yanı başımızda kurulmakta olan devlete
seyirci kalıyoruz.
Kaldı ki, PYD Lideri Müslim’le de bizimkilerin arası iyi değil.
Müslim, güçleri ile Esad’ın devrilmesi konusunda Türkiye’nin
isteklerini yerine getirmedi. Bu nedenle bizimkiler Müslim’ü kara
listeye aldılar.
Türkiye’nin izlediği politikalar birer birer nasıl çökmeye başladı
şimdi çok daha açık ve net biçimde görülüyor. İşin ilginç yönü,
yapılan hatalar görüldüğü halde, aynı hataların yapılmasında ısrar
edilmesidir.
Türkiye’nin Peşmergelerin Kobani’ye geçmeleri için Türkiye’nin koridor
açma girişiminin de Esad ile bağlantılı olabileceğini düşünüyoruz.
Türkiye, Peşmergeleri Esad’ı devirmek için de kullanmayı hedeflemiş
olabilir. Bu konuda Amerika ile bir anlaşma yapıldı mı bunu da şu an
için bilemiyoruz. Yoksa Kuzey Irak’tan Peşmerge güçlerinin Suriye’ye
geçişine izin verilmesi bize göre çok büyük bir hatadır.
Bölgemizdeki gelişmeleri değerlendirecek olursak, olayların
Türkiye’nin kontrolünden çıkmış olduğunu da görürüz. Ankara’da bir
panik havası var ve tam anlamı ile de bir kaos yaşanmaktadır.
Kobani olayı buna somut bir örnektir.
Amerika, neyi hesaplıyor, neyi istiyorsa o gerçekleşiyor. Her türlü
kararı alıp, uygulayan da Amerika’dır. Kimseye danışmıyor, kimse ile
görüş alış-verişinde bulunmuyor. Kobani konusunda bile “Sadece
Türkiye’yi PYD’ ye silah yardımı yaptığımız konusunda bilgi verdik”
deniliyor.
Bütün bunlara karşı çıkıp, önleyemediğimize göre “Bölgede her şey
kontrolümüzde, bizden habersiz dal kıpırdamaz” diyebilir miyiz?
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com