KÜRT HALK HEYETİNİN LOZAN’A gönderdiği TARİHİ MEKTUP
Biz Kürtler, Turan neslinden bir kavimiz. Milli hatıralarımız ve özelliklerimizden dolayı Türkler bize “yiğit ve cesur” anlamına gelen “Kürt” ismini vermişlerdir. Kürt adıyla anılan ve büyük hizmetleri geçen kahramanların isimlerinin yaşaması amacıyla Deminan, Hayderan, Kureyşan ve Lolan gibi isimler Kabile ve aşiretlere verilmiştir. Bu aşiretler bugün anavatanın Doğu Türklerini oluşturmaktadı r. Kürtlerin 1876 tarihinden önceki ve sonraki durumları araştırılacak olursa, aşiretler yılında “İranlı misyonerler” üzerinde yaptıkları çalışmaların sonucunda Kürtler kendi öz dilleri olan Türkçe lehçesini ve öz kültürlerini yavaş yavaş kaybettiler. Bundan dolayı Erzurum, Van, Bitlis ve Musul taraflarındaki aşiretler, Farsçadan başka bir şey olmayan, Kırmançi adı verilen Farisi lehçeyi konuşmaya başladılar. Bu misyoner faaliyetlerinden az etkilenen, Harput ve Diyarbakır taraflarındaki Kürt aşiretler ise ana dilleri olan Türkçe lehçesi ile karışık Zaza lehçesini konuşmaya başladılar. Bu Öz Türkoğlu Türkler’i Yavuz Sultan Selim Han Kürtlerin Hanı Şeyh İdris-i Bitlisi’ye gönderdiği fermanla kendi ülkesine dahil etti. O günden bu güne kadar Türk akrabalarının şefkat ve himayelerinde huzurlu ve rahat yaşamakta ve Türk lehçesi ile de konuşmaktadırlar.
Yukarıda yapılan değerlendirmeden sonra, İngiltere yetkili kurul başkanı Lord Curzon’a sorarız ki; biraz İranlıların dilini konuşmakla, o millete mensup olunduğu kabul edilirse, İngilizler de onu milletin durum tartışılır dahil. Doğu ülkelerini istila eden ve genellikle dünyanın kendi toprakları içerisinde OLMASINI hayal eden İngilizlerin, diğer milletlerin kabullenemediğ i “müstemleke (sömürge) kelimesinin yerine kulağa hoş gelmeyen ve aynı anlamı taşıyan” manda “kelimesinin de aslında aynı şey olduğunu Kürtler anlamıştır. Dünyadaki zenginlik kaynaklarına sahip olmak isteyen İngilizlerin, 10/12si Türk olan Musul’u ve petrol kaynaklarını biz Müslüman Türk’lere çok görmesini hayretle karşılıyoruz. Lozan Konferansı’nda İngiltere yetkili kurul başkanı Lord Curzon’un, Dersim (Tunceli) ve Bitlis olaylarından bahsederek tek millet olan Türk ve Kürt arasına ayrılık düşünceleri sokma gayretini biz Kürtler anladık. Biz Kürtler, Avrupa ve İngiliz diplomatlarını n parlak vaatlerinin altında kendi menfaatlerinin olduğunu biliyoruz. Ve, bundan dolayı kendi direniş kuvvetlerimizi oluşturduk. 1917 yılında İngiltere yetkili kurul başkanı Lord Curzon gibi bağımsızlık vaatlerinde buluna Ruslara biz Kürtler: “Bizi anavatandan hiçbir kuvvet ayıramaz. Bizim rahata kavuşmamız sizin hemen bu topraklardan çekilmenizle olacaktır, “dedik.
İşte bugün bütün Kürtler, Lozan’daki Avrupa ve bilhassa İngiliz diplomatlarına aynı yanıtı veriyoruz. Kürtler bağımsızlıklarını, kendilerini yok edecek yabancılara değil, kendi ailelerinden olan Türk’lere ve onları temsil eden Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ne emanet etmiştir. Sonuç olarak biz Kürtler, İngiltere yetkili kurul başkanı Lord Curzon’un bizler için fikirler üretmemesini rica eder ve Lozan’daki temsil Heyetine ve Başkanı sevgili hemşehrimiz (Kurt) İsmet Paşa Hazretlerine başarılar dileriz. ”
Genel Kürt Amele ve Esnaf Cemiyeti
İstanbul’daki Genel Kürtler adına Reis-i Salih, Kahya adına Lolan aşiret reisi ve ŞABİK Erzurumlu İsazade Ahmet, Kürt Gençler Cemiyeti Düzerzadesi Dersimli Mehmet Sabri.
Kaynak: 24 Kanun-u Sani (1.339-24 Ocak 1923) Devlet Arşivleri Genel Müd. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, 60.
Yazıları posta kutunda oku