İMAM HATİPTEN TÜRBANA

Suay Karaman

1 Mart 1924 tarihinde TBMM açılış konuş­masını yapan Mustafa Kemal şöyle demişti: “Ulusun ortak düşüncesi ve isteğine uygun olarak eğitim ve öğretimin birleştirilmesi, ulusal, laik, çağdaş, tek ve bü­tün bir eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi şarttır.” TBMM’nin 3 Mart 1924 tarihli oturumunda, medreselerin bağlı bulunduğu Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak, aynı gün kabul edi­len Tevhid-i Tedrisat (Öğrenim Birliği) Yasası ile eğitim kurumlarının hepsi Mil­li Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Bu yasa ile okul ikiliği kaldırılarak, eğitim laik ve parasız hale getirilmişti.

Özellikle 1950 yılından beri Tevhid-i Tedrisat Yasası delik deşik edildi. Din adamı yetiştirmekle görevli meslek okulu olan imam hatip liseleri, genel lise haline getirildi, kapıları kız öğrencilere açıldı. Sonra imam hatip lisesi mezunlarına üniversiteye girme hakkı tanındı. İmam hatip liselerinden mezun olanlar, öncelikle imam ve hatip oldular. Ardından üniversiteyi bitirip vali, emniyet müdürü, öğretmen, hakim, doktor, mühendis ve polis oldular. Dünyada buna benzer bir uygulama yoktur; Hıristi­yan ülkelerinde papazlar vali, hakim, doktor, polis ya da öğretmen olamaz.

 

Bugün imam hatip ortaokullarının sayısı 1367, imam hatip liselerinin sayısının ise 952 olmuştur. İmam hatip ortaokullarında okuyan öğrenci sayısı 240.015 ve imam hatip liselerinde okuyan öğrenci sayısı 689.232 olmuştur. Bu sayıların yaklaşık yarısı kız öğrencileri kapsamaktadır. Üstelik kadın imam olamayacağına göre, bu okullarda kız öğrencilerin okutulmasının da mantığı yoktur. Buralardan yetişen kız öğrencilere, siyasi İslam’ın ideolojik simgesi olan türban taktırılması ile üniversitelerde kargaşalı bir dönem başlamıştır.

 

Kızların, kadınların saçının bir telinin bile görünmesine izin vermeyen, gözleri dışında her yerinin örtüldüğü, ortaçağa yakışır tesettür görünümlü türbanın adına, yumuşatılarak ‘başörtüsü’ denilmektedir. Günümüzde siyasi İslam’ın ideolojik simgesi olan türbanı, sadece kılık kıyafet sorunu olarak görenler aldanmaktadırlar. Türbanı özgürlük sorunu olarak açıklayanlar ise, kendi çıkarları için toplumu aldatmaktadırlar. Türbanı özellikle başörtüsü olarak adlandıranlar ve geçiştirenler gerçekleri gizlemektedirler. Siyasi İslam’ın ideolojik simgesi olan türban, Bakanlar Kurulu’nun 20 Eylül 2014 tarihinde yaptığı yönetmelik değişikliği ile kız öğrenciler için şimdilik beşinci sınıftan itibaren serbest hale getirildi. Siyasi iktidarın ‘Yeni Türkiye’ dediği düzen, ortaçağın karanlık düzenidir.

Eğitim ve öğretimle ilgili çözülmesi gereken birçok temel sorun varken, siyasi iktidar bunları bir yana bırakıp, önce her okula mescit zorunluluğunu, ardından türban serbestliğini getirdi. Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına karşı gelinerek ve anayasa delinerek üniversitede türban serbestliği getirenler ile buna alet olan başta ana muhalefet partisinin genel başkanının aymazlığı olmak üzere katkı veren herkes, laiklik karşıtı bu durumdan sorumludur. Cumhuriyetin temelleri siyasi iktidar tarafından yıkılırken tepki vermeyen siyasi partiler de, kitle örgütleri de ve yapılanları görmek istemeyen Cumhuriyet Savcıları da gelinen bu durumdan sorumludurlar.

Son yıllarda yapılanlarla laik eğitim bırakılarak, yerine dini eğitime geçmek çabası vardır. Geçtiğimiz günlerde yaklaşık yedi bin okul müdürü görevden alınarak, yerlerine iktidara yakın olanlar atandı. 4+4+4 adı verilen yasa çıkartılarak  laik eğitim bütünüyle yok edilmeye başlanmıştı. Bu yasa sonrasında hızla yeni imam hatip okulları açılırken, yılların ortaokul ve liseleri de imam hatip okullarına dönüştürülmeye başlandı. Andımız kaldırılarak, öğrencilere çağdaş ve devrimci ruh aşılamaktan bilinçli olarak vazgeçilmiştir. Karma eğitim eleştirilerek, bazı meslek liselerinde karma eğitime son verilmiştir. Şimdi bu düzenin tüm okullara yaygınlaştırılması için alt yapı hazırlanmaktadır.

 

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (Program for International Student Assessment) olan PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler halinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendirmektedir. PISA 2012 ölçümlerine göre Türk öğrenciler; 65 ülke arasında, matematik, okuduğunu anlama ve fen bilgisi kategorilerinde 42, 43 ve 44. sıradadır. Bu sonuçlara göre eğitim düzeyimizin çok düşük olduğu bellidir ama siyasi iktidar eğitim düzeyi yerine, ortaçağ karanlığıyla ilgilenmektedir.

 

Bugün heykellerinin yakılmasına ses çıkarılmayan büyük liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk kültürünü çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarmak olan hedefi, siyasi iktidar tarafından ülkemizi şeriatçı Arap kültürüne teslim etmek olarak değiştirilmiştir. Tepkisiz muhalefet ve sessiz kitle örgütleri sayesinde, siyasi iktidar bu hedefe doğru adım adım yaklaşmaktadır. Bu ortaçağ karanlığına dur demek için, demokratik ve laik cumhuriyet ilkesine gönül verenlerin, söylem ve eylemlerinde bütünlük içinde olmaları gerekmektedir.

 

İlk Kurşun Gazetesi, 29 Eylül 2014


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir