Yıl 1981.
Şemdinlili Çopur Osman Şemdinli’den Ankara’yı arıyor:
“Alooo, Angara mı? Gonuşun susman,
Zor benim oraya erişmem begim.
Burası Şemdinli, ben Çopur Osman,
Şart oldu sizinle görüşmem begim.
Neden mi aradım? Hele bak şuna,
Yoksa sesim getmedi mi hoşuna?
Bize silah dağıtmayın boşuna,
Anarşistle filan vuruşmam begim.
Alooo, dur gapatma dökem içimi,
Sattım savdım davarımı keçimi,
Ürüşvetle zor gurtardım gıçımı,
Üç ay evvel bitti duruşmam begim.
…
Şemdinlili Çopur Osman, Ankara’yı aradı aramasına da, hiç kimse oralı bile olmadı.
Sesini duydular belki ama hiç kimseler aldırmadı bu içli ve yalvaran sese.
O da çaresiz aldı sazı eline başladı kendi kendine tıngırtdatmaya:
“Haydi Osman Dayı haydi,
Kalk ayağa, kalk kalk kalk,
Gelen giden bizi soydu,
Kalk ayağa, kalk kalk kalk.
Öğrettiler yıllar boyu,
Uyu uyu, yat uyu,
Bırak artık bu uykuyu,
Kalk ayağa, kalk kalk kalk.
Dişlerini gıcırdatma,
Hiç kendini aldatma,
‘Kader’ diye kesip atma,
Kalk ayağa kalk kalk kalk.”
…
Çopur Osman’ın beyanname niteliğindeki bu çağrısını ise Ankara duymadı ama başkaları duydu.
Kimler mi duydu dersiniz?
Çopur Osman’ın çağrısını sadece Şemdinli civarında örgütlenen PKK terör örgütü mensupları duydu!
Duydular ve hemen ayağa kalkarak silaha sarıldılar.
Sarılış o sarılış.
Çopur Osman’ın 1981 yılındaki çağrısından sonra 1984 yılında Şemdinli ve Eruh’ta eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği kanlı baskınlarla sesini duyuran PKK terör örgütü, 34 yıldır bir türlü bırakmadı elindeki silahı.
O silah sayesindedir ki; bugün devletle müzakere masasına bile oturdu PKK.
Devletin onca iyi niyet gösterisine ve bu konuda yapmış olduğu düzenlemelere rağmen PKK terör örgütü, bir türlü sınır dışına çıkıp silah bırakmadığı gibi, devleti tehdit bile eder noktaya gelmiş bulunmaktadır.
Ayaklanmak ve nümayiş çıkarmak için her türlü bahaneye başvuruyorlar artık.
Ki; başka bir ülkenin toprağı olan Kobani’de olan bitenleri bile ortalığı yakıp yıkmak için bahane yapar noktaya geldiler.
Bence AKP hükümetinin, mevcut yöntemle PKK’yı saf dışı etmesi mümkün değil artık.
Başbakan Davutoğlu, “Çözüm sürecini feda edemeyiz” derken, yardımcısı Arınç, “İyi ki terörle mücadele kanununu kaldırmamışız” diyerek neredeyse şükür secdesine kapanacak.
Devletin en tepesindeki adam ise “Onlarla anladıkları dilden konuşacağız” diyor.
Nedir onların anladıkları dil?
Silah!
KK Komutanı Hulusi Akar’ın “Ateş çemberinin içindeyiz. Her türlü harbe hazır olmalıyız” şeklindeki açıklaması bu bakımdan oldukça anlamlıdır.
Ancak bizim kanaatimizce; PKK’yı kıçının üstüne oturtacak olan güç, ne polistir ne de asker.
O güç yine Şemdinlili Çopur Osman’dır!
Madem “Kalk ayağa Osman Dayı kalk kalk kalk” diyerek PKK’yı uyandırıp ayağa o kaldırdı, şimdi de kıçının üstüne oturtmak görevi ona düşer 🙂
Ülkücüler Türkçeyi Bilmiyorlar!
Yukarıda ismi geçen “Çopur Osman” tamamen sanal bir kişilik.
Daha doğrusu Ülkücü Halk Ozanı Arif Şirin’in yaratmış olduğu sanal bir kahraman,
Çünkü yukarıdaki iki şiir de Ozan Arif’e ait bulunuyor.
Dolayısıyla; Çopur Osman’ın PKK’yı ayağa kaldırması da tamamen bizim uydurmamız.
Ozan Arif ile PKK’yı yan yana getirmek ise beyaza siyah demek gibi bir şeydir herhalde.
Yukarıda verilen bilgilerin içinde doğru olan ise; benim, Ozan Arif’in yukarıdaki şiirlerini (yanılmıyorsam) ilk defa 1981 yılında dinlemişliğimdir.
Öbür doğrular ise PKK’nın 1984 yılında Şemdinli ve Eruh’ta eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği kanlı eylemlerle sesini duyurduğudur.
…
Peki bunca lafı neden ettim?
Şunun için.
Dün facebook sayfamda ve birkaç facebook grubunda Ozan Arif’in 1981 yılında duyduğum yukarıdaki iki şiirinden ve PKK eylemlerinin 1984 yılında başlamasından hareketle şöyle bir şaka yorum yapmıştım:
ÜLKÜCÜ HALK OZANI ARİF ŞİRİN KÜRTLERİ İSYANA TEŞVİKTEN MUTLAKA YARGILANMALIDIR!!!
Kanaatimizce PKK’yı ancak Ülkücü Halk Ozanı Arif Şirin dizginleyebilir! Zira PKK’lılar onun sözlerini emir telakki ederler! Çünkü PKK, Ozan Arif’in 1980’li yılların başında Şemdinli’den Angara’ya açmış olduğu bir telefondan sonra kurulmuş ve onun Şemdinlili Çopur Osman’ın şahsında Kürtçülere yapmış olduğu “Kalk ayağa Osman Dayı” başlıklı beyannamesinin yayınından sonra 1984 yılında Şemdinli ve Eruh’ta gerçekleştirmiş olduğu baskınlarla sesini duyurmuştur!
Şimdi bana inanmıyor musunuz? Peki o zaman gelin, lütfen önce onun “Şemdinlili Çopur Osman” mahlasıyla Ankara’ya açmış olduğu telefon konuşmasının TİB’den edinilmiş ses kaydını, arkasından da “Kalk ayağa Osman Dayı” başlıklı isyan çağrısının ses kayıtlarını gelin hep birlikte dinleyelim… 🙂 🙂 🙂 ”
…
Vay, sen misin böyle bir şakayı yapan!
Şakamızı anlayanlar elbette daha çoktu ama kendisini Ülkücü olarak tanımlayan kimi bıçkınlar ve yeni yetmeler, bize demediklerini bırakmadılar.
Bize Türkçe dersi vermeye kalkışanlar olduğu gibi hakaret eden kimi pislikler de çıktı.
Bu sebeple; Ülkücülerin elinden silahı, bıçağı, taşı ve sopayı alıp, onların yerine koltuklarının altına birer bilgisayar verdikten sonra evlerine gönderdikleri için kendilerini mutlu ve bahtiyar addedenlere tavsiyemizdir; lütfen Ülkücülerin ellerine tutuşturduğunuz bilgisayarlarla ne yaptıkları hakkında küçük bir araştırma yapın.
Bakın bakalım bizim Ülkücü gençlik bilgisayarları hangi maksatla kullanıyorlar?
Bilginin peşinden mi koşuyorlar, bilgi mi üretiyorlar, yoksa internette okey, iskambil ve çeşitli internet oyunları mı oynuyorlar?
Eğer bunu yapmıyorsanız, bilin ki sokaktan çektiğiniz bu gençlerin vebali sizin boynunuzadır beyler.
Bize göre; kendisini Türk Milliyetçisi ve Ülkücü olarak tanımlayan her genç, ses bayrağı olan kendi dilini, yani Türkçeyi iyi öğrenmek, iyi bilmek, okuduğunu iyi anlamak ve düzgün yazıp, düzgün konuşmak zorundadır.
Çünkü Türk Milliyetçiliği’nin ve Ülkücülüğün yolu, en başta Türk Dili’ni iyi kullanmaktan geçer.
…
PKK terörünü bitirme konusunda hem de milletin gözünün önünde bir oyun oynanmaktadır ve bu oyun, artık iyiden iyiye trajikomik hale gelmiş bulunmaktadır. Bu sebeple ben de mizah yanı ağır basan böyle bir senaryo yazarak oyunculara katkıda bulunmak istedim. Milletçe umarım bu senaryonun sahneye konulduğu günleri hiçbir zaman görmeyiz. Yoksa o gün, milletimiz için hercümercin yaşandığı gün olur.
Not-1: Uzun süredir yakalandığı hastalığa yenik düşerek bugün hakkın rahmetine kavuşan Merhum Ali Güngör’e Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve Türk Milliyetçilerine baş sağlığı diliyorum. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun…
Not-2: yeni piyasaya çıkan “ÇÖLDEKİ OSMANLI” isimli eserimizi internet adresinden elde edebilirsiniz. Türk Milleti’nin 1500 senelik Ortadoğu macerası 600 sayfalık bu kitabımızdadır. Hararetle tavsiye ederiz.
Bir yanıt yazın