AYN EL ARAB’TAKİ CEPLER VE ELLER
Hüseyin MÜMTAZ
Sadece AEArap’ta değil bütün Ortadoğu’da hayli “cep” ve sayısı nedense bir türlü belli olamayan “el” vardır ve 1914’deki ilk savaştan beri kimin elinin kimin cebinde olduğu belli değildir.
PYD, PKK’nın Suriye’deki kolu değil midir?
Öyledir.
Peki, PKK terörist ise PYD değil midir?
Öyledir.
Peki, teröristle mücadele/müzakere/mütareke yapılır mı?
Bilek güreşinin sonucuna bağlı..
Fotoğrafa yukarıdan bakmayı deneyelim..
Çağdaş siyasi tarihin en önemli itirafını geçen hafta Amanpour, Dâvutoğlu’nun ağzından çekip almıştı;
“CNN’in deneyimli gazetecisi Christiane Amanpour, Davutoğlu’nun ‘ABD’nin (IŞİD) stratejisinin Esad’ı da kapsaması halinde Türkiye’nin kara gücü desteği olabileceğini’ ifade ettiğini belirtti.
Amanpour, Davutoğlu’nun ‘ABD’nin öncülüğündeki IŞİD’e karşı oluşturulan uluslararası askeri koalisyona, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik uçuşa yasak bölge kararı alınması ve Suriye’de güvenli bölgeler oluşturulması halinde katılacağını’ söylediğini de ilave etti”.
Yâni Türkiye’nin derdi, varsa yoksa Suriye ve Esat..
Peki “diğer” taraf, yâni “bizden başka herkes” bu konuda ne diyordu?
Amerika’nın Sesi Afganistan Bölümü Müdürü Mesut Ferivar’ın sorularını yanıtlayan Kerry “pat” diye, “Kürtlerin, Suriyelilerin ve Iraklıların Türk askerini Kobani’de istemediğini” söyleyiverdi.
Kerry başka ne dedi?
Mısır’da Gazze’nin yeniden inşası için düzenlenen konferansta konuşurken Kobani’de yaşananları trajedi olarak niteleyen Kerry, “Kaygılıyız ancak Kobani konusundaki kararlar IŞİD’e yönelik stratejiyi belirlemez. IŞİD ile mücadelede koalisyonu tam olarak bir araya getirmek zaman alacak, odak noktası öncelikle Irak olmalı” mesajını verdi.
Yâni Dâvutoğlu “IŞİD stratejisini ancak Esat’la örtüştürüp, asker yollarız” diyor ama Kerry hem Türk askerini “Kürtler, Suriyeliler ve Iraklılar” istemiyor derken hem de “Odak noktası Suriye değil, Irak” diyor..
PYD lideri Salih Müslim de aynen “Ankara’nın Şam’la savaşında asker olmayız” diyor.
Peki “Kürtler, Suriyeliler ve Iraklılar” Türk askerini istemiyorsa kim istiyor “bu” Ortadoğu’da?
Hani “bütün Osmanlı coğrafyası” “yeni Osmanlıcılığa” sıcak bakıyordu?
Baba Bush’na bu yana değişen bir şey yok demek ki.. O zamanki “tezkere”de de Kürtler hemen “Irak’a Türk askeri girerse Kürt bölgesinde değil, Arap Bölgesinde görev yapmalı, oraya da yerden değil, havadan gitmeli” demişlerdi.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Abdullahiyan; “Türkiye bölgede ‘Yeni Osmanlıcılık’ peşinde. Biz, onları ve diğer ülkeleri, Suriye’ye girmeleri durumunda ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacakları konusunda uyardık” derken;
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, silahlı kuvvetlerinin IŞİD’e karşı mücadeleye katılmayacağını açıklıyor. Suriye halkının acılarına kayıtsız olmadığını belirten Steinmeier,“Ancak biz, askerlerimizden sorumluyuz. Biz, genç insanlarımızı, aynı anda birkaç yönde yürütülen ve IŞİD, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ordusu ve onlarca küçük grubun birbiriyle mücadele ettiği bu acımasız savaşa gönderemeyiz” diyor.
Almanya’nın IŞİD’e karşı mücadelede yeni diplomatik çabalara başvurmak niyetinde olduğunu ifade eden bakan, “IŞİD’e karşı tek cephe olmak gerektiği konusunda Arap ülkelerini, Türkiye ve İran’ı ikna etmeye çalışıyoruz. Bunun için eski düşmanlıklara son verilmeli” ifadesini kullanıyor.
Steinmeier, “Türkiye, İslam Devleti’ne karşı mücadelede en aktif rol üstlenmeli” diyor.
Biden’in geçen hafta Harvard’da söylediklerini hatırlayın lütfen:
“Çünkü Amerika bir kez daha Müslüman bir ulusa gidip, agresif olamazdı. Sünni bir örgüte gidip saldırmaya Sünnilerin liderlik etmesi gerekir”.
Yâni bütün yollar “Mehmet”e, o eski türküye çıkıyor;
“Yemen yolu çamurdandır
Sefer tası bakırdandır
Zenginimiz bedel verir
Askerimiz fakirdendir”..
ABD Savunma Bakanlığı yetkililerine göre, (Türk yetkililer tarafından anında yalanlansa da) Türkiye, aralarında İncirlik’teki NATO Üssü’nün de bulunduğu bazı üslerin, Irak ve Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı oluşturulan ABD liderliğindeki koalisyonun kullanmasını kabul etti.
İncirlik ve “bazı üsler”?
Hangi üsler?
İngilizler Peşmerge’yi eğitiyorlar; Beyaz Saray, Salih Müslim’e silah kampanyası başlatıyor.
Almanya Peşmerge’yi hem Almanya’da eğitiyor, hem Kuzey Irak’ta eğitim üssü kuruyor.
Fransa Peşmerge’yi eğitiyor..
Kuzey Irak’taki “Kürt güçlere” Amerikan, Fransız ve Alman silahları dağıtılıyor.
Siz bu “eğitim” ve “silahlar”ın ileride Türkiye’ye yol, su ve elektrik olarak mı geri döneceğini düşünüyorsunuz?
Davutoğlu ise düşüncesinde milim sapma olmadan devam ediyor. Hürriyet’ten Serpil Çevikcan’a “Ilımlı muhalefet” ten bahsederek; “Yani burada IŞİD olmayacaksa rejim olacak. Rejim olursa IŞİD büyüyecek. Bunun çözümü; rejim ve IŞİD dışında Suriye halkını temsil eden ve Suriyelilerden oluşan, hiçbir yabancı savaşçı barındırmayan -bunun altını çizerek söylüyorum- bir üçüncü güç çıkacak. Bunun şu anda dördüncü bir alternatifi yok. Bu üçüncü güç Suriye’nin bütün kesimlerinden oluşması lâzım. Suriye Ulusal Koalisyonu ve muhalefeti zaten bu özelliğe sahip. 3 yıl içinde kaybedilen 300 bin insan ve topraklarından uzaklaşan 4 milyon insan. Bedeli bu” diyor.
”IŞİD olmayacaksa rejim olacak. Rejim olursa IŞİD büyüyecek” diyor..
IŞİD Sünni çakma hilafeti temsil (!) ediyor, rejim ise Şii..
Şii rejim olursa, Sünni IŞİD nasıl büyür?
Nasıl birbirlerinin alternatifi olabilirler?
“Ilımlı muhalefet”in “ılım” ölçüsü nedir? İzci kampı kurup gençlere izci eğitimi mi verecek?
Dâvutoğlu; “Rejim ve IŞİD dışında Suriye halkını temsil eden ve Suriyelilerden oluşan, hiçbir yabancı savaşçı barındırmayan -bunun altını çizerek söylüyorum- bir üçüncü güç çıkacak” diyor ya…
Basit bir önerim olacak..
Türkiye’de 3 milyona yakın Suriyeli var. Çalışma, oturma izni olan, Kızılaykart sahibi, işyeri açıp/şirket kurabilen, “beyan usulüne göre” üniversitelere kayıt yaptırıp okuyabilen..
Bu 3 milyonun yaşlı, kadın, çocuk olanlarını çıkarınca net 300-400 bin erkek çıkmaz mı?
Bunları neden “eğit/donat”mıyor Dâvutoğlu?
Üstelik biz 50-60 yıl evvel bunu denemedik mi? Ankara’da okuyan Kıbrıs Türk gençlerini eğitip/silahlandırıp Erenköy’e çıkarmadık mı?
(Yeri gelmişken bu 3 milyonun, Suriye’deki “rejim” alaşağı edilince Suriye’ye geri döneceklerini mi zannediyoruz acaba?)
Öyle mi?
Tarihi hakikattir; bu sancılı coğrafyada deve üzerinde bahtsız bedeviler gibi gezenlerin, kutup ayılarına rastlarlar mı bilmem ama kulaklarının arkasını ciddiyetle kollamaları lazım gibime geliyor..
14 Ekim 2014
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Yazıları posta kutunda oku