GAP’tan BOP’a Nasıl Geldik?

Güneydoğu Anadolu Projesi) kökleri DPT’ye (Devlet Planlama Teşkilatı) kadar gider. Proje, Güneydoğu Anadolu’nun kaderini değiştirecek öngörüler taşıyordu.
-Güneydoğu Anadolu ekonomik olarak kalkınacaktı.
-Sulama ve barajlar işin bir boyutuydu, tarıma dayalı sanayi, imalat sanayii bölgede gelişecekti.
-Eğitim yatırımları ile “halkın aydınlanması” sağlanacaktı.
-1988 dolar paritesi ile 16 milyar dolar yatırım yapılıyordu.
-GAP Irak, İran ve Suriye’ye açılıyor, Türkiye bölgede “pilot ve belirleyici” bir ülke durumuna geliyordu.
-Master planın hazırlanmasında Avrupa ve ABD uzman vermediği için “master plan” için Japonya’dan uzmanlar getirilmişti.(!)
1988 yılında İstanbul Üniversitesi ve Türkiye Araştırmaları Merkezi (Almanya) olarak düzenlediğimiz seminerde akademisyenler Urfa’da bütün bunları konuşuyorduk.(*)
Keban’dan başlayarak Atatürk ve Ilısu Barajı’na kadar dev projeler Doğu Anadolu’nun kalkındırılması için hayata geçiriliyordu.
GAP’tan sorumlu Devlet Bakanı olarak Kamran İnan’ı 1989’da Uluslararası Girne Konferansı’na davet etmiştim. İnan var gücüyle çaba sarf ediyordu.
Ve 90’lı yıllar
90’lı yıllarda işler tersine döndü. GAP’ın yerine BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) devreye sokulmaya başlandı. Artık GAP’ın Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında üstlenmekte olduğu bölgesel iktisadi ve sosyal kalkınma yerine Irak, Suriye, İran ve Türkiye’nin çözüştürülmeleri ve bölünmelerine yönelik projeler devreye sokuluyordu. Bu Kürdistan ile sağlanıyordu.
-İlk adım 1991’de Çekiç Güç ile atıldı. Irak’ın Kuzeyi (Irak Kürdistanı) Bağdat’tan koparılıyordu. Hem de Ankara’nın İncirlik üzerinden sağladığı olanaklarla. Kendi elimizle GAP’ın yerine BOP’u hazırlıyorduk.
-Sonra Türkiye içinde çözüştürücü ve bölücü politikalar küresel destekle yürüyegeldi.
Türkiye’nin üniter yapısı ve Cumhuriyet devrimleri tartışmaya başlandı. Türkiye, Irak gibi kapalı bir toplum olmadığı için, “çözüştürmeler sivil girişimlerle yürütülegeldi”.
-İşin doğası gereği Türkiye’de kutuplaşmalar öne çıkarıldı.
Etnik ve mezhepsel ayrıştırma Türkiye gibi açık bir toplumda çok rahat yürütüldü.
Ve BOP
BOP Ortadoğu’daki rejimleri ve sınırları değiştirmek için yapıldı. Demokrasi karşıtı uygulamalar öne çıkarıldı. Etnik ayrımcılık ve mezhep ayrımcılığı eldeki en verimli araçlardı. Bunlar tepe tepe kullanılmaya başlandı.
Bugün birbirleriyle savaşır görünen PKK de IŞİD de BOP’un ürettiği kaosun ürünleridir.
Ankara hükümetleri 2002’den sonra mezhep ve etnik ayrımcılıkların bir parçası olmuşlardır.
Bugün Türkiye’de yaşanan kaos ortamı ve Suriye’ye ilişkin uygulamalar 1991’de düğmeye basılan uzun vadeli operasyonun sonuçlarıdır.
Petrol paylaşım kavgası bölgede sürdükçe bölge insanı (ve halkları) bu kaos ortamının bedelini ödeyeceklerdir.
Büyük güçler çıkarı paylaşırlar. Buna karşılık küçük güçler canları ile kanları ile bunun bedelini öderler.
Türkiye’nin 1960’lı yıllarda bir cennet yaratmak için başlattığı GAP, bugün BOP ile bir cehenneme dönmüştür. Irak ve Suriye tam bir batağın içindedirler. Mısır’dan Libya’ya kaos yaşanmaktadır.
Türkiye mi? Çok uzun yıllardan beri Türkiye hiç bu kadar kötü bir duruma düşmemişti.
(*) E. Manisalı, “The Southeast Anatolia Project”, MEBB Centre publications, 1989
Okurlarıma Duyuru: 18 Ekim’de İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti’ne armağan ettiğim kendi kitaplarımı 21. Karıncalar Günü’nde imzalayacağım.

3

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir