Kara harekatı kimin başında patlayacak?..

NECDET BULUZ

 

Amerika, Batı ve koalisyon güçleri içinde yer alan Araplar IŞİD’ın yok edilmesinde “Kara harekâtı şart” diyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da son yaptığı açıklamalarda “IŞİD havadan bombalanarak yok edilemez. Kapsamlı bir kara harekâtı gerekiyor” açıklamasını yapıyor.

Peki, ama bu kara harekâtını kim ya da kimler yapacak? Eğer IŞİD havadan bombalanmakla sonuç alınmayacaksa bu iş niye yapılıyor?

Bakıyoruz, hiçbir ülke kara harekâtına yanaşmıyor. Amerikalı yetkililer “Bizim işimiz havadan IŞİD’ı vurmak önemli hedeflerini yok etmek. Gerisi bölgedeki ülkelerin işi” diyor. Bölgede en önemli ve kritik noktada olan ülke olarak da Türkiye gösteriliyor.

Son günlerde Ankara’ya ard arda konuklar geliyor. Amerikalı ve NATO ilgililerinin bu kara harekâtına Türkiye’yi ikna etmek için geldikleri ve pazarlıklar yapıldığı ifade ediliyor. Türkiye ise bazı koşullarda ısrarcı, üstelik “Bir kara harekâtı olursa bunu hep birlikte yapalım, biz de içinde yer alırız” görüşünü ortaya koyuyor.

İddia şu: Amerikalı yetkililer, görüşmelerde özetle şu konuları anımsatıyorlar:

“Türkiye bölgede en risk altına bulunan ülke. IŞİD tehdidine karşı da önlem almak durumunda. Eğer, IŞİD kara harekâtı ile yok edilmez ise bundan en zarar görecek olan ülke de Türkiye olacaktır. Türk yetkililer tehdit altında olduklarını söylüyorlar ama bunun önlemini de almak durumunda olduklarını kabul etmek durumundadırlar. Bu da kapsamlı bir hare katı ile mümkün olabilir. Eğer, bugün böyle bir kara harekâtı yapılmazsa, yarın iş işten geçmiş olabilir. Bu işi en iyi yapacak olan Türk ordusudur. “

Bizi, savaşın ortasına atmak için bir baskının var olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar yapılan bu görüşmelerde hep bu konular üzerinde duruldu. ABD Dışişleri Bakanı Kerry bile “Türkiye ön saflarda yer alacak” açıklamasını yaptı. Önümüzdeki günlerde Ankara’ya yeni heyetler gelecek ve yeni pazarlıklar masaya konulacak. Ne sonuç çıkar bekleyip göreceğiz.

Bir başka iddia da şu:

PYD’nin Kobani’de IŞİD’a karşı verdiği direnişe Türkiye’nin örtülü de olsa destek vermesi isteniliyor. Bunun için Rajova’dan savaş bölgesine bir koridorun açılması, personel ve silah sevkiyatının da buradan PYD’ye ulaştırılması gerektiğine vurgu yapılıyor. Türkiye’den Kobani’ye PYD saflarında savaşmak için gitmek isteyenlere de engel olunmaması da bu istekler arasında yer alıyor.

Nereden bakılacak olursa olsun, bütün bu istekler Türkiye’yi köşeye sıkıştıracak nitelikteki isteklerdir. Eğer, Amerikalıların baskısı bir sonuç vermez ise Türkiye ile-ABD arasındaki ilişkilerin zarar görmeye başlayacağı da kaçınılmaz olacaktır.

Tüm bu isteklerin yerine getirilmesi Türkiye açısından önemli sıkıntıları da getirebilir. Çünkü IŞİD’ın yok edilmesi için PYD’ye destek verilmesi Türkiye’de milliyetçi duyguları kabartabilir. Kaldı ki, Kürtlere de bu konuda güven duyulmuyor. Bunun yanında Türkiye’deki IŞİD destekçilerinin de tepkisi büyürse, ortalık iyice karışabilir. Sanıyoruz, Amerika’nın ve müttefiklerinin bu önerilerinin kabul edilmemesinde Türkiye bu sakıncaları da göz önünde bulunduruyordur.

Bu noktada en önemli sıkıntıya da değinelim:

PKK’nın desteğindeki PYD, Rojova’da bağımsızlığını ilan ederek, bölgede Bağımsız Kürt Devleti’nin oluşmasında etkin rol oynamaya hazırlanıyordu. IŞİD saldırıları ile şimdilik bu konu rafa kaldırıldı. Eğer Türkiye, IŞİD karşısında PYD güçlerine destek verirse, bu oluşumun yeniden hayat bulmasına katkı sağlamış olacaktır.

Böyle bir adımın atılması kolay mı?

Kara harekâtlarının bölgedeki yerel güçler tarafından yapılması isteniliyor. Ancak, Irak, peşmerge ya da diğer güçlerin kara harekâtında başarılı olması beklenmiyor. Son olaylar ve IŞİD karşısındaki bozgun bu gerçeği ortaya koydu. Kala kala Türkiye kaldı ki, şimdi bütün baskılar Türkiye üzerine kuruluyor.

Daha açık ifade edelim:

Amerika olsun, Batı ülkeleri olsun, Araplar olsun, bölgede askerlerini cepheye sürmüyor. “Herkes kendi bölgesini kendisi kontrol etsin, savaşacaksa bölgedeki ülkeler kendi güvenlikleri için savaşsın” deniliyor.

Daha önceden de yazmıştık ya, Türkiye bölgede yalnız bırakıldı, kaderi ile baş başa kaldı. Suriye’den ülkemize gelen 3 milyonun üzerindeki sığınmacılarla da sıkıntılarımız sürüyor. Bütün çabalarımıza rağmen Esad da yerinde duruyor. İsteklerimizin hiçbir yerine getirilmiyor. Son gelişmeler de bunu açıkça ortaya koyuyor.

Bundan sonra atılacak her adıma dikkat etmek, gaza gelmemek, hesabı-kitabı da çok iyi yapmak durumundayız. Bizi yönetenlerin bu konulara gereken özeni göstermesi gerekiyor. Sonu belli olmayan ve olası gelişmelerde Türkiye’nin zarar görebileceği hiçbir harekâtın içinde olmamak en doğru hareket olacaktır.

e.mail: [email protected]

             [email protected]

 

 

 

 

 

 

NECDET BULUZ - necdet buluz

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir