kobani Resmen Suriye Toprağı bizi oraya sokmak isteyenler ise HDP ve Selahattin Demirtaş dan çok batılı ülkeler. Çünkü gerekli anlaşmalar olmadan girersek resmen Suriye’ye saldırmış ve topraklarına girmiş olacağız. Hepsi birden bize saldıracaklar.. Bu sefere de HDP ve Demirtaş biz tezkereye işte bunun için oy vermedik ama siz yinede saldırdınız diyerek bize saldıranlara karşı içeriden PKK destekli olarak ve batıdan takviye silahlar alarak saldıracaklar
==============================
HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Diyarbakır’da basın toplantısı düzenledikleri basın toplantısında “şiddete hayır” dediler.
İşte konuşmadan satır başları
4 gündür bu yana bütün Türkiye’de yaşanan üzüntü verici olaylar ve siyasi gelişmelere dair bilgilendirme yapmak istiyoruz. Her şeyden önce 2 yıldır Türkiye’de başlayan bir çözüm süreci var. Türkiye’de yaşayan insanlar bu süreci desteklediler ve bir adım atılmasını bekledi. Ve bu insanlar bu sürecin oyalama ve zamana yayılmadan dolayı rahatsızlık duyuyordu. Suriye’deki iç savaşın neredeyse 3. yılı bitti. Biz hükümetin dış politika yaklaşımını eleştirdik ve bu politikanın Türkiye’de kırılmalara neden olduğunu bildirdik.
“SURİYE’YE HANGİ KANUN UYGULANDIYSA KOBANİ’YE DE UYGULANSIN”
Dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan Suriye bizim iç meselemizdir dedi. Biz Suriye’deki olayları başka bir ülkede olan bir olay gibi göremeyiz dedi. Bugünün Başbakan’ı Davutoğlu da o sıra Dışişleri Bakanı iken Suriye bizim iç meselemizdir dedi. Ama sıra Kobani’ye gelince durum değişti. Bu da bir kırılmaya yol açtı. ÖSO’ya -artık aleni oldu- 2 bin tırdan fazla silah gönderildi. Bunlardan bir kısmının terör örgütleri eline geçtiği çok tartışıldı. Aynı şekilde bu da bir kırılma oluşturdu. ÖSO’ya gönderilen tırda hangi kanun uygulandıysa Kobani’ye de aynısı uygulansın dedik.
“DAVUTOĞLU KÜRTLERİN DEVLETİ BİZİZ DEDİ”
IŞİD’e karşı açık bir tavır halkımız görmedi. Arkalarında Türkiye Hükümetinin olmadığını hissetti. Bunu oluşturan biz değiliz. 25 gündür evimizin içine girmeye çalışıyorlar. Kobani’ye girip oradaki insanların kellesini kesme çağrıları yapıyorlar, kürtlerin kadınları bize helaldir diye çağrı yapıyorlar.Biz vatandaşı olduğumu ülkeden bu katliama da sessiz kalmayalım diye çağrı yapıyoruz. IŞİD’e karşı sert bir eleştiri yapmayanlar orada halkımızı copluyor. İşte bunlar duygu kırılması oluşturuyor. Biz sayın Başbakan’la direk görüştük. Halktaki kırılma ve öfke birikimini anlatmaya çalıştık. Durumun çok hassas olduğunu söyledik. Biz Başbakan’a Kürtlerin devleti yok diye mi böyle oluyor dedik ve kendisi aynen Kürtlerin devleti biziz dedi.
“EYLEME ÇAĞIRDIK AMA…”
Kobani’yi birlikte kurtaralım. El ele verelim. IŞİD Türk’e de, Ezidi’ye de, Sünni’ye de tehditti. Biz HDP olarak, Olağanüstü MYK toplatısı yaptığımız saatlerde, Kobaini’den acil telefon geldi. Mürşitpınar sınır kapısının ele geçirmek üzere olduklarını söylediler. Birazdan IŞİD’in eline geçebilir dediler. Türkiye Kobani’yle bağlantısı kopmuş demektir. Katliamlar başlayacakken, biz de halkımızı eyleme çağırdık ama Kobani’yle dayanışmaya çağırdık. Bizim çağrımız üzerine, ya da kendini sorumlu hissederek, insanlar sokağa çıkmaya başladılar. Hiçbir yerde şiddet olmadı. Hopa’da da İstanbul’da da hareketlilik vardı. Hiçbir yerde asla şiddet kullanılmadı. Çünkü biz yaptığımız çağrıda şiddet çağrısı yapmadık. Çağrımız açıça, insani bir çağrı, siyasi bir müdahale için halkımızı göreve davet etmekti.
“BİZİM CUMHURBAŞKANINDAN BEKLENTİMİZ…”
Ertesi gün gösteriler devam etti ve Varto’dan ölüm haberini aldık. Güvenlik güçlerinin bir genci öldürdüğü haberi gelince, o saate kadar şiddete başvurulmayan eylemlerde şiddet başladı. Silahla göstericilere Batman’da ateş edildiği haberi geldi. Arkasından şiddeti tırmandıran açıklamaları hükümetten duymaya başladık. Provokatörler devreye girerek, şiddet eylemlerini yapan kişiler oldular. Bayrak yakma haberleri gelmeye başladı. Şiddeti başlatan HDP’nin çağrısı değildir. Tahrik edenleri bulmak hükümetin görevidir. Erdoğan sınıra gelerek, Kobani düştü düşecek diyerek, insanların öfkesini alevlendirdi. Ülkenin Cumhurbaşkanı’ndan duymak istenilen Kobani’nin düştü düşecek açıklaması değil, düşmeyeceğini duymaktı. İçişleri Bakanı şiddeti durdurun, sesinizi duyduk açıklaması yerine, hiçbir kanunda yazmayan “misliyle cevap vereceğiz” açıklaması yaptı. Bunlara karşın biz sınıra gidip, hükümetle el ele mücadele vermeye hazırız dedik.
“KESİNLİKLE ŞİDDETE BAŞVURULMAMALI”
Çözüm süreci ayrı Kobani ayrı söylemi vatandaşlarımızda bir öfkeye neden oldu. Kobani ölümle karşı karşıyayken siz susun demek doğru bir politika değildir. Bütün bu olanların suçlusu HDP demek çözümü sağlamaz. Nedenleri özetle aktardım. Bütün bu ifade ettiklerimizin ışığında şu saatten itibaren bizler bütün bu ortadoğu kaosunda yönümüzü doğru bulmak istiyorsa halklar olarak el ele vermeliyiz.Başımıza gelecek en büyük felaket halklar ve ya inançlar arası gerçekleşecek bir savaştır. Biz Türkiye gerçek bir demokrasi ve kardeşlik ülkesi olsun diye uğraşmaktayzı. Kobani halen kritik saatler yaşıyor. Halklarımız dayanışmasını en üst seviyede ortaya koymalıdır ancak hiç bir yerde şiddete başvurmamalıdır. herkes bu konuda dikkatli ve duyarlı davranmalıdır. Bugün işçi ve emekçiler grevleriyle Kobani’ye destek oluyor. İşte bu en büyük dayanışmadır. Gelin Kobani’yi birlikte kurtaralım ki, geleceğimizi birlikte kuralım.
“ÖCALAN İLE KISA BİR MESAJ BAĞLANTISI KURDUK”
Bizler de çözüm sürecini doğru bir rotaya oturtmak için diyaloğa tartışmaya müzakereye hazır olduk, hazır olmaya devam edecek. Arkadaşlarımız sayın Yalçın Akdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdiler. Kobani sahiplenme eylem ve etkinliklerine hiçbir yerde müdahale yapılmamalıdır. Şiddet şu saatten itibaren durmalıdır. Bunu önleyebilmenin yolu işte iradeyle disiplinle hareket etmekten geçer. Arkadaşlarımız kurumlarımızın ortak yaklaşımını dikkate almalıdır. Şunu da altını çizerek belirtmek istiyorum, dün gece itibariyle bizler sayın Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkanı bulduk. Kendisiyle bu katliam tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin ettiğini önerdiğini belirtmek istiyoruz.Bütün bu gösteriler sırasında başka parti mensuplarıyla ciddi çatışmalar yaşandı. Bütün partilere, partilerin sempatizanlarına dikkatli olma çağrısı yapıyoruz. DTK bu konuda sorunları çözmek için diyaloglarını temaslarını yoğunlaştıracaktır.
Yazıları posta kutunda oku