Söz uçar , yazı kalır…
“Ben demiştim” sözü itici geliyor , biliyorum , ama BEN DEMİŞTİM !!!
02/ağustos/2010’da yazdığım “Kan eşiği çoktan aşıldı” başlıklı yazımda , kanlı günlerin geleceğini söylemiştim !…
Ben , müneccim miyim ? Elbette , hayır !… Sadece , aklını kullanan insanların yapmaları gerekeni yapıp , olayları ve gelişmeleri değerlendiriyorum…
Ateşle oynayanın , bir gün o ateş tarafından yakılma riski büyüktür… AKP İktidarı da , son 12 yıldır , hemen her konuda ,ateşle oynamaktadır !… Bugün sıradan insanları yavaş yavaş yakmaya başlayan ateş , yarın iktidar partisinin yetkililerini de yakacaktır !…
“Açılım tiyatrosu” , malûm , bir süredir oynanıyor… Fakat , Erdoğan ve Apo dışında , tiyatroda rol kesenler de , oyunu seyredenler de , senaryoyu bilmiyor !… İpini koparan , ağzına geleni söylüyor , ama detay sorulunca ses yok , maksat kuru gürültü olsun…
Üniter devlet organizasyonunda , belirli kitleler için “açılım” olmaz , olamaz ! Üniter devlet , yapıştırıcıdır ! Sağından solundan kazımaya kalkarsanız , o yapıştırıcının etkisi zayıflar ve sonunda biter !
Üniter devlette , “halklar” olmaz , olamaz ! Sadece , “millet” vardır !
Üniter devlette , resmi dil tektir ! Ülke içinde konuşulan diğer diller , öğretilebilir , yerel olarak kullanılabilir , ama , resmi dilin yerini asla alamaz , alternatif olamaz ! Ülke içinde yaşayan her vatandaş , resmi dili öğrenmekle , Devlet de öğretmekle yükümlüdür !
Din ile bir ümmet yaratılabilir , ama bir millet asla yaratılamaz ! Bir milleti yaratan , ortak dil , ortak tarih ve ortak kültürel değerlerdir !
Türkiye Cumhuriyeti’nin çatısı altında yaşayan herkes , etnik kökeni ne olursa olsun , Millet’in simgelerine , Devlet’in kurallarına ve ortak değerlere saygı duymak zorundadır ! Bunlara saygı duymuyorsa , bu ülkede işi yok demektir , kendini ait hissettiği yere derhal gidebilir !
Türk Bayrağını yakarak , Atatürk büstünü parçalayarak , Türk Milleti ile aynı çatı altında yaşanamaz !
Hem Türkiye Cumhuriyeti’nin sağladığı şemsiyeden yararlanmak ve hem de Millet ve Devletin aleyhinde her şeyi yaparım demek , ancak , PKK – HDP – DTK – KDP başta olmak üzere , tüm ayrılıkçı bozuntuların peşinden gitmek demektir ki , onların da lâyık oldukları yer , Ortadoğu’nun ateş çemberidir , Türkiye değil !
Son günlerdeki “Türk askeri Kobane’ye müdahale etsin” meselesine gelecek olursak , (ki asıl adı Kobane değil “Ayn El Arab”dır)… “Üniter Devlet” ilkesine sahip olan Türkiye’nin , böyle bir müdahaleyi yapmasının belirli koşulları vardır… Ya öncelikle Suriye Devleti ile uzlaşma sağlamalıdır , ya da uluslar arası bir girişimin parçası olmalıdır… Her detay da , yazı ile kayıt altına alınmalıdır… Bitmedi… Uluslar arası girişim olması durumunda , bu , sadece tampon bölge ile sınırlı kalmalıdır… Oralardaki Kürtleri veya başka etnik grupları korumak , Türk ordusunun işi değildir !… Türk ordusunun Kürtleri koruması isteniyorsa , öncelikle ve kıvırmadan , PKK silah bırakmalı ve özerklik ve benzeri taleplerden resmen vazgeçilmelidir !
Aksi takdirde , hodri meydan… Görelim bakalım , Türk askerini ve polisini pusuya düşürmekte mahir olan PKK ve onun koruyucusu Barzani , kendi kökenlerinden insanları koruyabilecekler mi !?… Ayrıca , tampon bölge kurulması halinde , Suriye’den Türkiye’ye göç etmiş iki milyonun üstündeki insan , derhal tampon bölgeye nakledilmelidir !
Önümüzdeki günlerin neler getireceğini hep beraber göreceğiz… Bugünkü görünüm , pek iyi şeyler getirmeyeceği yönünde , maalesef… Fakat , öbür yandan , ülkenin ve bölgenin üzerinde biriken bu pisliği de , ancak bir sel götürebilir !!!…