NECDET BULUZ
Yapılan açıklamalarda IŞİD’ın militan güçlerinin sayısının 30 bin civarında olduğu tespit edilmişti. Amerika ve “çekirdek koalisyon” güçlerinin hava bombardımanı, Irak ve PYD güçlerinin IŞİD’a verdiği zararları hesap edecek olursak, bugün IŞİD’ın elinde yeteri kadar militan olmadığı görülüyor.
Ancak, bütün bu baskılara, ağır bombardımana, çarpışmalara rağmen halen IŞİD’ın savaşçı gücünün kırılmamış olmasına doğrusunu söylemek gerekiyorsa bir anlam veremiyoruz. Daha da açıkçası biz bu işi çözmedik.
Radikal İslami örgütünün bırakın gücünün kırılmasını, Suriye’deki tırmanışı ve hakimiyetinin de her geçen gün arttığını görüyoruz. Sınırdan ve birçok yerden örgüte katılımların önünün kesilmesi yolunda alınan önlemlere rağmen IŞİD’ın bu konumu şu anda Suriye’deki dengelerin Türkiye aleyhine de değişmesine de neden oluyor.
Kaldı ki, Kobani’nin savunmasında PYD’nin silahlı güçlerinin yanı sıra Barzani’nin desteği, savaşmak için bölgeye giden PKK’nın etkisini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. İçeriden bu kadar savaşan insan gücü, dışarıdan ağır bombardıman halen IŞİD’ın gücünü kıramamış ve saldırılarını durduramamışsa buraya bir nokta koymak gerekmez mi?
Şu anda IŞİD, Afrin, Munbuç, Carablus ve Telabyad’ın kontrolünü elinde tutuyor. Kobani’yi gözüne kestiren IŞİD, şimdi yine PYD’nin elinde bulunan Resulayn ve Kamışlı’yı da ele geçirmek için bir plan içinde olduğu ifade ediliyor.
Özetle, IŞİD birçok yerde cepheyi genişletiyor.
IŞİD’ın şimdi de Lübnan’da Hizbullah ile çatışma içine girmesi de önemli bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.
İran’ın, IŞİD’ın yok edilmesinde Amerika ve “çekirdek koalisyon” güçlerine destek vermesi, radikal İslami grubun İran desteğindeki Hizbullah’ı hedef almasına da neden oluyor.
Bu örgütün avuç içi kadar militanı ile dünyaya meydan okuması, gücünü koruması, hava bombardımanı, kara çatışmalarına rağmen sindirilememesi gerçekten şaşırtıcı değil mi?
Biz, bunun Türkiye için bir tuzak olabileceğini de düşünüyoruz. Nedenine gelince:
Amerika gibi bir süper güç, koşullar ne olursa olsun, IŞİD’ı kısa zamanda etkisiz hale getirebilir. Buna her türlü istihbarat, teknik ve silah gücü vardır. Bu gücünü sanki tam olarak kullanmıyor gibi düşünüyoruz. Türkiye’yi zorda bırakıp, kara harekatına zorlamak için böyle bir kumpasın içinde olunabilir mi? Bunu da düşünmüyor değiliz.
Geçenlerde PYD Lideri Salih Müslim Ankara’ya geldi ve yetkililerle bir dizi görüşmeler yaptı. Ankara’nın PYD’ ye bakışı baştan bu yana biliniyor. Kobani’nin IŞİD’ın eline geçmesinin PKK sorunun çözümsüzlüğe itilmesi anlamına geleceği de biliniyor. Bu durumda yapılması gereken, Türkiye’nin müdahalesi olabilir. Bu müdahalenin de kara harekatı ile mümkün olduğu biliniyor.
PYD’ ye nasıl yardım yapılır, destek sağlanır bunlar daha önce de masaya yatırılmış, bir dizi önlem alınmıştı. Bu saatten sonra PYD’ ye daha nasıl yardım sağlanır, Kobani’nin IŞİD’ın eline geçmemesi için neler sağlanır bunların da Ankara’da enine boyuna görüşüldüğünü sanıyoruz. Ancak, içeriğini bilmediğimiz için bir yorum yapmamız da mümkün değil.
İşte bu noktada Amerika’nın bu konuda Türkiye’yi kara harekatına itmeye çalışması çabalarının var olduğunu değerlendiriyoruz.
Sanki Kobani’nin IŞİD’ın eline geçmesi demek, bir Türk toprağının yabancı işgali altına girmesi demek görüntüsü verilmeye çalışılıyor. Bu noktaya çok dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu, bölgede kırılma noktası olabilir ve Türkiye savaşın içine sürüklenebilir. Bundan büyük ölçüde endişe ettiğimizin altını kalınca çizelim.
Yinelemek istiyoruz:
Amerika gibi bir güç, nasıl oluyor da IŞİD’ın işini bitiremiyor? Hiç değilse gücünü kırabilir, bu da olmuyor. Demek ki burada büyük ve anlayamadığımız bir oyun oynanıyor. Irak gibi bir ülkeyi 15 gün içinde enkaza çevirenlere “Ne oluyor” denmez mi?
Eninde sonunda Türkiye savaşın içine sürüklenecek.
Zaten, Amerika Dışişleri Bakanı Kerry de daha önce bu konuda yaptığı açıklamada “Türkiye cephede ön saflarda olacak” demedi mi? Müttefikimizin diğer yetkilileri de bölgede Türkiye’nin önemli rol üstlendiğini zamanı gelince bunu yerine getireceğini ifade etmediler mi?
Bugünlere hemen gelinmedi. Bunlar tahmin ediliyordu. Türkiye’nin üzerinde bu kadar durulması, rehine krizinin sona erdirilmesi boşuna olmamıştır. Gelişmeleri iyi değerlendirip analiz ettiğimizde ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin içinde bulunduğu kritik durumu bütün çıplaklığı ile ortaya çıkaracaktır.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com