Uluslararası güç dengeleri devletlerin açık bir kamplaşmadan yana tavır almasını engelliyor.
Ancak Rusya, Batı’nın NATO ile doğuya doğru genişlemesini, ABD’nin Afganistan’daki varlığını, Doğu Avrupa’ya Füze Savunma sistemlerinin konuşlandırılmasını,Arap Baharı, Suriye ve Irak’taki gelişmeleri ve Ukrayna krizini kendisine karşı yürütülen çevreleme stratejisi olarak kabul ediyor.
Çin ,dünya siyasi ve ekonomik manzarasının değişmekte oluşuyla Asya’da yaşanan büyük bir canlılık ve gelişme potansiyelinden hareketle stratejik ve ekonomik ağırlığını arttırırken, daha fazla güven ve istikrar arıyor.
*
Rusya, milliyetçi-devrimci motivasyonu ve en büyük tehlikenin ekonomik zayıflıktan kaynaklandığı tesbitiyle enerjiyi ekonominin temel politikası ve dış politikanın belirleyeni haline getirmiş,
1,9 trilyon doları bulan gayri safi milli hasılası, BM Güvenlik Konseyi’nde sürekli üyelik ve veto hakkı, uzay ve nükleer silahlar teknolojisi, Çarlık Rusyası-Ortadoks geleneği ve bu paralelde yetişmiş insan kaynağı ve Askeri Doktriniyle uluslararası sistemde daha etkin rol almaya yönelmiştir.
*
Çin küresel büyümenin en önemli motoru ve dünyanın ikinci ekonomisidir.
Gelecek 15 yılda ortalama 5-6 oranında büyümesi halinde kişi başına gelirinin 20 bin dolar gibi yüksek bir düzeye çıkabileceği hesaplanıyor ki, bu küresel büyümenin ve istikrarın başlıca umudu olarak kabul ediliyor.
*
İşte, iki hafta önce Tacikistan/ Duşanbe’de Şangay İşbirliği Örgütü Zirvesi (ŞİÖ), ardından “Hazar Beşlisi”nin Rusya/Astrahan’daki Hazar zirvesi;
Rusya’nın Avrasya bloğu, Çin’in Asya çıkarları için her adımı atacaklarının kararlılığını gösteriyor.
*
Nitekim,BM 69.Genel Kurulundaki konuşmasında Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov’un, “ABD’nin dünya’nın en güçlü ordusuna sahip olduğu ancak güç farkının eskisi kadar büyük olmadığı, dünya’nın çok kutuplu bir hale gelmeye başladığı,bu sürecin objektif olduğu ve kendi dinamiklerine göre bağımsız bir şekilde hareket ettiği” ifadesi dikkat çekiyor.
Hımmm… Lavrov, ” Önceden tahmin edilemeyen ve önlenmesi de mümkün olmayacak birtakım olgu ve süreçler bazen bir anda ortaya çıkabilir “uyarısında bulunuyor…
*
Dünya’daki mevcut siyasi sorunların çözümü ve ekonomik kalkınma için gerekli olan ortak eğilimin ancak uluslararası kolektif çaba ve işbirliği zeminde şekillenebileceğini,
Rusya’nın uluslararası sorunlarda uzlaşmadan yana olduğu ancak dışarıdan gelebilecek herhangi bir baskıya da boyun eğmeyeceğine ilişkin açıklaması, açık bir deklarasyon olarak kabul ediliyor.
*
Duşanbe Şanghay İşbirliği Örgütü 14.Zirvesi ana gündemini örgütün genişlemesi oluşturmuştur.
Hindistan ve Pakistan örgüte üye ülke olarak katılırken, gözlemci statüsünde olan İran’ın örgütün etkinliklerine ve faaliyetlerine büyük ilgi gösterdiği görülmüştür.
Şimdi Şanghay İşbirliği Örgütü dünya nüfusunun yüzde 45’ini, petrol rezervlerinin yüzde 20’sini, doğal gaz rezervlerin ise yarısını temsil ediyor.
ABD’nin gözlemci statüsüyle katılım başvurusu reddedilirken, Örgüt’ün karşısına önemli jeopolitik ve ekonomik amaçlar koyduğu anlaşılıyor…
*
Bunun için Rusya ve Çin arasındaki çıkarların koordinasyonu, sonra istikrar önem kazanıyor.
Örgüt, esasen Batı’nın baskısında birbirleriyle iyi geçinmek zorunda olan ama Asya’da gücü azalan Rusya ile gücü gittikçe artan Çin arasında gerilimi azaltmak üzere çıkarları koordine etmekle görevleniyor.
Çin Cumhurbaşkanı Si Tszinpin,”Üye devletlerin refahı ve güvenliği adına çalışmak ortak görevimiz ve borcumuzdur. Bizim bir yerde olmak ve birbirimize yardım etmek isteğimiz var” diyor.
*
Üye ülkeler Batı’nın uyguladığı yaptırımlara itiraz ediyor, Ukrayna’da barışın sağlanmasında Rus planını ve tutumunu destekliyor.
Ortadoğu’yu karıştıran Irak-Şam İslam Devleti (İŞİD) terör örgütünün etkinliği ve Şanghay üyesi ülkeler içinde tehdit oluşturduğunun altı çiziliyor.
Hindistan ve Pakistan’ın üye olmasıyla Keşmir Sorunu ,Afganistan’dan İslamcı terör ihracı, Pakistan’ın Hindistan, Hindistan’ın Çin ile çakışan çıkarlarının alınması ve örgütün kendi içinde jeopolitik,ekonomik ve enerji sorunlarında açıklık olmamasına,
Rağmen Şanghay İşbirliği Örgütü’nün küresel jeopolitiklere tepki verdiği, giderek Batı’ya alternatif bir organizasyona dönüşmekte olduğu tesbit ediliyor.*
Rusya/Astrahan’da da Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, İran ve Türkmenistan’dan oluşturduğu Hazar Beşlisi,dünyanın en büyük gölünün statüsünü belirlemeye oturmuştur.
Hazar havzası doğal kaynaklar açısından oldukça zengindir, balıkçılık ve dünya ihtiyacının yüzde 90’ını karşılayan havyar önemli gelir kaynağıdır.
Yanısıra Hazar’da 163 milyar varil petrol ve 17.6 milyar metreküp doğalgaz rezervi vardır ki, bu dünya petrol rezervinin yüzde 16’sı, doğalgaz rezervinin yüzde 12’sine denk geliyor.
*
SSCB’nin dağılmasından sonra Hazar sahilinde 5 bağımsız devletin ortaya çıkması, yeni kıyıdaş devletlerle birlikte Hazar’ın hukuksal statüsü tartışmalarını gündeme getirmiştir.
Azerbaycan ile Kırgızistan ABD ve Avrupa şirketleriyle petrol anlaşmaları yapmış, Rusya ve İran bu ihalelere tepki göstererek Hazar’ın statüsünü sürekli gündemde tutmuştur.
Bu suretle Hazar’ın statüsünün belirlenmesinde uluslararası hukukun yanında siyasi ve ekonomik unsurlar devreye girmiş, her kıyıdaş devlet ve ilişkide olduğu devletin farklı farklı hukuksal tezleri oluşmuştur.
*
Hazar; deniz olarak kabul edildiği taktirde, 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre, her kıyıdaş devletin karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesinin olması,
Göl olarak kabul edilirse,ulusal sınırların belirlenmesinde ya Hazar’ın tamamen ulusal sektörlere bölünmesi ya da ortak kullanımı gerekiyor.
*
Rusya Hazar Denizini benzeri olmayan bir iç deniz olarak kabul etmekte ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin Hazar’a uygulanamayacağını esas almaktadır.
Nitekim, Astrahan Zirvesinde sadece kıyıdaş ülkeler vardıkları mutabakatta; yeraltı kaynaklarının işletilmesi için Hazar Denizinin dibi bölünüyor.
25 mil genişliğinde ulusal bölgeler kurulurken,bu bölgeler dışındaki alan ortak kullanılacak su alanı olarak belirleniyor.
Kıyıdaş ülkelere ait gemilerin Hazar Denizinde serbest hareket edebileceği ama yabancı askeri gemilerin denizde bulunmayacağı konusu ile Batı’ya tavır gösteriliyor. Plan ile biyolojik kaynaklar, hidrometeoroloji ve güvenlik ile ilgili anlaşmalar tüm kıyıdaş ülkelerce imza altına alınmış bulunuyor.
*
Doğrusu Rusya Avrasya bloğu,Çin Asya çıkarları için her adımı atmakta kararlılık gösteriyor.