KıbrıslıTürkler uluslararası spor müsabakalarına katılmak için, kendi kimliklerini yok saymak ve kendi siyasi iradesiyle seçmediği, katılmadığı bir idarenin adı altında, onun denetimine tabi olarak, yerine göre onun rızasını almak zorunda bırakılmaktadır. Bu bir bireyin kimliğini inkar etmesi durumuyla karşı karşıya bırakılmasıdır ve en hafifinden kötü ve küçük düşürücü bir muameledir. Oysa 1960’ta kurulan eski ortaklıkta hem anayasa hem de uluslararası antlaşmalarla garanti altına alınan bu haklar, Kıbrıslı Türklere merkezi hükümetin yetki alanı dışında, kendi otonomileri altında, kendi cemaat meclisleri kanalıyla bazı alanları düzenleme yetkisi veriyordu ve bu yetkilerin başında da eğitim, din, spor, kültür gibi hususlar geliyordu. Bu konularda her toplumun kendi Cemaat Meclisi yasama işlemi yapıyordu. Ortaklığın çöküşü ertesinde BM tarafından ortaya konulan tüm çözüm önerileri bu yetkileri yine her iki topluma bıraktı. Yani spor konusu, yerleşmiş bir uygulama/teamül olarak Kıbrıslı Türklerin kendi başlarına, Rumların rızası olmaksızın düzenleyebilecekleri bir alandır. O nedenle bu tür faaliyetlere Rum idaresinin rızası ya da kontrolü veya lisansı olmaksızn katılabilmelidir. kaldı ki bugün devam eden durum, uluslararası topplumun var kabul ettiği “Kıbrıs Cumhurşyeti”nin anayasasına aykırıdır. Toplumlardan birinin diğerinin alanı olan spor konusunda söz söylemesi mümkün değildir, şimdi de olmamalıdır Kıbrıslı Türklerin dünyadaki spor müsabakalarına Rumların rızası olmaksızın katılabilmeleri için KKTC’nin tanınmasına da gerek yoktur. KKTC kurumlarının özellikle spor konusundaki düzenlemeleri, denetleme işlemleri tanınmaya neden olmadan da dikkate alınabilir ve alınmalıdır da. Aksi halde, Kıbrıs Türkünü temsil etmeyen bir yönetimin demokrasi prensiplerine de aykırı bir içimde bir hayal ürününü sürdürmesine yardımcı olunur ki bu Kıbrıs Türk gençliğinin geleceğini çalmaktır. Bu gençliği bir yandan dünyadan izole olmak ile diğer yandan Rum idaresine tabi olarak faaliyet gösterme ikilemine sokmaya çalışmak, Kıbrıs Türkünün kimliğini erozyana uğratan bir durumdur ve kabul edilemez. Bunun en bariz ve yakın tarihli iki örneği KOP-KTFF işbirliği ve bir diğeri de son yaşanan ralli olayında güneyden lisans zorunluluğu konusudur.
Latif Akca arkadasimiz Rauf Raif Denktas’i ve Dusuncelerini Yasatma Dernegi’nin Kurucu Baskanidir.
Bir yanıt yazın