ÖZEL BÜRO NOTU : DEĞERLİ HOCAMIZIN MEKÂNI CENNET OLSUN !
Dr. Necip Hablemitoğlu, öldürülmeden 24 saat önce star’a çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Eşi Şengül Hablemitoğlu’nun isteği üzerine, o son röportajını yayımlıyoruz. Necip Hoca’nın son çalışması, Alman vakıfları ve Türkiye üzerinde oynanan çirkin oyunlardı…
Yaptığı araştırmalarla, yazdığı kitaplarla kelle koltukta bir yaşam süren Dr. Necip Hablemitoğlu ile öldürülmeden 24 saat önce görüştük. Ankara DGM’nin ‘Casusluk’ yapmakla suçlayarak dava açtığı Alman vakıfları aleyhine Bergamalıların, ‘Altın çıkartılmaması için Oktay Kanyar’ın para aldığını gördük’ ifadeleri üzerine Necip Hoca’yı aramıştım. İfadelerin kendisini mutlu ettiğini ve haklı çıkardğını belirterek gazetemize gelmişti.
Röportajı kullanmak istemedim
24 saat sonra vurulduğu haberini aldığım an, başsağlığı dileklerinin yanında bazı meslektaşlarımın beni çok üzen, ‘Yaşadın. Son röportajı sen yapmışsın’ sözleri beni çok üzdü. Bunu kullanmak istemedim. Röportajı yayımlamayı da bu yüzden geciktirdim. Ta ki Şengül Hanım, ‘Son çalışmasına ilişkin bilen bilmeyen herkes konuşuyor. Halbuki son çalışması, sana anlattığı ‘Vicdani Retçiler’di. Bu röportajı yayımlamanı istiyorum. Onu tanımayanların bundan böyle hangi konunun son çalışması olduğunu öğrenmesi gerekir’ deyinceye kadar röportajı yayımlamak istemedim.
Necip Hoca’yı ve yaptıklarını anlatmak sayfalara sığmaz. Hayatı dolu dolu yaşayan, sürekli araştıran, okuyan ve yazan biriydi. İşte, Hablemitoğlu ile yapılan son görüşme:
Necip Hoca’nın son çalışması
star: Kitabınızın yayımlanmasıyla, Alman vakıfları hakkında, Ankara DGM Cumhuriyet Savcılığı’nca, ‘Almanya lehine casusluk yaptıkları’ gerekçesiyle haklarında dava açıldı. Tepeköy eski Muhtarı Halil Battal, Almanların Oktay Konyar’a çanta içinde para verdiklerini gördüğünü açıkladı. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
HABLEMİTOĞLU: Mahkemede bu ifadeyi veren muhtarı gönülden kutluyorum. Onca militan arasında bu ifadeyi dürüstçe ve cesaretle verebilmek davanın gelişimi açısından son derece önemli olmuştur. Bergama’daki ‘sivil itaatsizlik’ eylemlerinin finansmanı, merkezi Almanya’da bulunan ve sadece posta kutusunu adres gösteren FIAN Vakfı’nca karşılanmaktadır. FIAN Vakfı’nın denetimi, Almanya Temsilcisi Petra Sauerland üzerinden yapılmaktadır. FIAN’ın yanı sıra, Almanya İzmir Başkonsolosu Manfred Unger, yerli işbirlikçilere para dağıtımında en üst karar verici konumundadır. Bu, Türk makamları tarafından da biliniyor. Unger, Bergama’nın yanısıra, Eşme, Salihli, Sındırgı ve Sivrihisar’daki ‘altın karşıtı’ diğer yerli işbirlikçileri de parasal yönden desteklemektedir.
MGK ve TSK aleyhine faaliyet
star: Alman vakıflarının tek faaliyet alanı Türkiye’deki altın rezervlerinin işletilmemesi mi? Başka ne gibi çalışmalar yürütüyorlar?
HABLEMİTOĞLU: Tek faaliyet alanları bu değil. Almanya; MGK ve dolayısıyla TSK aleyhindeki faaliyetlerini yeni bir boyuta taşıyarak bu işle Yehova Şahitleri’ni görevlendirmiştir. ‘Vicdani Retçiler’ kimliği altında yasadışı faaliyet gösteren ve halkı askerlikten soğutmayı, askere gitmemeyi öngören bu yapılanma, başta yasadışı Heinrich Böll Vakfı temsilciliği olmak üzere, bugüne kadar Alman vakıflarından destek gören tüm sivil toplum örgütlerince desteklenmektedir.
TSK’ya karşı kamuoyu
star: Halkı askerlikten soğutmak suç teşkil ediyor yasalarımızda. Bu faaliyetlerini nasıl yapıyorlar?
HABLEMİTOĞLU: Şimdi, ‘Vicdani Redcilik’ adı altında Mehmet Bal adlı bir Türk’ün askere gitmek yerine, askeri cezaevine girmesi, Almanya’da 1. haber olarak verilmiş ve başta Almanya’daki Türkler olmak üzere Türkiye’deki geniş kitlelerin askere gitmeyi reddederek sivil itaatsizlik kapsamında TSK’ya karşı bir komuoyu oluşturmaya çalıştıkları gözlenmektedir. Alman vakıfları da bu görüşlere çanak tutarak, yeni bir lobilicilik faaliyetine başladılar. Türkiye’de bu faaliyeti yürütenler, toplantılarına Almanya’dan konuşmacı getirmektedirler. Son yapılan ve 50 bin kişinin katıldığı ‘Savaşa Hayır’ mitinginin düzenleyicileri, Alman destekli ‘Vicdani Retçiler’dir.
Almanya’da eğitilen iki bakan
star: Yeni kurulan AKP Hükümeti’nin Alman vakıflarına yaklaşımı nasıl olacak. Yapılan lobi faaliyetlerine göz yumulacak mı?
HABLEMİTOĞLU: Gül Hükümeti’nde, geçmiş yıllarda ANAP üyesi olup da Almanya’ya özel eğitim için gönderilenler arasında iki bakan da bulunmuktadır. Bunlardan biri Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu’dur. Almanlar, ABD’ye yakın olan AKP Hükümeti’nde kendilerine yakın isim olarak Erkan Mumcu’yu görüyorlar.
Konrad Adenauer Vakfı’nın yasadışı temsilcisi Wolf Schönnbohm ve yardımcısı Dirk Tröndle, AKP ile üst düzeyde bağlantı kurma çabası içindedir. Konrad Adenauer Vakfı, Kopenhag Zirvesi’nde gerçekleşen Türk-Alman gerginliğini giderme misyonunu üstlenmiştir.
Askeri mahkeme yargılamalı
star: Almanlar ve ABD’lilerin çalışma stratejilerine baktığımız zaman arada ne gibi farklılıklar bulunuyor?
HABLEMİTOĞLU: ABD, Türkiye’de üst düzeyde çıkarlarını temsil ettirirken Almanya sokaktaki militan ve müridlere kadar binlerce taraftara sahiptir ve kullanmaktadır. Merkezi Almanya’da bulunan tüm aşırı sol ve aşırı sağ yapılanmaların Türkiye’deki uzantıları, Almanya’nın çıkarları doğrultusunda kullanılmaktadır. Ankara DGM’de açılan ‘Casusluk Davası’nın Genelkurmay Askeri Mahkemesi’ne intikal ettirilmesi gerekir. Çünkü, davanın iddiananamesini yazan Savcı Nuh Mete Yüksel, Alman vakıflarının casusluk faaliyetlerinde bulunduğunu belirtmişti. Casusluk davaları da Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde görülür.
Almanya militanları vermiyor
star: Almanya’nın Türkiye aleyhine başka ne gibi faaliyetleri bulunuyor?
HABLEMİTOĞLU: Almanya, AB’ye Uyum Yasaları’nın uygulamasını görmek isterken, idamın kaldırılmasına karşın, kendi ülkesinde barındırdığı yüzbinlerce PKK, Nizam-ı Alem ülkücüsü, DHKP-C, TİKKO, Kaplancı, Partizan gibi örgüt militanlarını, Interpol uygulamalarına karşı Türkiye’ye iade etmede hiçbir adım atmamaktadır. Aynı şekilde, KADEK’i AB ülkeleri terörist olarak nitelemeye yanaşmazken, Türkiye’yi her fırsatta insan hakları ihlalcisi olarak takdim etmektedirler. Almanya, halihazırda PKK’nın elinde bulunan Alman mayınlarını da açıklamamaktadır. Türkiye’de 47 etnik halkın kendi anadilinde yayın yapma ve eğitim hakkı konusunda dayatan Almanya, 2.5 millyon Türk vatandaşının anadilini öğreten Türkçe öğretmenlerinin sözleşmelerini feshetmeye başlamıştır. Din dersleri de bu kapsamda Almanca olarak verilecektir.
Eşi isyan etti: Susun artık!
Şengül Hablemit-oğlu, yayımladığı bir mesajla eşini tanımayanlara, ‘susun’ dedi. İşte, Şengül Hablemitoğlu’nun açıklaması: ‘Necip gittiği andan başlayarak çeşitli biçimlerde olaya ilişkin konuşma, yorum yapma, fikir üretme vs. hakkını kendinde bulanlara, onu paranoyaklıkla suçlama ahmaklığını ve zavallılığını gösterenlere, cinayeti ve vedalaşmamızı derin bulanlara, hepsinden önemlisi, Necip’in kullanıldığını söyleyerek zekasını, kişiliğini ve kalitesini küçümseyenlere, bir çift sözüm var:
Hiç bir şey bilmiyorsunuz!!!. Susun!!! Ben onun beynini ve yüreğini paylaştım.
Nasıl ve hangi koşullaraltında bilgileri nasıl elde ettiğini, bir araya getirdiğini görerek 16 yılımı ve 4.5 ayımı birlikte geçirdim. Yaptıkları ve ulaştıklarının sadece eline tutuşturulan resmi bilgiler olduğunu iddia edecek kadar cahilsiniz. Ben onun toplumsal bilincini insanların anlayabilmesini zaten beklemiyorum. Ancak saygısızca yorumlara da izin vermem. Sevene de sevmeyene de selam olsun, ama konuşmaya hakkı olmayan lütfen sussun ve yorum yapmasın.’
Kaynak :
Bir yanıt yazın