Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal, Türkiye’nin AB üyeliği sürecindeki gizli kodları çözüyor. Altındal’a göre ‘masonik bir örgütlenme’ olan AB’nin, Türkiye’yi üyeliğe kabul etmesi mümkün değil. Türkiye-AB ilişkilerinin yeni bir dönemece gireceği 17 Aralık öncesinde, 40 yıllık geçmişi bulunan sürecin gizli şifreleri açığa çıkıyor. Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal, AB’ye şekil verenlerin, ‘Gül ve Haç Kardeşliği’ adlı gizli bir masonik örgüt olduğunu, …
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile Türkiye’nin üyeliğine en sert tepkiyi gösteren AB Anayasası’nın mimarı Fransız politikacı Giscard d’Estaing’in de bu örgütle bağlantısı olduğunu söyledi. Altındal, AB’nin perde arkasında kalan kodlarını ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri şöyle anlattı:
ÖNCE KOMÜNİZM ÇÖKTÜ
1- Son 12 yılda neler değişti ki, Avrupa’-ya uzaktan bakan Türkiye birden üyeliği için mücadele edilen bir ülke haline geldi?
12 yıl öncesini dikkate alırsak, özellikle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’ndeki kendine özel ‘komünizm’in çöktüğünü görürüz. Bu öylesine ani oldu ki, çok değil 1990’da birisi çıkıp da bunu söyleseydi ona ‘Deli/Uçuk’ gibi sıfatlar yakıştırılırdı. Üstelik koskoca komünizm, tek mermi atılmadan çöktü. Düşünebiliyor musunuz ki, Moskova’da Komünist Parti yasaklandı. Türkiye, 70 yıl süreyle Sovyet tehdidini öne sürerek varlığını güvencede tuttu. Sovyetler’den sonra Yugoslavya, Batılı güçler – ve Vatikan – tarafından parçalandı. Sırada Türkiye vardı. Türkiye biz bilmiyoruz ama Batı için ‘Yapay Devlet’ statüsünde görülüyor. Örneğin Sevr Anlaşması’nı biz tek taraflı olarak kabul etmiyoruz. Oysa Sevr taraftarları bu anlaşmadan imzalarını çekmiş değiller. Anlaşma onlar için geçerli. Nitekim 6 Ekim’de açıklanan Tavsiye Raporu’nda azınlık maddesi, kelimesi kelimesine Sevr’den alınmıştı. Türkiye şimdi bir ikilemle karşı karşıya: Ya AB’nin sömürgesi olacak ya da parçalanacak.
UYUTMA TAKTİĞİ
2 – İlerleme Raporu ışığında 17 Aralık’ta verilecek tarihin Türkiye açısından anlamı nedir?
6 Ekim’de yayınlanan Tavsiye Raporu’nda gerçekte şu tavsiye edildi 17 Aralık’ta toplanacak olan ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanları’na: ‘Biz Türkiye’ye kesin tarih vermedik. Sizler de AB’yi bağlayacak kesin angajmanlara girmeyin.’ Ucu açık ve en az 20 yıl sürdürülmesi gereken bir süreç için
17 Aralık’ta soyut ve muğlak birtakım cümleler aracılığıyla Türkiye uyutulacaktır.
3 – ABD ve Avrupa ülkelerinin Ortadoğu ve İslam ülkelerini yeniden şekillendirme gayretlerinin, Türkiye’nin AB üyeliği ile bağlantısı var mı?
Var. ABD’nin ve AB’nin BOP’u var. Türkiye bu projede kullanılacak. Belirleyici olanlar Türkiye’nin değil, AB’nin ve ABD’nin istekleri ve çıkarları olacaktır. Şunu unutmayalım ki, ABD Lozan’ı kabul etmemiştir, ona karşıdır.
MASONİK HRİSTİYAN BİRLİĞİ
4 – Kitabınızda da yer alan 12 yılın anlamını ve AB’nin şifrelerini özetler misiniz?
AB’nin 12 yıldızı konusunda ‘Gül ve Haç Kardeşliği’ ile ‘Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri’ adlı kitaplarımda bu sembollerin şifrelerini anlattım. Ben bir tez öne sürdüm. Buna göre, AB ve Hristiyan kulübü değildir. Ama bir ‘Gnostik-Masonik Hristiyan Birliği’dir. Bu birliğin bu inanca uygun bir ‘din’ ve ‘Tanrı’ anlayışı vardır. Bu anlayış yerleşik dinlerin anlayışından esasta farklıdır. AB’nin dini anlayışı laiklik ve / veya ateistlik değil, ‘Sekülerlik’ ve ‘Deizm’dir. (Deizm: Dinlere inanmadan sadece yaratıcı bir güç bulunduğunu kabul etmek) Bu tez 17. Yüzyıl’dan beri Gül ve Haç Kardeşliği adlı gizli örgütle masonlar tarafından işlenmektedir.
MİTTERAND’DAN CHİRAC’A
Bugünkü AB’nin mimarlarının tamamı bu iki örgütten yetişmiş kişilerdir. Robert Schumann’dan başlayarak,
F. Mitterand’a ve Valerie Giscard d’Estaing’e kadar hepsi bu iki örgütle bağlantılıydılar. Örneğin Fransa’nın unutulmaz başkanı F. Mitterand, Sosyalist Parti’nin amblemini bile değiştirmiş ve sembol olarak ‘gül’ü kullandırmıştı. Mitterand (1916-1996) Tapınak Şövalyeleri’nin iki gizli merkezinden biri olan JARNAC’ta doğmuştu ve bu kentte günümüzde de varlığını sürdüren gizli öğreticilerle eğitilmişti. Kendisini politikaya sokan Alain Ponler de Gül ve Haç Şövalyesi ve Üstad Masondu. Mitterand, Fransa Cumhurbaşkanı olmadan önce ve sonrasında dört kez Tapınakçılar’ın merkezi Rennes Le Chateau’ya giderek bazı gizli toplantılara katılmıştı. Hatta Deistler’in ve Tapınakçılar’ın sembolik tanrısı ‘Evrenin Yüce Mimarı Asmodeus’un şatodaki heykelinin önünde ona saygısını sunarken çekilmiş fotoğrafları bile vardı. Mitterand, ayrıca AB’nin perde gerisindeki gizli mimarlarından olan Priory of Sion adlı Gül ve Haç bağlantılı gizli örgütün lideri Pierre Plantard de Saint Clair ile de çok yakın dosttu ve ilişki içindeydi.
ÜÇ ÖRGÜTTEN BİRİ
Bu örgüt tam bir Gnostik, Masonik kuruluştur. Bunlar İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğuna inanmazlar. İsa’nın eski fahişe Mecdelli Meryem ile evlendiğini ve Sarah adlı bir kızı olduğunu ve bu kızın Fransa’da Aytun diye bilinen bölgede büyütüldüğünü öne sürerler. Ayrıca AB’nin sembolik bir kralı olması gerektiğini, bu krallığın da kendi hakları olduğunu vaaz ederler. Halen Avrupa siyasetindeki en güçlü üç gizli örgütten biri budur. Benzer şekilde günümüzde AB Anayasası’nı hazırlayan konvansiyonun başı olan Giscard d’Estaing de Gül ve Haç Şövalyesi ve Üstad Mason’dur. Bugünkü Devlet Başkanı Jacques Chirac da masondur ve Fransa Büyük Doğu Mason Locası’nın 275. kuruluş yıldönümünde bu locanın üyelerine AB’nin gizli hedefleriyle ilgili çok önemli bir konuşma yapmıştır. Günümüzde Fransa’da basın ve yayın alanında en etkili olanlar masonlardır. Le Monde, Figaro, TV5 ve diğer yayın kuruluşları masonların denetimindedir. Sayalım: Albert Mothieu, Alain Bauer, Gerard Emery, Jean Pierre Dusseaux, Serge Moati, Roger Leray, Frank Soloveicik… Bu adamlar Fransız kamuoyunu kendi gizli emelleri yönünde eğitmekte ve beyin yıkamaktadırlar.
PAPA’YI BİLE ALMADILAR
Şimdi soruyorum: Masonlar, Gül ve Haç’çılar ve Sion Tapınakçıları, yeni hazırladıkları AB Anayasası’na Vatikan’ı, Papa’yı ve Hristiyanlığın tanrısını bile almamışken, Müslüman Türkiye’yi AB’ye tam üye alırlar mı? AB bir uygarlık projesidir. Bu projenin baş mimarları ise AB’deki bazı gizli örgütler ve bunların üyeleridirler. Giscard d’Estaing’in dediği gibi: ‘Türkiye, AB müktesebatını hazmedemez.’
TAPINAKÇILAR
Tapınak Şövalyeleri, Hristiyanlık uğruna savaşmaya and içmiş bir Haçlı tarikatı olarak kurulmuş, ancak zamanla Kilise ile ters düşmüştür. Haklarındaki söylentiler sonucunda, Fransa Kralı ve Papa’nın ortak kararıyla tarikat dağıtılmış ve şövalyeler tutuklanmıştır. Uzun sorgulamalar sonucunda tarikatın sapkın bir öğretiye inandığına, kara büyü ayinleri yaptığına kanaat getirilmiş ve örgüt tamamen yasaklanmıştır. Yaygın kabule göre, tarikat varlığını yeraltında sürdürmüş ve zaman içerisinde masonluk adı altında yeni bir örgütsel yapıya kavuşmuştur.
GÜLHAÇ
Rosenkreutz, yani Gül Haç ilk kez 1710 yılında Breslau’da Samuel Richter’in ‘Altın ve Güllü Haç Kardeşliğinin Felsefe Taşı Oluşturmasının Gerçek ve Tam Yöntemi’ adlı kitabında rastlanan bir ifadedir. Richter, Teoloji okumuş bir Luther rahibiydi. Bu önemli çalışma sadece birkaç simya işlemini açıklamakla kalmayıp kardeşliğin anayasasını ve kurallarını da ortaya koymaktadır.
GNOSTİK
Ruhani konulara ve/veya gizli ilimlere ait bilgiye ve bu bilginin maddi Dünya’ya hükmetmeyi mümkün kılacağına ilişkin inanç merkezinde gelişen disiplinlerin genel adı.
TÜRKİYE DEVLETTEN DE OLACAK
5 – Türkiye, AB yolculuğunda nereye gidiyor?
Türkiye, AB Anayasası’na – ne olduğunu bile okumadan – imza atmakla ulusal egemenlik haklarını AB’ye devretmeyi kabul etmiş olmaktadır. Bu Anayasa 2009 yılında yürürlüğe girecektir. Bundan beş yıl sonra 2014 yılında AB, bu Anayasa’ya dayanarak Türkiye’nin maliyesine el koyacaktır. Dikkat edilirse bu el koyma kararı da Türkiye tarafından zımnen kabul edilmiş ve imzalanmıştır. Böylelikle Türkiye, ‘AB’ye tam üye olacağım’ diye beklerken elindeki cumhuriyetten ve devletten de olacaktır. Çünkü egemenlik hakkının devri devletin de sonu demektir. Sonrası mı? Sonrasında eğer AB’nin masonları izin verirlerse Türkler 2014’te bir anıt mezar yaparak cumhuriyetin ruhuna fatiha okurlar. Bu tarihe bu notu düşmek istiyorum, o kadar…
Kaynak: Akşam Gazetesi 02/11/2004