Her insan akla, akılda eğitime muhtaçtır.
İnsana ve eğitime yapılan yatırım geleceğe yatırımdır.
Her aydın; toplumdaki hastalığı görmek, onu tedavi etmek, toplumu çağın gereklerine göre ilerletebilmek için akıl ve bilim öncülüğünde, vatansever, temiz yürekli, fedakar olmalıdır.
Okul; gençliğe, insanlığa saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, şerefi ve bağımsızlığı öğretir.
Ortaöğretimde ve yükseköğretimde; Milli kimliğin oluşmasında, millet bilincinin anlaşılmasında öğretmenlerin önemli bir işlevi vardır.
Öğretmenler; toplumun zihin dünyasının mimarlarıdır.
Öğretmenler; ülkenin yarınlarına adanmışlığın, sevginin, fedakarlığın ve hoşgörünün birer temsilcileridir.
Öğretmenler; çağın bilgisiyle ve mesleki becerisiyle donanmış, Türk Milleti’nin istikbalinin teminatı gençleri geleceğe hazırlamak ve yetiştirmek gibi büyük bir sorumluluk taşırlar.
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek, her öğretmenin asli görevidir.
Eğitim sistemi; her dönem yaz boz tahtasına çevrilmiştir. Eğitimin milli niteliği aşındırılmıştır. Eğitim sistemi adeta çözümsüz bir yapıdadır.
Her yıl yeniden ele alınan sınav ve yönetmelikler, öğretmenleri sıkan ve bunaltan sorunlar olmuştur. Her seferinde yeniymiş diye gündeme getirilen ve uygulanan projelerle sorunları çözmek mümkün değildir.
Üniversiteler; özgür düşünen, bağımsız bireyler yetiştiren bir eğitim kurumudur. Çok sesliliğin var olabileceği tek özgür alan üniversitelerdir.
Üniversiteler; hayatın ne kadar içindedir? Bilimsel eser üretmeyen akademisyenler; her şeyi bilir iddiasında herkese akıl verir ama bunun ne kadarını kendileri gerçekleştirir?
Dünya genelinde, başarılı öğrenciler altın değerindedir. Hemen her ülke; vizyon sahibi gençlerin peşindedir. Bulduklarında her türlü bursu vermeye hazırlar. Ama başarı ölçütleri çok farklı olarak ezberci değil, yaratıcı ve girişimci gençler arıyorlar.
Etkin ve saygın üniversiteler; sadece derslere odaklı değil, sanatı ve sporu da hayatının bir parçası haline getiren öğrenciler istiyorlar. Bulduklarında da hiç kaçırmıyorlar.
Bilimsel eser üretmeyen unvan sahibi akademisyenler; üniversiteleri lise düzeyine düşürmüştür. Okunmayan birkaç makaleyle topluma, bilime katkısı ve etkisi olmayan öylesine yapılmış tezlerle, salla başı, eğil, al unvanı anlayışıyla doktor, doçent, profesör unvanına sahip olan birçok akademisyen, yetişen öğrencilerin gerisindedir.
Her yerde açılan devlet ve vakıf üniversiteleri; akademik bilimsel düzeyi düşürmüştür. Unvanlı akademisyenler ordusu, görkemli bina kampüsleri oluşmuştur. Ancak üniversiteler, akademisyenler; bilim dünyasında, ülke sorunlarına çözüm üretmede çok sınırlı yere sahiptir.
Üniversiteler memur zihniyetli akademisyen yerine; üreten, bilim adamı amaçlı akademisyen politikası benimsemedikçe, öğrenci de diplomalı özelliksiz insanlar olacaktır.
Eğitim ve öğretimde temel amaç;
Akılcı aydınlanmacı bilimsel fikir ve düşünceleri özümsemiş,
İnsan haklarına ve hukuka saygılı,
Cumhuriyetin ve demokrasinin değerlerine içtenlikle bağlı,
Milli ve kültürel değerlerle evrensel ahlaki değerleri kişiliğinin bir parçası haline getirmiş,
Vatan, millet, bayrak ve meslek sevgisiyle, ülkesine ve milletine hizmet aşkıyla dolu,
Bilimsel, fiziksel ve ruhsal anlamda donanmış gençler yetiştirmektir.
Karanlık çağdışı dogmaların, küresel akımların pasif takipçileri olarak değil, vatan topraklarının hamuruyla yoğurulmuş, yüksek ideallere sahip, yenilikçiliğin peşinde koşan, sadece tüketen değil, araştıran, üreten ve yeni buluşlar geliştiren gençler yetiştirilmelidir.
Değerli Öğretmenler; yüksek sorumluluk duygusuyla yürüttüğünüz özverili çalışmalarınızı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı azim, irade, özveri ve kararlılıkla sürdüreceğinize olan inancım tamdır.
Yeni eğitim öğretim yılında, başarı ve esenlikler dilerim.