Üst kat komşumuz bebeğinin kırk uçurmasını yaptı. Davet etti, gittim. Aynı zamanda mevlüt okutuldu. Bir bayan okudu. Arapça okunan ayetler, dualar… İnsanlar okunan ayetlerin manasını bilmeden başlarını sallayarak dinliyor, kendinden geçiyordu.
O ayetler şarkı dinler gibi dinlemek ve mest olmak için gön-de-ril-me-di.
NOKTA!!
Ne için gönderildi?
Okuyup anlamak için cancağızım. Anlamazsan, gereğini nasıl yerine getireceksin?
Şimdi Arap geleneklerini din zanneden yobaz hemen devreye girer ve Arap alfabesi kaldırılmasaydı ayetleri anlardık der. Algı operasyonu işte böyle bir şeydir.
E be zevzek, Latince alfabe okuyoruz diye İngiliz, Fransız, İtalyan vb. dilleri anlıyor musunuz da, Arapça harflerle okuyunca ayetleri anlayacaksınız? Algı operasyonlarıyla kafes içine alınmış beyin ya? Dışarı taşamıyor.
Bugün bir öneri yapıyorum;
Evinizde okutacağınız Mevlüt, kırk vb. dini okutmalarda, cenazelerinize gelen hocaya, Arapça okuduğu her ayetin Türkçe mealini de açıklamasını isteyin. En azından insanlar okunurken ağladığı ayetlerin ne manaya geldiğini öğrenir ve ona göre davranma yolunu seçer veya seçmezse ne olacağını öğrenmiş olur. Hoca’dan özellikle; “devlet malını yiyenler, hırsızlık, faiz, tefecilik, kul hakkı, insan kayırma, ehil olmayan insanların layık olmadığı yerlere atanması, işçi haklarının gasp edilmesi ve bunlara neden olan idarecilerin akıbeti hakkında bilgi veren ayetleri okumasını isteyin. Adalet ve adil yargılamalar konusunda ki ayetlerin okunmasını isteyin. Bile bile yalan söyleyen ve hırsızlık yapan idareci ve yöneticileri; zengin, makamı var, akrabam, arkadaşım, benim partimden diyerek destek olup koruyup-kollayanlar hakkında ki ayetleri Türkçe meali ile okumasını isteyin. Vatan, bağımsızlık mücadelesi, şehitlik ve hangi şartlarda savaşın meşru olduğunu anlatan ayetlerin okunup Türkçe olarak açıklanmasını isteyin.”
Bu çağrıma el verirseniz ne gibi kazanımlarımız olacak biliyor musunuz?
1- Öncelikle Kur-an’a, yani dinimize hizmet edeceksiniz. Okuttuğunuz Kur-an’dan davet ettiğiniz insanların anlayarak faydalanmasını sağlayacaksınız. Din ticareti ile uyutulan insanlarımızı DİN ile uyandıracaksınız. Hocalar; miras hukuku, cinsel yaklaşımlar gibi ayetleri Arapça okuyup milleti ağlatamayacaktır.
2- Kuran Kurslarında ayetleri sadece ezberleyip manasını anlamadığı için “DİNDAR” değil, DİNCİ yetişen yobazların kendi anlamadığı Kur’an üzerinden ticaret yapmasının önü kesilecek. Mecburen Kur’an’ın manasını öğrenmek zorunda kalacaklardır. Kur’an ile aldatanları Kur’an’ın Türkçe mealini vererek açığa düşürmekle kalmayız, Kur’an’ın mesajlarının öğrenilmesine de hizmet etmiş oluruz.
Her mealin meal olmadığını da bilelim. Türkçe mealin Elmalı Hamdi Yazır ve Hakkı Yılmaz gibi isimlerden yapılmasını isteyebilirsiniz.
Davetlerinize kendiniz gibi düşünenleri değil, bilmeyenleri, bilmediği için tuzağa düşenleri davet ediniz ki, bir anlamı olsun. Siz konuşmayın. Tepki oluşur. Hoca okusun, Türkçe anlamı ile de açıklasın. Kafalar da oluşan çemberlerin kırılmasına bu şekilde zaten katkınız okunur.
Yabancı Şiir, şarkı okur gibi Kur’an okuyarak “Kur-an’ın okunup öğrenilmesine” dinci yobaz tarafından getirilen “örtülü yasağı” kıralım.
Algı operasyonları ile dinin öğrenilmesindeki engelin Cumhuriyetçi kesimin olduğuna muhafazakar kesime inandırıldı.
Gerçekte ise, bu algı operasyonunda görev alan din örtülü ajanlar Kur-an’ın öğrenip anlaşılmasını engelledi.
Atatürk nasıl heykellere hapsedilip hayatın içinden çekildi ise,
Dinimiz de “Arapça” dayatması üzerinden “Arap diline hapsedildi”.
Kısacası;
Yaratandan kullarına gelen mektubun okunması; din tüccarı, Evangelist Müslümanlar tarafından yıllardır engelleniyor. Mektuba mürteci kesim “Arapça dayatmasıyla el koyuyor”.
İşte hakikat budur.
Çünkü bu sahada rant çok büyüktür. Hem içeriden, hem dış istihbaratlardan “rant-makam-mevki” dağıtılıyor.
Bu yobaz engeli kırmak boynumuzun borcudur. İnanmanın da gereğidir.
Rahmetli Alija İzzetbegoviç’in dediği gibi;
“Din hurafeleri yok etmezse, hurafeler dini yok eder.”
Ve o hurafeler üzerinden sadece dinin değil, ülken de esir alınır. Tıpkı günümüz Türkiye’sinde olduğu gibi.
Türkçeye Karşı Açılan Örtülü Savaşa DUR De!!
İkinci kampanyamız Türkçemizi bozanlara karşı yapılacaktır.
Bir alışveriş merkezinde telefon kapakları satan bir işyeri gördüm. İşyerinin tabelasında “KAPAX” yazıyordu. O an “bu rezilliğe artık dur demek boynumuzun borcu” dedim ve bir kampanya başlatmak geldi aklıma.
“Türkçemizi bozan isim kullanan hiçbir iş yerinden alışveriş yap-mı-yo-ruz!!.”
Her gün sayfamızdan bu cümleyi yayınlayalım. Zamanı olan bu kampanya ile ilgili bir sayfa açsın.
Mademki “vatanımıza, bayrağımıza, kimliğimize, dilimize, dinimize” karşı ahlaksız bir savaş yürütülüyor.
Biz de diyoruz ki;
“SAVAŞSA SAVAŞ!!…”
Bizimle savaşan, varlığımıza karşı açılan savaşta piyon olanlara karşı biz de KARŞI SAVAŞ başlatıyoruz.
Bu tür yerlerden asla ALIŞVERİŞ YAP MI-YOR-RUZ!!..
Bu tür isim alan işyerlerinin sahiplerine neden böyle bir isim aldığını sorun. “Türkçe isimleri bozarak Türkçeye karşı açılan savaşta düşmana tarafına hizmet ettiğinizin farkında mısınız” diye sorun. Bilmiyorsa, öyle yazınca havalı olduğunu sanıyorsa, bıkmadan, kızmadan gerçekleri anlatın.
Oturup sürekli sızlanmak yerine, karşı eyleme geçmeliyiz. Bütün tahrip edilen alanlarda bu tür eylemler başlatalım.
HAYDİ SAHAYA…
VAR MISINIZ?!.