BOYUN EĞME!
18 Eylül 2014
İkinci Dünya Savaşı yıllarından sonra, ilk defa; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin rejimi, toprakları, çepeçevre sınırları, dolayısıyla Türk Ulusu; bu derece tehlikeli, kaygılı, çaresiz ve kara bulutlarla kapalı bir durumla karşı karşıya bulunuyor..
Çözüm süreci diye halka yutturulan garabetin faturaları Şırnak ve Hakkari’de bir gecede 8 okulun yakılması, sayıları her gün artan kaçak Kürtçe okulların açılmasıyla sürüyor. PKK ABD ve AB’nin doğal müttefiki oldu. Suriye sınırından 10 Km. içeriye tampon bölge tesisi ve uçuşa yasak bölge ilanı (Dün Irak’da Güney Kürdistan’ı kurdu) Suriye’de de Kürdistan’ın başka bir parçasını oluşturmaktan öteye gitmeyecektir. Sayıp döktükleri sebeplerin de hiç biri bir işe yaramaz. Çünkü 900 Km’lik bir sınırın tamamını 40 devletin ordusunu da getirsen kapatamaz, belli bölgelerde konuşlanmayla yetinmek de maksadı sağlamaz. Güneydoğu Anadolu’da adamlar, güya halk üzerinden ayaklanma provaları yapıyor. Hükümettekiler de, “çözüm sürecine provokasyon bunlar” diyor. Bu tip ahmakça sözlerle de milleti kandırmaya çalışıyorlar. PKK’nın yaptığı iş dünden bu güne, anayasal düzeni yıkmak; bunu da silahlı dağ kadrosu ve şehir milisleriyle gerçekleştirmektir. Sonuç da bölgeyi önce özerklik sonra da birleşik Kürdistan’ın bir parçası olarak ilan etmektir. Yolun yarısını da geçtiler..
Türkiye yılda 19 milyar dolarlık tarım ilacı alıp kullanıyor. (yanlış değil on dokuz milyar dolar) Tarım ilaçlarının aldığı ülkeler, az gelişmiş ve insani değerleri toplumda tam oturmamış sınıfına dahil olanlar. Peki, bu ülkelerdeki fabrikalar kimin? Zengin ülkelerin küresel şirketleri.. Çünkü bu şirketlerin ülkelerinde insan hayatı kıymetli olduğu için; hava kirliliği ve tarım ilacı üretiminin atıklarına yer yok!. Para bu şirketlerinin ülkelerine, pisliklerini de üçüncü dünya ülkesi denilen, bizim ilaç aldığımız ülkelere.. Bize bunun zararı ne? Kanser ve diğer hastalıkların hızla artması. Çünkü bir ürün için 5 çeşit ilaçlama yeterli olurken, üretimi arttırmak için 20 çeşit ilaç kullanıyor üretici!. Ürünün üzerine sayısız ilaç partikülünün yüklenmesi ne şekilde bir yıkama yapılırsa yapılsın, bir kısmı o ürünü alan vücuda giriyor.. Besin sağlıklı olmadığı gibi, toprağı da yorduğunda, O’nuda yaşlandırıp öldürüyor..
Ama bu yazının maksadı yukarıda yazılı olanlar değil..
Bizim, her geçen gün daha da beter olacağı açık ve net olan bu sarmaldan kurtulmamız, bu düzenin siyasi rantını yıllarca yiyen sömürücüleri kovup, ülke yönetimini dürüst, yurtsever gençlerin almasını sağlamamız kaçınılmazdır, şarttır, doğal zorunluluktur..
Siyaset doğumdan ölüme bir hak mücadelesi olduğundan, her genç, cesaret ve atılganlıkla, yenilmez yutulmaz bir demir leblebi gibi; “İzleyeceğim yolu seçmiş bulunuyorum. Bu yolu yürümekten beni kimse alıkoyamaz” demelidir..
Çünkü; mevcut düzen partilerine oy vermek ve bunları izlemek, sonu gelmeyen bir kumsalda yürümekten farksız. Yolcunun ayağı her adımda sürçmekte, düşecek gibi olmakta, gözleri boş yere altında dinlenmek üzere bir cılız ağaç aramaktan ibaret kalacaktır..
İnsan olarak yurttaşların hakları ve görevleri vardır. Bu gün işte, tam da bu gündür. Bıkkınlık, tembellik, kayıtsızlık kabul edilemez bir zamandayız. Zihinsel sığlık ve yoksulluk vaktinde de değiliz; zihinsel keskinlik ve açıklığa en çok ihtiyaç duyduğumuz bir gündeyiz. Aksi halde Türkiye’nin ağıtları bitmeyecektir. El yordamıyla olmaz! Özgür ve akla uygun irademizi kullanmalıyız, başka yolumuz yok..
Heyecan ve tutku, bütün sınır ve engelleri yerle bir eder. Geriye yapacak bir şey bırakılmamalı; geriye yapacak bir şey kalmışsa, hiçbir şey yapılmamış sayılacaktır..
Özgürlük, yüreklice düşünmek, aklını kendin olarak kullanma cesaretini göstermektir. Bu aynı zamanda aydınlanmanın da parolasıdır. Eylem için özgürlükten başka bir şey gerekmez. Özgürlüğün temeli, eylemsel iradedir. Hayatınızın tek düzeliğini kırın..
Romalı Ozan Horatius’dan:
“Gir bu yola seve seve! İyi yaşamayı sonraya bırakan kimse,
Yolunda bir ırmakla karşılaşıp da akıp geçmesini bekleyen bir köylüye benzer;
Oysa ırmak hiç durmadan akıp gidecektir.”
Doğa en kısa yolu seçer, sen de öyle yap HEPAR’a katıl…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı