Muğlak dış politikalarla nereye kadar?…

NECDET BULUZ

 

IŞİD’a karşı oluşturulan “çekirdek kadro” içinde Türkiye’nin ne yapacağı, hala açıklığa kavuşmadı. Yapılan ikili görüşmelerde “Olumlu adımlar attık. Terörle mücadelede birlikte hareket edeceğiz” deniliyor. Daha önce Cidde Bildirisine imza atmayan Türkiye, şimdi de Fransa’nın Başkenti Paris’te yapılan IŞİD Zirvesi’ne katıldı ama burada da net tavır ortaya konulamadı.

Dış politika, gerektiğinde risk alma sanatıdır. Kazanmak isteniliyorsa, oyunu iyi bilmek ve oynamak gerekiyor. Suriye politikalarında olduğu gibi sınıfta kalmamak gerekiyor. Bugün, dikkat edilecek olursa yıllardır ısrarla yanlış uygulanan politikalar sonunda Suriye enkazı üzerimizde kalmıştır.

Dış dünyaya yüzümüzü döndüğümüzde İngiltere, Fransa gibi ülkelerin oluşturulan koalisyon güçleri içinde hep ön saflarda yer aldığını görürüz. Sonunda da pastadan payı alanların da yine bunlar olduğu görülüyor. Çok uzaklara gitmeye gerek yok, Ortadoğu’daki operasyonlarda bugün Batı ülkeleri kazançlı çıkmıştır. Özellikle petrol savaşlarında oynanan roller bu kazançları da ortaya getiriyor.

Libya’da Kaddafi’ye karşı düzenlenen operasyonlarda da ön saflarda yer alan Fransa, bugün bu ülkedeki zengin petrol kaynaklarının üzerine oturmaktadır. Amerika’nın, İngiltere’nin de aynı pastadan pay aldıklarını söylemeye gerek var mı bilmiyoruz?

Libya’da ne elde ettik? Bırakın bir şeyler elde etmeyi, savaş sonrası Libya 5 parçaya bölündü, Türk şirketleri kovuldu. Trilyonlarca zararımız oldu, çalışanlarımız geri döndü, işsizler ordumuza yenileri eklendi. Bu ülkede bugün büyük pasta adı geçen dış güçlerin elinde. Türk şirketler ise ancak taşeronluk görevi ile yetiniyor.

Küresel terörle mücadelede kararlılık önemlidir. Bu kararlılığın da açık biçimde ortaya konulması gerekiyor. Bugün, Batı’ya yüzümüzü döndüğümüzde çıkar amaçlı da olsa, terörle mücadele adı altında bu hedeflere ulaşılıyor.

Asıl konumuza geçelim:

IŞİD’a karşı düzenlenen konferansa ev sahipliği yapan Fransa şimdi savaş uçakları ile Irak üzerinden keşif uçuşlarına başladı. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande Kuzey Irak Peşmergebaşı Barzani ile de bu konuda daha önce görüş alış-verişinde bulunmuştu.

Türkiye’nin IŞİD’a karşı net tavrını ortaya koyamaması öncelikle bu örgütün elinde bulunan 49 Türk rehineye bağlanıyor. Başka nedenler var mı, buna açıklık getirilmedi. İnsani yardım, sınır güvenliği ve istihbarat paylaşımı konularında Türkiye’nin koalisyon güçleri ile birlikte çalışacağı açıklandı. Bunlar yeterli mi, bunu bilemiyoruz. Ancak, Amerika’nın bu konuda tatmin olduğunu söyleyemeyiz.

Amerikan sözcüleri bu konularda pek açıklama yapmıyor. Ancak, yönetime yakın gazetelerdeki haber ve yorumlarda Türkiye’nin tutumunun eleştirilmesi ve gelecekle ilgili olasılıkların yazılması düşündürücüdür.

Dikkat edilecek olursa, bölgede Amerika’nın en büyük üssü Adana’daki İncirlik’tir. Irak’ın işgalinden sonra İncirlik Üssü’nün eskisi kadar öneminin kalmadığı ifade ediliyor. Kuzey Irak’ta Erbil’de inşa edilen Erbil Havaalanı şu anda İncirlik Üssü’nün görevini yerine getirebilecek kapasiteye kavuşturulmuş durumda.

En büyük ve önemli müttefikimiz, günü geldiğinde “Alın üssünüzü başınıza çalın” diyebilir mi? Diyebilir. Alternatifler olduğu sürece Amerika gibi bir ülkenin ne zaman nasıl hareket edeceğini tahmin etmek zordur. Bugüne kadar uyguladığı politikalara bakacak olursak, eğer bugün Türkiye’den beklediği desteği alamazsa, bu gelecekte hiç şüpheniz olmasın büyük bir kine dönüşebilir.

Bölgede oluşturulmaya çalışılan, temelleri atılan Bağımsız Kürt Devleti’nin kurulması ile Türkiye’ye ihtiyaç kalmayabilir. Amerika, bugün bunların hesabını yapıyordur. Peki, bizi yönetenlerin buna karşı bir hesapları var mı?

Ortadoğu, Amerika’nın, Batı’nın çıkar alanıdır. Bugün bölgemizde petrol kaynaklarının paylaşımı, çıkar mücadelesi vardır. İsrail’in bölgesel güvenliği ve yayılmacılığı vardır. Bölgede oluşturulmaya çalışılan Bağımsız Kürt Devleti, aynı zamanda İsrail’in de sıçrama tahtası olacaktır.

Türkiye’nin üstlenmesi gereken bazı görevlerin Mısır’a bırakılması da mı bir şeyler ifade etmiyor?

Açık ve net politikaların içinde olmadığımız süre içinde geri planda kalmanın bize yararı olacak mı? Eğer, karşımızda düşman varsa, terör tehdidi varsa öncelikle bunlarla sonuna kadar mücadele etmekte duraksamanın bir anlamı var mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan “Terörle mücadele etme kararlılığındayız” diyor. Bunun sadece sözlerde kalmaması gerekiyor.

Bu satırlar yazılırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar’dan gönderilecek olan Müslüman Kardeşler’in Türkiye’ye getirilebileceği haberleri geliyordu. Bunun, hem Amerika,hem Batı,hem de bugünkü Mısır yönetimine tamamen ters olacağını ve bunun gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin hedef haline getirilmesinin de söz konusu olacağını belirtelim.

Biz de sormadan edemiyoruz:

Müslüman Kardeşler Arap’tır, terörist olarak tanımlanmaktadır. Peki, Katar niye bunları göndermek istiyor?

e.mail: [email protected]

             [email protected]

 

 

 

 

 

 

NECDET BULUZ - erbil parlamento aaarsiv

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir