Sayın Nihat Genç,
23.08.2014 günü bu manşet ile bana cevap yazdığınızı ilan edildi.
Öncelikle yazımı kaale alıp okuduğunuz ve size herhangi bir şey sormamış olsam da cevap yazdığınız için teşekkür ederim.
Hatalı olduğunu, yanlış algıladığınız veya İsrail ile Yahudiler hakkındaki ön yargılarınızı samimiyet ile irdeleyebilmek adına yazınızı buraya kopyaladım ve koyu harfler ile size düşündüklerimi yazmak ve müşterek okurlarımız ile paylaşmak istiyorum.
“Bu sabah Odatv sütunlarında İsrailli gazeteci Rafael Sadi öldürülen bir İsrailli çocuğun haberini yayınlıyor ve kendisine verilen bu habercilik özgürlüğünü, tam bir propaganda ajite savaşına alet ediyor.”
Sizin gibi ünlü bir yazarın daha öz Türkçe sözcükler kullanmasını beklerdim. Ajite sözcüğü Türkçe değil Fransızca ve İngilizce kökenli AGİTATİON sözcüğünden türetilmiş ve Türkçeye tercüme edersek en basitinden KIŞKIRTMA sözcüğü ile yerini bulabiliriz. Yani anlayacağını yazdıklarımla beni kışkırtıcılıkla suçladığınız ilk satırlarınızdan beri. Kimi nasıl kışkırttığımı da yazsaydınız iyi olurdu tabii.
“Gazetecilik çocuk ölülerini yarıştırma yeri değildir, on binlerce Filistinli çocuğun günahını, öldürülen bir İsrailli çocuğun ajite haberiyle mi örtbas edeceksin, sizinkiler de çocuk bizimkiler de çocuk, hepsi haberdir, ama biz sizin propaganda savaşlarına alet olacak kadar ‘çocuk değiliz’…”
Bir de karar vermelisiniz nezaket kuralları çerçevesinde mi yazacaksınız yoksa eldivenleri sıyırıp kavga mı edeceksiniz? Birbirini tanımamış ve hayatta yazışmamış iki insan birbirlerine SİZ diye hitap etmelidir. Türkçe yazım ve nezaket kuralları çerçevesinde. Sizin bana SEN diye yazma özgürlüğünüz yok bilesiniz.
Bu noktaları geçip esasa gelelim isterseniz.
Bu haber de sizi rahatsız eden İsrailli bir çocuğun da bir HAVAN mermisi ile öldürülmesi olmadığı açık tabii. Hem çocukların ölmelerine karşı olacaksınız hem de ölen İsrailli bir çocuk olunca bunun haberini KIŞKIRTMACILIK olarak adlandıracaksanız. Sizinle anlaşmamız çok kolay olmayacak ama ben denemeye devam edeceğim.
Beni ölen Filistinli çocukların ölümünü ÖRTBAS etmekle suçladınız. Neye dayanarak bunu yaptığınız çok sarihtir. Gazetecilik kurallarını Milli menfaatler uğruna yok sayan biri şeklinde gösterme çabanızı da anlamak zor değil. Ama yazdıklarımı okumuş olanlar bu savaşın ve çocuk ölümleri konusundaki görüşlerimi sanırım sizden daha iyi biliyorlardır. Yani bu çaba yersiz bir karalama çabasıdır ve bunu neden yaptığınızın tek bir izahı vardır. Sizin İsrail sözcüğü ile bir sorununuz var ama ne diyebilirim ki?
“O İsrailli çocuğu öldüren Hamas’ı da bir zamanlar yetiştirip büyüten İsrail’dir..
ABD’nin Kızılderilileri soykırımdan geçirip sonra rezervasyonlarda bir iki çadıra sığdırması gibi, yüz binlerce Filistinli’yi hem öldürüp hem topraklarını elinden alacak hem de insanlık değerleri ve kurumlarını hiç dinlemeyeceksin…
Sonra da bu sütunlarda gelip bizleri çocuk yerine, bizleri, senin propagandist aletin yerine koyacaksın.”
Bu paragrafta ise en temel tarih bilgisinden bile yoksun olduğunuz veya bile bile nefret ile İsrail’e saldırdığınız ortadadır.
Hamas’ı İsrail’in yetiştirip büyüttüğünü belgeleyen herhangi bir İsrail resmi yayınına ve ifadesine hiç bir yerde rastlayamazsınız. Bu yazdığınızın PKK’yı Türkiye yetiştirip büyüttü palavrası ile aynı değerde olduğunu söyleyebilirim. Lütfen KOMPLO TEORİLERİNDEN yola çıkarak gazetecilik yapmaya çalışmayın.
Evet bunu biliyordum sizin ABD konusunda da bir sıkıntınız var ama buna da bir şey demem mümkün değil. İsterseniz Filistin konusuna dönelim.
Yüz binlerce Filistinliyi ÖLDÜRÜP TOPRAKLARINI ELİNDEN ALACAK demişsiniz.
Bunu kanıtlar bir delili var mı elinizde?
Filistinlilere ait toprak dediğiniz yerin haritası nerede ?
Ne zaman hangi coğrafya da Filistin devleti ve toprağı vardı acaba?
Yüz binlerce öldürülmüş Filistinlinin isimleri ve soyadlarını içeren bir liste var mı? Gazete haberi de olur.
Nihat bey tarihte Filistin devleti de toprağı da asla olmadı.
Bundan sonra İsrail’in sayesinde olacak. Ama Tarihte olmadı. Bu coğrafyada en uzun hüküm sürmüş olan OSMANLI İmparatorluğu idi. Hani sizin çokça kullandığınız EMPERYAL sözünün bire bir uygulayıcısı Osmanlı. 400 sene bu coğrafyayı İŞGAL etti kimsenin bunun hatırlatmaya da eleştirmeye de muvaffak olmadılar. Ha bu arada çok sevdiğiniz Filistinli (O zamanlar isimleri halen ARAPLAR idi) kardeşleriniz Osmanlıyı İngilizlere hatta kısmen Yahudiler’e de PARA karşılığı satarak Osmanlıyı da sırtından hançerleyenler idi.
Osmanlı’nın bu coğrafyada kaç tane Filistinli çocuk öldürdüğünü incelemek isterseniz buyrun AKKO şehrine gelin ve hamamda genç Arap çocukları ile halvet getirdikten sonra kellerini kestiren AKKO Valisi CEZZAR AHMET PASA’nin tarihini Akko’lu ”Filistinlilerden ” öğrenin. Çocukların nerede kellelerinin alındığını öğrenmek isterseniz söyleyeyim. Bugün Müze haline dönüştürülmüş AKKO HAMAMINDA…
Ha bu arada kısa bir bilgi daha CEZZAR nedir bilmiyorsanız Arapça KASAP demek… Hani bir zamanlar çok severdiniz KASAP ŞARON sözcüğünü, işte aynısından Kasabın ağa babası Cezzar Ahmet Paşa imiş.
Eh o zamanlar Osmanlı Filistin’i FETHETMİŞTİ . İsrail yapınca İŞGAL oluyor…
Sizinkine hazımsızlık denir.
Propaganda sözcüğüne hiç takılmıyorum bu sizin bana karşı saygısızlığınızdır ve sizi bu sözcükle yalnız bırakıyorum.
“Bak senin gibi propagandistler bizde de var, bugün Star Gazetesi’nde Hakan Albayrak. Davutoğlu sayesinde ve öncülüğünde Suriye topraklarında ikiyüzbin Suriyeli üstelik müslüman müslümana kırdırılarak üstelik İsrail’in de onayıyla kırdırıldı ve hala kalkmış, cart curt etmeyin, Davutoğlu çok başarılıdır, diyor.
İşte aynı ‘adamlarsınız’. Siz ittifak deyip siyasi çıkar deyip birbirinizle el altından çok güzel anlaşırsınız, olan bizlere oluyor, olan ölü fotoğraflarını yayınladığınız çocuklara oluyor.”
Bakın aynı yazım saygısızlığını idame ettiriyorsunuz. Bana SEN değil SİZ demeniz gerekir.
Nihat bey sizin evde elektrikler veya sular kesilir mi arada sırada da olsa?
İşte onun da müsebbibi İSRAİL’dir. Birilerine yaptırıyordur. Hele İsrail karşıtı yazılara yazmaya devam ederseniz daha da sık kesilebilir.
Açıkça izah ederseniz derdiniz nedir diye belki çare bulunur?
Olmadık iddia ve suçlamalar ile akademik olmayan bir kahve dedikodusundan ve nefret kışkırtmacılığından öteye gidemiyorsunuz.
“Bizleri sizlerin kanlı savaş trafiklerinize alet etmeyin.”
BİZ ve SİZ? Açıklarsanız memnun olurum. BİZ derken kimsiniz ve kimi temsil ettiğinizi sanıyorsunuz. Bana SİZ derken benim kimi temsil ettiğimi sanıyorsunuz?
Ben sadece kendimi temsil ediyorum Ya siz? SEN demem mi gerekir acaba?
Kanlı savaşları gelin hep birlikte lanetleyelim ve gereksiz suçlamalar ile beni veya sevemediğiniz İsrail’i suçlamaktan vazgeçin (Hoş vazgeçemezsiniz ya)
“Bizlerin, her türlü savaşa, ne şekilde olursa olsun savaşlara karşı insan ölümlerine karşı insanlık gibi büyük davalarımız var.”
Mesela? IŞİD ve EL NUSRAterör örgütlerine silah temin etmek gibi mi?
Yoksa HAMAS terör örgütüne 300 milyon dolar yardım edip ROKETSAN fabrikasının benzerini GAZZE’de inşa edip 10 bin adet roket yedek aksamını Dubai’de mukim ve ASELSAN’ın da ortak olduğu TAWAZUN şirketi aracılığı ile gazze’ye göndererek mi bu davaların savunuculuğunu üstleniyorsunuz?
‘Bizden bu öldürüldü sizden bu öldürüldü’ propaganda savaşlarınızı koskoca medyamızda yapacak yer mi bulamadınız.”
Nihat bey benim yazdıklarım Türkiye ve İsrail’de 5 gazetede birden yayınlanıyor. Uygun gören editörler yazdıklarımı yayınlar. Buna siz dahil isteyen karşı çıkabilir kuşkusuz . Karar ODATV dahil yazı işlerinin ve sahiplerinin olsa gerek.
Bu ifadeniz ile demokrasiye ne denli yakın olduğunuzu açıkça ortaya koydunuz tebrikler. Yani siz sadece yandaş ve İsrail karşıtı yayınlarda yazılanları okumaktan memnunsunuz farklı görüşleri okumak istemiyorsunuz. Anlaşılmıştır.
“Ortadoğu’nun İsrail’inden IŞİD’ine delirmiş ve kudurmuş savaş makinesinin aletlerini Odatv’nin sütunlarına sokacak kadar bizi ahmak yerine koymayın.
İsrail insanlık değerlerine ve kurumlarına düşman terörist bir devlettir.
IŞİD insanlık düşmanı ve İsrail’in oyuncağıdır.”
Nihat bey karıştırdınız galiba IŞİD’e ”Onlar dosttur” diyen bir zamanların Dışişleri Bakanı ve şu andaki başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’dur. İsrail değil. Bu palavrayı kim aklınıza soktu ben bilmiyorum. Ama bunu kanıtlarsanız ben tek bıyıkla gezerim…(Bu Tahtakale lafıdır ve anlamı büyüktür).
“Suriye’de müslümanı müslümanı kırdırtan İslamcı iktidarın İsrail ve IŞİD’den farkı yoktur. Yani hepsi aynı .ok’un soyudur.”
Gerçekleri bilmeden biliyormuş gibi yazmak size yakışmıyor veya aslında tam size göredir diyebiliriz belki.
“İsrail çoluk çocuğu ve masum halkı, acımasızca bir değil on değil yüzlerce defa bombalayarak katletmiş ve doymamıştır, insanlığın yüzüne bakacak suratları hiç kalmamıştır.”
Nihat bey, İsrail’in üzerine 50 gün içinde kafanızın üzerine 4500 adet roket atarsa ne yapmanız gerekir? Arada sırada yazmayı kenara bırakıp okumanızı tavsiye ederim. Okunacak ve öğrenecek çok şey var.
“Gazetecilere düşen görev ülkelerinin kudurmuş savaş makineleri karşısında bağımsız insanlık değerlerine sahip çıkabilmeleridir.”
Kesinlikle katılıyor ve aynı tavsiyeyi size de iletiyorum. Gelin hep birlikte savaşları lanetleyelim , gelin hep birlikte insanların çocukların ölmemesi için dostluk sesleri çıkartalım, bu yazdığınız yazı gibi yazılar sadece nefret ve düşmanlık üretir ve kimseye de fayda vermez. Bu savaşta sadece İsrail yoktu, tek başına savaşmadı. Hamas gibi ve ne acıdır ki kendilerine ”Kardeşim” diyen bir Cumhurbaşkanımız olan bir ülkenin mensuplarıyız. (Ha unutmadan ben İsrailli olmaktan öte öncelikle Türküm, tabii bunu hazmedebilirseniz, hani bana hep başkasıymış gibi yazdınız ya , yanıldınız)
“İnsanlık nezaketimizi zeka düşüklüğüne sayanlara saygımız asla olmaz, nezaketimizi, bizi figüranlaştırıp parmak ucunda oynatma fırsatı, gibi algılayanlarla, işim hiç olmaz.”
Nihat bey, sizin nezaketten söz etme hakkınız sadece bana SEN yerine SİZ diye hitap edeceğiniz gün başlar. Şu anda nezaket kuralları içinde sizi meslektaş sayıp cevap verdiğim için ve kimseyi de parmak ucunda filan oynatma niyetim olmadığını anlayabileceğinizi umarım.
Hedef savaşların olmamasını sağlamaktır. NEFRET üretmek değildir. Siz ikincisini yapmaya çalışıyorsunuz. Türk milleti bu numaraları da yemez.
Rafael Sadi
Bir yanıt yazın