Tarih 07 Eylül 1946. Çok partili dönemin ilk başbakanı Recep Peker, koltuğuna oturduktan bir ay sonra Türkiye tarihinin ilk devalüasyon kararını açıklar. Türk lirası ABD dolarına endekslenir. Oran %54.3’dür.
Dünya Bankası ve IMF 1947 de faaliyetlerine başlamışlardır. Bundan bir kaç sene önce de kurulmuşlardır.. O zaman batı dünyası “bu kurumlar olmadan dünya yönetilemez demeye başlamıştır.”
Bizdeki 7 Eylül devalüasyonu da bir düzen değişikliğine işaret etmektedir ve Türkiye’nin girdiği “yeni” düzen içinde antiemperyalist Kemalist devrimcilere yer yoktur. Tasfiye edilirler. İnönü yönetimi altında hem de. Kazananlar Türkiye’yi küçük Amerika yapacağını söyleyen “35’ler” grubu ve liberal Nihat Erim’dir.
En jakoben Kemaliste devalüasyon kararını açıklatırlar ve Recep Peker on ay sonra gider, bir süre sonra ölür.
Daha sonra Türkiye liberal ekonomik sistemle bütünleşme politikasını Menderes ile sürdürür. Ancak olay burada bitmez;
-Menderes 4 Agustos 1958’de % 68,9 oranında devalüasyon yapar. 1,5 yıl sonra askeri müdahale ile idam edilir.
-Demirel 10 Agustos 1970’de % 40 oranında devalüasyon yapar ve dokuz ay sonra 12 Mart 71 darbesi ile düşürülür.
-Gene Demirel 2. Cephe hükümeti döneminde 21 Eylül 1977 de % 9,1 devalüasyon yapar, hükümet dağılır.
-Bülent Ecevit 10 Agustos 1979’da % 43,7 devalüasyon yapar, beş ay sonra gider.
-Gene Demirel 24 Ocak 1980’de % 32,7 devalüasyon yapar, yedi ay sonra 1980 askeri darbesi ile uzaklaştırılır.
-Tansu Çiller 5 Nisan 1994 de % 51 oranında devalüasyon yapar, ardından siyaset sahnesinden silinir.
-Bülent Ecevit 22 Şubat 2001’de % 28,4 oranında devalüasyon yapar ve seçimlerde rekor oy kaybıyla siyasi hayatı biter, bir süre sonrada ölür.” *
Diğer bir değişle 2011 den bugüne devalüasyon temiz % 60’dır. Son aylarda da fena kıpraşmaya başlamıştır. Şimdi kimin gidip, sonunun ne olacağını hakikaten büyük bir merakla bekliyorum.
*Soner Yalçın-Kayıp Sicil kitabından alıntıdır.