KOLTUK SEVDASI, VATAN SEVDASININ ÜZERİNE ÇIKARSA…

 

Ünlü bir sözdür… Hani derler ya, “Anayı kızdan ayıran para…”

Biz de bunu şöyle çeviriyoruz: “Politikacıyı insanlığından ayıran koltuk…”

Tabii bunu her politikacı için söylemiyoruz. Adını tarihe altın harflerle yazdıran politikacılar da var…

Biz, bunu, her gün yalanla yatıp, yalanla kalkan, bugün “AK” dediğine yarın “KARA” diyenler için söylüyoruz…

Şu son yıllarda, son aylarda nelere tanık olmadık ki… Sayısız pisliklerle, sahtekârlıklarla, üçkâğıtçılıklarla, hırsızlıklarla karşılaştık…

Anlatmaya, yazmaya kalksak ummana sığmaz…

Milyonlarcasının içinden alacağımız birkaç örnekle yetinelim biz şimdilik…

RTE, bir zamanlar halkın huzuruna çıkıp, demişti ki:

“… Bunlarla (yani PKK ile) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar… Bunun hesabını her yerde vereceklerdir. AK Parti Hükümeti olarak bugüne kadar terör örgütüyle hiç bir zaman masaya oturmadık, hiç bir zaman da oturmayacağız…”

Bülent Arınç da göğsünü gere gere şu sözleri sarf etmişti:

“Bizim hayatımız çok şükür dünüyle bugünüyle, her şeyiyle ortadadır. Attığımız her adımın söylediğimiz her sözün, yaptığımız her işin hesabını verdik. Biz teröristle, örgütle pazarlık yapacak namussuz, şerefsizlerden değiliz.”

Daha sonra “AÇILIMDAN SORUMLU” Bakan Beşir Atalay şunları vurgulamıştı:

“Beğenin ya da beğenmeyin, Öcalan Kürtlerin lideri. Bir mekanizma oluşturduk. MİT Öcalan’la görüşüyor. Biz BDP’lilerle görüşüyoruz, onlar da Kandil’le görüşüyor…”

Recep Tayyip Erdoğan da bu açıklamanın ardından şöyle konuşmuştu:

“Bir yıldır gençler ölmüyor ya, bunlar çok rahatsızlar. Çünkü bunlar kandan beslenen vampirler. Demokratikleşmenin önündeki son engel, işte bu çetedir. Bu kaos çetesi, bu kan lobisi, bu paralel yapı temizlendiğinde inanın demokratikleşmenin önündeki tüm engeller kalkacaktır. “

Koltuk düşkünlüğü denilince, bu arada bir de Siyasal İslamcı bir politikacıdan söz etmeden geçemeyeceğim. Adı, Numan Kurtulmuş… Bir zamanlar, AKP’nin ne hırsızlığını, ne soygunculuğunu bırakan adam… Ve “Biz Harun gibi gelip, Karun gibi gitmeyeceğiz” diyen adam… Ama bugün AKP’nin HAS ADAMI ve BAKANI oldu… Koltuk tüm yüce idealleri (!) alt etti, ayaklar altına aldı…

Bütün bu olup bitenler karşısında, bize de “Sen nelere kadirmişsin, sen neymişsin be koltuk!..” demekten başka bir şey kalmıyor…

Bu arada devletin en yüksek tepesine, en yüksek koltuğuna oturan RTE’nin de yine koltuk sevdası bitmedi henüz… Devam ediyor. O şimdi gözünü 2023’lere dikti. Bu kez de hedefinde BAŞKANLIK SİSTEMİ ve “İslam Cumhuriyeti” var…  Ama ondan önce, Anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa ulaşabilmesi için 367 milletvekiline ihtiyacı var… 2015 seçimlerinden zaferle çıkması gerekiyor…

Bunun için elinden gelen gelmeyen her şeyi yapıyor. Bebek katillerini ve Kürtleri ürkütmemek, desteklerini kazanabilmek için her şeye göz yumuyor…

PKK ile ihanet derecesine varan görüşmeleri, anlaşmaları, müzakereleri, “Gençler ölmüyor, analar ağlamıyor… Silahlar sustu…” savunması ile açıklamaya çalışıyor… Ama verilen ödünlerden, karakollara yapılan baskınlardan, şehitlerden, bayrak indirmelerinden, Güneydoğu’nun bir terör örgütüne teslim edilmesinden hiç söz etmiyor…

PKK’lılar Türk subaylarına kimlik bile soruyorlar artık. Yol kesiyorlar… Adam kaçırıyorlar… Bölgede çalışan iş makinelerini yakıyorlar…

APO, “Şunu yapacaksın, bunu yapmayacaksın…” diye emirler, tehditler savuruyor devletin bakanlarına…

HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ise, “Açılımdan haberimiz yok, bize bilgi verilmiyor…” diyen Türkiye Cumhuriyetinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Genel Kurmay Başkanı ile “DALGA GEÇME” cesaretini kendinde buluyor. Şunları söylüyor:

“Sürecin muhataplarından biri de Genelkurmay’dır. Yol haritasını Genelkurmay’ın da görme hakkı vardır!..”

 “Yol haritasını biz de görmedik. Önümüzdeki hafta yetkililerle toplanıp içeriğini öğreneceğiz. Tamamlandığı zaman gerek Kandil ve gerekse Sayın Öсalan ile paylaşılacak. Bunu onların da görmesi ve kabul etmesi gerekiyor…”

Genel Kurmay Başkanının “Kırmızı çizgilerimiz vardır” sözü üzerine de, Türk Ordusunu küçümseyerek ve iyice küstahlaşarak ekliyor:

“Herkesin kırmızı çizgisi vardır. Ancak Genelkurmay’ın artık bu klişe lafları bırakması gerekiyor. Çünkü bizim de kırmızı çizgilerimiz vardır.”

Peki, Siyasal İslamcı kesimde bu “KOLTUK SAVAŞLARI” olurken, sosyal demokrat kesimde ortalık süt liman, herkes vatan millet hizmetinde mi çalışıyor?

Ne gezer… Nerede o günler?

2010’larda CHP’nin Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu önce umut taşıdı yüreklere. Konuşmaları ile televizyondaki “Dosya Savaşları” ile dürüst tavırları ile güven verdi topluma…

Ama bu güven ortamı çok uzun sürmedi…

Partideki Atatürk milliyetçilerini tasfiye etmekle başladı işe. Sonra Siyasal İslamcı kadrolardan esinlenerek ve onların elindeki silahı almak bahanesi ile türbancılık, tarikatçılık uğraşılarına merak saldı… Daha sonra da PKK avukatlarını, Fethullah Gülen hayranlarını doldurdu partiye…  Dersim’i bahane ederek Atatürk’e dil uzatmaya, Cumhuriyet döneminde yapılan icraatları eleştirmeye başladı…

Bununla da yetinmedi. Yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde tüm adaylarını ya siyasal İslamcılardan, ya MHP’lilerden ya da eski partililerden seçti. CHP’li aday göstermedi hiçbir yerde…

Hani derler ya “Kır atın yanında duran ya huyundan, ya suyundan…” O, AKP’nin yandaş muhalefetçiliğine soyununca, RTE gibi hareket etmeye, onu taklit etmeye başladı…

“Partide tek seçici, tek karar makamı benim, kral benim, her şey benden sorulur…” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde milletvekillerinin yeni bir aday çıkarmasını bile yasakladı…

Seçimlerde sergilediği başarısızlıklar karşısında daha sonra “Kurultay” isteyenlere “Konuşma, eleştirme” yasağı getirdi. Konuşanları cezalandıracağını söyledi… Şantajlar, tehditler savurdu…

Bu uygulamalar karşısında yine, “Sen nelere kadirmişsin, sen neymişsin be koltuk!..” demekten kendimizi alamadık… Koltuğa bir oturan PİR oturuyor… Japon yapıştırıcısı ile yapışıyor… Oysa bu kadar başarısızlık karşısında onurlu yöneticilerin yapacağı en doğal ve dürüst davranış istifa etmekti…

Şunu söyleyeceğiz: Biz Y-CHP’ye KERHEN oy vermekten usandık artık…

BU KURULTAYDA DA KARŞI DEVRİMCİLERİ YAPIŞTIKLARI KOLTUKTAN SÖKEMEZSEK, Y-CHP’yi BU KEZ APOCULARA, FETOŞÇULARA, LİBOŞLARA, SOROSÇULARA BIRAKIP, SOLU İKTİDARA TAŞIYACAK, YENİ BİR ATATÜRKÇÜ PARTİ İNŞA EDECEĞİZ…

DEVRİMCİLERİN BİLGİSİNE…

(alieralp37@gmail.com)

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir