ÇOK ÖNEMLİ /// KÜRESEL GÜÇLER GİZLİ TEKNOLOJİLERİNİ TÜRKİYE’DE KULLANIYOR /// 1. BÖLÜM ///

 

VİDEO : ZİHİN KONTROLÜ MAĞDURU H. K.’NİN AÇIKLAMALARI

VİDEO : ZİHİN KONTROLÜ MAĞDURU H. K.’NİN AÇIKLAMALARI - image0019

VİDEOYU GÖRMEK İÇİN BURAYA TIKLAYIN.

***

AMAÇ BEYİN KONTROLÜ

ABD, denek olarak kullandığı insanlara LSD dahil birçok kimyasal verdi.

Amaç beyin kontrolü

Sovyetler’in geliştirdiği düşünülen biyolojik silahları ve beyin yıkama yöntemlerini örnek alan ABD, 1947 yılında CIA’nın kurulmasıyla bir dizi zihin kontrol projesinin ilkini başlattı. ABD’ye getirilen Nazi doktorlar da bu projelerde yer alacaktı. Manhattan Projesi adı altında atom bombasını geliştiren hükümet gizli projeler konusunda büyük tecrübe kazanmıştı.

Zihin kontrol deneylerinde insanların kullanıldığı bu programların kod adları, ”CHATTER, BLUEBIRD, ARTICHOKE, MKULTRA, MKSEARCH ve MKDELTA” idi.

Neredeyse tüm ülkeyi sarmış olmasına karşın yıllarca büyük gizlilikle sürdürülen bu deneylerde olan bitenden habersiz insanların, küçük çocukların, akıl hastalarının, tutukluların kullanıldığı belirlendi. Deneyler sırasında ölümlerin meydana geldiği; birçok deneğin dengesini kaybettiği ve bazılarının intihara kalkıştıkları bugün artık kesin olarak biliniyor. CHATTER (gevezelik) Projesi, Sovyetler’in casusları, esirleri itiraf ettirmek için kullandıkları ilaçların ‘başarısına’ karşılık olarak geliştirilmişti. Araştırma, casusların sorguları sırasında kullanılabilecek ilaçların belirlenmesi ve denenmesi üzerine odaklanmıştı. CHATTER Projesi, 1953 yılında resmen sonlandırıldı.

Çalışmalarını insan davranışlarını kontrol yönünde genişletmek isteyen CIA, teşkilatın başı Allen Dulles ‘ın onayıyla 1950 yılında BLUEBIRD (bir tür muhabbet kuşu) Projesi’ne başladı. Bu programın hedefleri şöyle sıralanıyordu:

1) Personelden izinsiz bilgi sızdırılmasını önleyecek bir yöntem geliştirmek,

2) Özel sorgulama teknikleri yoluyla bireyin kontrol edilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması,

3) Hafıza geliştirme yöntemlerinin araştırılması,

4) CIA personelinin düşman kontrolüne geçmesini önlemek için savunma teknikleri geliştirmek.

BLUEBIRD Projesi’nin kod adı, 1951 Ağustos’unda ARTICHOKE (enginar) Projesi olarak değiştirildi. Bu projenin hedefi de hipnoz ve çeşitli kimyasalların kullanımı yoluyla sorgulama tekniklerinin araştırılmasıydı. Bu program da 1956’da noktalandı. Ancak ARTICHOKE Projesi’nin durdurulmasından 3 yıl önce, yani 13 Nisan 1953’te CIA Başkan Yardımcısı Richard Helms ‘in önerileri doğrultusunda MKULTRA Projesi başlatıldı. MK harflerinin Mind Kontrolle (zihin kontrolü, kontrolle kelimesi İngilizce ‘control’ ün Almanca karşılığı) kelimelerinin kısaltması olduğu tahmin ediliyor. MKULTRA Projesi kapsamında insan davranışlarını kontrol etmek amacıyla kullanılan yöntemler arasında radyasyon, elektroşok, hipnoz, başta LSD olmak üzere çeşitli kimyasallar, askeri araç gereçler, işkence aletleri, psikoloji, psikiyatri, sosyoloji, antropoloji gibi sosyal bilimler vardı.

MKULTRA’nın yurtdışı için geliştirilenine de MKDELTA adı verilmişti. MKULTRA şemsiyesi altında tanımlanan 150 kadar projeden en ünlüsü olan MONARCH Projesi, resmi olarak 1960’ların başlarında Amerikan ordusu tarafından başlatıldı. (Gayri resmi olarak çok daha önceden başladığı biliniyor.) MONARCH Projesi halen ulusal güvenlik nedenlerinden ötürü ‘çok gizli’ olarak sınıflandırılmış durumda. Bu korkunç deneylerin gerçekleştirildiği yerler arasında 44 üniversite, 15 bilim vakfı, 12 hastane, 3 hapishane ve ilaç şirketleri bulunuyordu.

Araştırmalarda dünyaca ünlü psikiyatrlar, psikologlar ve beyin cerrahları yer alıyordu. Zihin kontrol çalışmalarında CIA ile işbirliği yapanlar arasında Amerikan Psikoloji Derneği, Amerikan Psikiyatri Derneği’nin eski başkanları, Biyolojik Psikiyatri Topluluğu ve ödüllü psikiyatrlar vardı. ABD’de zihin kontrol deneyleri sadece CIA tarafından değil ABD Ordu Haber Alma Dairesi ve Ordu Kimyasal Silahlar Ofisi tarafından da yürütüldü. Askerlere birer kâğıt imzalatarak kobay olmaları sağlandı. MKULTRA belgelerinin büyük bölümü yine programı başlatan kişi olan CIA Başkanı Richard Helms’in emriyle 1972’de yok edildiği için insanlar üzerinde zihin kontrol deneylerinin gerçek boyutu belki de asla bilinemeyecek.

Tüyler ürperten ifadeler

Biyolojik saldırı korkusuyla yaşayan ABD’de hastalıklara karşı her türlü önlemi alınıyor. ABD’nin işgal ettiği ülkelerde ise çocuklar dahil birçok kişi kullanılan silahlardan dolayı çaresiz durumda kalıyor.

MKULTRA Projesi’nin ilk olarak 1975 yılında başkanlığa bağlı Rockefeller Komisyonu tarafından gün ışığına çıkartılmasının ardından Senato’nun sağlıktan sorumlu alt komitesi, CIA’nın insanlar üzerinde yaptığı deneylerle ilgili tüyler ürperten ifadeler dinledi. Günümüze kalan belgeler ve tarihçiler, bilim adamları ve gazeteciler tarafından yapılan araştırmalar, CIA’nın MKULTRA kapsamında özellikle radyasyon ve LSD’nin kullanıldığı deneylere ağırlık verdiğini gösteriyor. Bu deneyler, CIA personeline, askerlere, casuslara, fahişelere, akıl hastalarına ve sıradan insanlara tepkilerini ölçmek için, çoğu durumda deneğin haberi olmadan LSD verilmesini içeriyordu.

Bu tür deneylerde eroin, meskalin, skopolamin, marihuana, alkol ve sodyum pentatol gibi maddeler de kullanıldı. MKULTRA Projesi’nde görevli biyolojik silah uzmanı Dr. Frank Olson , 28 Kasım 1953 tarihinde, kendisinden habersiz içkisine karıştırılan LSD’nin etkisi altındayken Manhattan’da bir otelin 13. katından atladı. Ailesi Dr. Olson’un gerçek ölüm nedenini 22 yıl sonra MKULTRA ile ilgili bilgiler ilk ortaya çıkmaya başladığında öğrendi. Harold Blauer adında bir profesyonel tenis oyuncusunun da gizli bir meskalin deneyi sırasında öldüğü sonradan ortaya çıktı.

ABD Donanması’ndan emekli Wayne Ritchie , 1957’de katıldığı bir Noel partisinde kendisine gizlice LSD vermekle suçladığı CIA aleyhine geçen yıl 12 milyon dolarlık bir tazminat davası açtı.

Biyolojik silah çalışmaları sürüyor

Başkan George W. Bush , kitle imha silahları üreterek uluslar arası sözleşmeleri ihlal etmekle suçladığı Irak’a harekât emri verdiği sıralarda ABD’nin, İngiliz ordusunun da yardımıyla yeni nesil biyolojik ve kimyasal silahlar geliştirme çalışmalarını sürdürdüğü iddia ediliyor. Bundan üç yıl önce İngiliz The Guardian gazetesine demeç veren ABD’li mikrobiyoloji profesörü Mark Wheelis ile İngiliz uluslararası savunma profesörü Malcolm Dando , ABD’nin biyolojik misket bombaları, antraks ve kalabalık insan gruplarının söz konusu olduğu durumlarda kullanılacak öldürücü olmayan silahlar üzerinde çalıştığını iddia etmişlerdi.

CIA’NIN ABD DIŞINDAKİ PROJELERİ

Yurtdışında ‘üçüncü şans’

CIA projeleri arasında yurtdışında da gerçekleştirilenler vardı. Özellikle yurtdışı için tasarlanan MKDELTA programı Avrupa ve Asya ayağı olarak ayrılmış ve bunlara Üçüncü Şans ve Derbi Şapkası projeleri adı verilmişti. Ancak bu konuda belgeye ulaşılamamıştır.

Senato’da yapılan oturumlarda da bu projeler hakkında bilgi sahibi olan tanığa rastlanmadı. Ancak Kanada’da MKULTRA kapsamında çok çeşitli deneyler yürütüldüğünü kanıtlayan belgeler bulunuyor.

Bunlardan en iyi bilineni Dr. Ewen Cameron tarafından 1950-1965 yılları arasında Montreal’deki Allen Memorial Enstitüsü’ndeki hastalara elektroşok ve deneysel ilaçlar verilmesini kapsayan deneylerdir. 1992 yılında bu deneyler ortaya çıktığında Dr. Cameron da hastalarının çoğu da ölmüştü.

ABD’Lİ PSİKİYATRİST ROSS’UN ARAŞTIRMASI:

‘Mançuryalı Aday’ gerçekti

Kişilik bölünmesi konusunda uzman olan ABD’li psikiyatr Colin A. Ross , günümüze kalan belgeler üzerinde yaptığı uzun süreli araştırmalardan sonra kaleme aldığı ”Bluebird: Psikiyatrlar Tarafından Kasıtlı Olarak Yaratılan Bölünmüş Kişilik” adlı kitabında şöyle yazıyor: ”BLUEBIRD Projesi’nde CIA, kasıtlı olarak kişilik bölünmesi yarattığı deneklerini gizli operasyonlarda kullanmaya çalışmıştır. Belgelerin incelenmesi sonucu bu inanılmaz deneylerde, 11 yaşındaki çocukların beyinlerine elektrodlar yerleştirildiği, 7-11 yaşları arasındaki çocuklara haftalarca, her gün, günde 150 mg LSD verildiği ve elektroşok yoluyla deneklerin hafızalarının silindiği, hayvanların beyinlerine elektrod yerleştirerek kimyasal ya da biyolojik saldırılarda kullanma çalışmaları yapıldığı biliniyor. ‘Mançuryalı Aday’ (orijinali 1962 yılında çekilen ve beyin yıkama yöntemlerini konu alan bir film) kurgu değil gerçektir ve CIA tarafından 1950’lerde BLUEBIRD ve ARTICHOKE zihin kontrol programlarında yaratılmıştır.”

***

SAYIN BASIN MENSUBU;

BİZİ BİLENLER, FAALİYETLERİMİZİ ÇOK YAKINDAN TAKİP EDERLER VE GÜVENİRLER.

ÖZEL BÜRO, TERÖR ÖRGÜTLERİNE YÖNELİK AKTİF FAALİYETLERİ VE SÖZDE SOYKIRIM KONUSUNDAKİ KAMPANYALARI İLE TANINIR.

BUNUN YANI SIRA GRUBUMUZ, TÜM DÜNYA ÇAPINDA BAŞTA ABD OLMAK ÜZERE KÜRESEL GÜÇLERİN KULLANMIŞ OLDUKLARI “GİZLİ TEKNOLOJİLER” KONUSUNDA DA UZMANDIR.

ZAMAN ZAMAN MAIL GRUBUMUZDA BU KONULARI PAYLAŞIYORUZ. AYNI ZAMANDA ZİHİN KONTROLÜ TEKNOLOJİSİ KONUSUNDA DA PAYLAŞIMLAR YAPARAK SİZLERİ BİLGİLENDİRMEYE GAYRET EDİYORUZ.

HATTA DAHA DA İLERİ GİDEREK “1998 YILINDAN BU YANA” BU TEKNOLOJİNİN MAĞDURU OLDUĞUNU İDDİA EDENLERE “GEREKLİ ÖN ARAŞTIRMAYI YAPIP DOĞRULUĞUNA İNANDIKTAN SONRA” HER TÜRLÜ HUKUKİ VE TIBBİ YARDIMI DA YAPMAKTAYIZ.

İŞTE BU AMAÇLA VİDEO’DA İFADE VERİRKEN GÖRÜLEN H. KORKMAZ ADLI KİŞİ 2007 YILINDA BİZE BAŞVURARAK YARDIM TALEP ETTİ. BİZ DE TALEBİNİ KABUL EDEREK GÖRÜNTÜLÜ İFADESİNİ ALDIK VE HEMEN RESMİ İŞLEMLERİNİ BAŞLATTIK.

YUKARIDA BU KİŞİNİN ZİHİN KONTROLÜ TEKNOLOJİSİNDEN NASIL MAĞDUR OLDUĞUNU ANLATAN AÇIKLAMALARI VAR.

DİKKATLE İZLEMENİZİ ÖNERİRİZ.

ERKUT ERSOY

ERGENEKON DAVASI SANIĞI

NOT :

SAYIN BASIN MENSUBU, BURAYA TIKLAYARAK CUMHURİYET SAVCILIĞI’NA HASSAS TAKİP KONUSUNDA YAPMIŞ OLDUĞUMUZ SUÇ DUYURUSUNU GÖREBİLİRSİNİZ. LÜTFEN TIKLAYIN VE BİLGİSAYARINIZA İNDİREREK İNCELEYİN. TEŞEKKÜRLER.


Yazıları posta kutunda oku


“ÇOK ÖNEMLİ /// KÜRESEL GÜÇLER GİZLİ TEKNOLOJİLERİNİ TÜRKİYE’DE KULLANIYOR /// 1. BÖLÜM ///” için bir yanıt

  1. Yıllardır ses ve sinyallerle saldırıyor kulağı beyni yaralıyor kalbi tansiyonu etkiliyorlar sanki cephede düşmanla savaşıyorlar tabiki felsefi ideolojik bakış açıları onların düşmanca saldırı yapmalarına neden oluyor hedef yok etmek veya kalıcı zarar vermek biz Atatürk gencleriyiz bu da bize saldırmaları için yeterli bir neden ne hale geldi ülke güç kimdeyse saldiriyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir