Son makalelerimde Y-CHP yönetimini eleştirdim.
Atatürk’ün devrimlerine, ilkelerine ve Altı Okuna bağlı kalanlar desteklediler beni… Teşekkür iletileri gönderdiler.
Arada bir çatlak sesler de çıktı tabi…
Eleştirilerim karşısında esenler, yağanlar, öfke kusanlar… Suçlayanlar… Tehditler savuranlar… Ama onlar azınlıktaydı…
Bazıları ne dediğini de bilmiyordu. Birisi makalemin altına şu yorumu yapmış:
“SİZ BU KAFAYLA NE YAPACAKSINIZ MÜZEDE YERINIZ HAZIR KALDIKI ÇOK ÖVDUĞUNUZ KURTULUŞ SAVAŞI EGE DIŞINDA HEPSI YALAN ARTIK TÜRKİYE HALKI BUNU YEMİYOR SİZİN ÜRUNUZDUR…”
Noktasına, virgülüne dokunmadan aldım buraya… Sözüm ona “Milliyetçiliği” eleştirmeye çalışıyor, ağababalarından etkilenmiş ya… Ama zücaciye dükkanına giren fil gibi, neleri yıktığının farkında bile değil!!!
Soğukkanlılıkla, öfkelenmeden okuyorum. Psikolojik ortamlarını ve durumlarını anlamaya çalışıyorum. Bazen kendi kendime soruyorum:
Peki, Atatürk’ü, Atatürk devrim ve ilkelerini, tam bağımsızlığı savunmak suç mudur? Antiemperyalist olmak suç mudur? Şehit kanları ile sulanan vatan topraklarını bir avuç bebek katiline peşkeş çekenlere karşı çıkmak suç mudur?
ABD, AB sömürüsüne ve baskısına karşı çıkmak, mazlum milletlerin yanında olmak suç mudur?
TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE İSTEMEK SUÇ MUDUR?
Bütün bunları dileyen, isteyen bu yolda mücadele eden bir kimse nasıl olur da Atatürk’ün partisine zarar vermekle, bozgunculukla suçlanır? Suçlanabilir? Anlayan beri gelsin…
Eğer bunlar suçsa, ben suçuma ve suçlu ilan edilmeye dünden razıyım…
Bazen, gerçekten şaşırıyorum. Y-CHP’yi eleştiren, bu kadar çok aklı başında düşünür, eski – yeni politikacı, köşe yazarı, gazeteci varken, bu arkadaşlar bunları hiç okumuyorlar mı? Yapılan ihanetleri sorgulamıyorlar mı? Düşünmüyorlar mı?
Hangi taşı kaldırsak artık altından ya şeyh ya şıh çıkıyor ülkemizde… Kafamızı nereye çevirsek ya bir tarikat, ya bir tekke, ya bir imam hatip ya da bir Kuran kursu ile karşılaşıyoruz… IŞİD, ÖSO gelip kapımıza dayanmış…
Bu ortamda bile Kemal Bey “Türkiye’de İrtica tehlikesi göremiyorum…” diyebiliyor… Bu arkadaşlar bu söylenenleri duymuyor mu? İşitmiyor mu? Hadi, seçimler yaklaşıyor, yeni bir mevki, makam kapmak, yeniden milletvekili olmak için, Kılıçdaroğlu’nun onayına ihtiyaç duyanlar var…
Bunu anladık… Ama “solculuk” deyince mangalda kül bırakmayanlar, Atatürk devrimlerini ve Cumhuriyeti bugün savunmayacaklarsa, ne zaman savunacaklar? Neyin peşinde onlar? Arkasından bilinçsizce gittiği adamın ya da adamların CHP içerisinde ne dolaplar çevirdiğinin farkında değiller mi?
Futbol takımı gibi tutar gibi, SORGULAMADAN, ELEŞTİRMEDEN parti ve parti başkanı tutmanın devrimcilikle ne ilgisi vardır?
Geçen seçimlerde Genel Başkanın aday olarak gösterdiği kişilere onlar, şöyle boş zamanlarında bir baksınlar, içlerinde bir tane CHP’ye emeği geçen bir partili görebilecekler midir?
Sevgili Yılmaz Özdil şunları yazıyor:
“Kafasına sandalye vurularak CHP’den kovulan, gidip kendisine başka parti kuran, bilahare, yalvar yakar CHP’den aday yapılan var.
Paralel CHP adayı var.
BDP’li CHP adayı var.
DYP milletvekili CHP adayı var. ANAP’lı belediye başkanı CHP’li aday var. Demokrat Partili CHP’li aday var. Tee Çoban Sülü’nün Adalet Partisi’nden CHP’li aday var.
Adı lazım değil, bir büyük şehrimizin üç ilçesinde üç aday gösterdiler, yerel basın aradı taradı, adayların fotoğrafını bile bulamadı, düşün gari, ne kadar tanınıyorlar!”
Kılıçdaroğlu, Ankara yerel seçimlerinde bir MHP’li buldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir Ilımlı İslamcı Profesör, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu buldu… Taa Mısır’lardan getirdi… Sanki Türkiye’de CHP’li adam köküne kıran girmiş gibi…
Anlaşılan o ki Y-CHP Genel Başkanı Atatürkçü CHP’lilerden gıcık kapıyor… Başkan olur olmaz, ne kadar eski, Atatürkçü CHP’li varsa tümünü kovdu partiden zaten…
Bu nedenle adaylarını CHP’li olmayanlardan, yöneticilerini CHP’ye hiç emeği geçmeyenlerden seçiyor. Parti kadrolarını da Fethullahçılarla, APO’cularla, neoliberallerle, Atatürk düşmanları ile dolduruyor… Peki, bu uygulamaları nasıl buluyor Y-CHP’li arkadaşlar?
Ve durmadan, “Dürüst siyaset, dürüst lider” diye slogan atıyorlar…
Dürüstlük sadece çalıp çırpmamakla olmaz elbette? Peki, AKP ile birlik olup APO’ya ve PKK’ya “yasallık” kazandırmayı, ülkeyi bölmeyi nasıl değerlendiriyorlar?
Bu adamlar 12 yıl iktidarda kaldılarsa, Y-CHP’lilerin ve MHP’lilerin bu saltanata hiç mi katkısı olmadı?
Gezi eylemlerinde gençler hayatlarını yitirirken bu Y-CHP’liler, onlara uygun direnişler, dayanışmalar sergilediler mi, yoksa uzaktan davul mu çaldılar?
Çünkü uzaktan davulun sesi hoş gelir de…
Kemal Bey, “Altı Oku yeniden yorumlayacağız” diyor… Arkasından da ekliyor: “Biz bu değişimi ve dönüşümü gerçekleştirmek istiyoruz…”
Elbette “değişim ve dönüşüm” toplumların yaşantısında bir gerçektir ve onların uygarlaşabilmesi için gereklidir. Diyalektik bir yasadır bu.
Ama “Altı Okun yeniden yorumlanmasına” hiç gerek yoktur. Atatürk’ün Altı Okla, neyi hedeflediği açık seçik ortadadır. Laikliği kaldırıp “Özgürlük ve demokrasi” perdesi arkasında gericiliğe, yobazlığa, Ortaçağa kapılarını açmak kimsenin ne hakkı ne de hukuku içerisine girer…
Kimse Atatürk’ün partisinde “Ulusalcılığı kaldırıyorum” palavrasına sığınıp, küreselleşmenin neoliberal yasalarını ülkemize egemen kılamaz ve BOP planını hayata geçiremez…
Şimdiki Başkan, Kurultaya katılacak CHP delegelerini baskıyla kendi hedefine yönlendirip, partinin başına geçse bile günü geldiğinde o da Millet Meclisindeki yasa arkadaşları, AKP’lilerle birlikte alaşağı edilip, tarihin tozlu yapraklarına gönderilecektir…
Bu karşı devrimciler tarihin tozlu yapraklarında yerlerini alırken, Yüce önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise, milletimize ve tüm dünyaya ışık olmaya, çoban yıldız olmaya, kılavuz olmaya devam edecektir.
Hem da sonsuza dek… Hem de emperyalizm, yeryüzünden defolup gidene dek…
(alieralp37@gmail.com)
Bir yanıt yazın