IS veya İD (nam-ı diğer ISIS veya IŞİD), Orta Doğu, Avrupa ve dünya’nın El Kaide’den sonraki en büyük derdi. Ama nasıl bir yerlerde vurucu güç olarak kullanılmak üzere, vaktiyle El Kaide yaratıldıysa, IŞİD de birileri tarafından yaratıldı; kullanıldı ve nihayet kontrolden çıktı. Şimdi başta ABD olmak üzere dünya ondan kurtulmaya kararlı.Hangi yeni müsibet tarafından ikame edilir diye düşünmeye dahi fırsat yok. ABD, IŞİD veya İD’ne karşı ittifak olanakları arıyor.
Şişede durduğu gibi Durmuyor Değil mi?
Bu ifade genellikle rakı için kullanılır. Ama herhalde aslı şişedeki “cin” için olmalı. Suriye rejimini yıkmak için, “Suriye’nin dostları” adı ile yaratılan muhalifler bir zafer elde edemeyince, Nusayri rejimi destekleyen Irak ve İran yani o “menfur” “Şii Kalkan”ına karşı oluşturulan Sünni kılıç, beklenenden keskin çıktı. Öyle ki eline geçirdiği her kafayı kesecek kadar gaddar. Vahşet ve dehşet saçma tercih olunca, bunun yarışması yapılsaydı, herhalde galibi IŞİD olurdu.
Şurası çok açık: ABD Suriye’de rejimi, ne Suriye’nin dostu mu düşmanı mı belli olmayan muhaliflerle, ne de IŞİD ile yıkabildi. Ama ne zaman ki Irak’ta yıkıp ta yerine oturtamadığı düzen, bir kez daha ali çıkarlarına zarar verme noktasına geldi, işte o zaman eski düşmanlardan yeni dostluklar beklemeye başladı.
“Pembe Panter’in Dönüşü”(The Return of the Pink Panter)
Ben Peter Sellers filmlerinin tutkunuyumdur. Sakar ama şanslı Fransız detektif Clouseau’yu seyretmeyenleriniz varsa tavsiye ederim. Evet o sonunda hırsızı bulur, çeteleri çökertir, dünyayı yok etmeyi planlayan delilerden kurtarır. Ama etrafa verdiği zarar hep çok büyük olur. Evler yıkılır, oteller çöker, masum insanlar pencerelerden uçar. O nasılsa hep bir şekilde kurtulur, güzel bir kız ile tatile çıkar.Ama iş orada bitmez. Tam romantikleşirken yine saldırıya uğrar. Bu defa saldıran o hep teyakuz halinde tutmak steyen yardımcısıdır. Ama heyhat güzel kaçar gider.
ABD aynen Pink Panter gibi büyük zararlar vererek yıktığı her düzenden bir şekilde tereyağdan kıl çekilir gibi çıkar gider. Şimdi Pembe Panter bir kez daha Irak’a dönüyor. Ama bu defa kapacağı güzel bir şey var mı bilemiyorum. Vatandaşı olan gazetecileri olmasa bile Musul’u belki kurtarıp geri alacak ve bizim rehineler de ABD sayesinde vatana dönecek. Ama en önemlisi Erbil’e yönelik tehdidi durduracak. Hesap öyle olmalı.
Aslında adı Ezidi, Yezidi veya Türkmen olsun, Gorani, Sorani, Luri, Zazagi veya Kırmançi konuşşsun, Nusayri, Şii, Şafi veya hatta Yahudi Kürt olsun onun için önemli değil. İş ki doğal kaynakların egemenliği istenmeyen grupların eline geçmesin. Bu dönüş ile Pembe Panter bölgeye yine ne zarar verecek şimdi bunu düşünme sırası değil.
“Pembe Panter Yeniden Vuruyor(Pink Panter Strikes Again)” : Ama Bazargan’dan Beklentileri Var.
Ben dillere pek pelesenk olan mezhebe dayalı bölme ve yönetme hevesinden nefret ediyorum. Ama şu anda Orta Doğu’da ulusal kimlik diye bir şey kalmadığı için, insanlar kendilerini sadece etnik payda, aşiret bağı veya mezhep ile tanımlıyabiliyor. Ne acı.
Ama bir gerçek var ki Pembe Panter yine düştü Şiiler’in ocağına. Bu nedenle ilk göz kırptığı coğrafi yön İran. Asırların kadim bazarganı ise sıkı pazarlıkçı. Üstün diplomasi manevralarını iyi bilen İran dışişleri bakanı Zarif, elbette ülkesi için bir mükafat bekliyor. Vaktiyle 8 yıl yakıp yıktığı Irak’ı bir müsibetten kurtaracak ise, en azından uluslararası yaptırımların kaldırılması lazım geldiğini söylüyor. Artık İran çok fazla köşeye kıstırılmamalı. Haklı değil mi sizce? Yoksa neden elini arı kovanına soksun veya daha da vahimi kan kuyusunda boğulsun ki.
Uzlaşma Zarif’in ve en önemlisi Ruhani’nin de işine gelir. Böylece Batı cephesinde sınırlarını “Sünni”saflara karşı tahkim ederken, aynı zamanda içeride Ahmedi Necat’ın geri dönüş ihtimaline karşı cephe alabilir.
Bu Kırk Katır ve Kırk Satır Arasındaki Tercih Değil
Dünya elinde binlerce satırla dolaşan katilleri dizi film gibi izliyor. Masum insanlar ölüyor. Bu güya din adına yapılıyor. Bir tür İslami Cihad. Ama Çiçeği burnunda “Müslüman” İngiliz katillerin görüntüsü, bunun sanki yeni bir haçlı(bu defa hilal görünümünde) dalgası gibi olduğunu düşündürüyor. İpten kazıktan kurtulmuşlar ordusu dehşet saçıyor.
Evet eğer İran Irak’ta ABD ye yardım edecekse, yaptırımlar mutlaka kalkmalı. İran’ın Bağdat yönetimi üzerinde zaten varolan etkinliği hoş görülmeli. İran katır yükü ile taviz beklemiyor. Dünyaya yeniden entegre olsun kafi. Ama bu arada Ruhani Hamas’a verdiği desteği kesme sözü verir ve bunu hayata geçirebilirse, ABD ile uzlaşma yolunu stabilize eder.
İran’ın Suriye rejimine verdiği destek pazarlığa tabi olur mu? Hiç sanmıyorum. Şimdi Esat rejiminin varlığı, artık zaten ABD için de IŞİD veya İS e karşı güvence. Bu bundan sonra böyle biline.
Yazıları posta kutunda oku