Aşama aşama zihinsel sürüleştirme virüsü yayma yöntemleri uygulanmaktadır.
Kendilerinin farklı olduğunu düşünen bazı insanlar, kendilerini ayrıcalıklı görmüşlerdir.
Bir yanda seçkinler yani halkın çoğunluğunun emeğini sömürerek en iyi giyinen, en iyi yiyecekleri yiyen, en iyi yerlerde oturan ayrıcalıklılar var. Diğerleri ise ırgatlardır.
İnsanlar; din, ideoloji, demokrasi, insan hakları, özgürlük sakızı ile uyuşturulur.
İnsanlar; çatışma, kin, nefret ve öfke odaklı eleştirme virüsünün pençesinde kıvranıyor.
Dini akımlar; bir yandan bütün insanlar eşittir derler, diğer yandan kendilerini kandıran, yanıltan, ayrıştıranlara, onlar seçkin kullar, biat etmek gerekir, özel insanlar derler.
İdeolojik akımlarda; farklılık var mıdır, yoktur. Düşüncede, anlayışta, uygulamada dincilerden farkları yoktur ama düzenin işletilmesinde, söylemlerinde farklı görünürler.
Demokrasi denen oyunda; seçkinlerde, ayrıcalıklarda ve paryalarda değişme yoktur.
İdeoloji, din veya demokrasi oyununda; insan beynini ele geçirmek amaçtır. İnsan beynini ele geçiren ve yaşam tarzını kurgulayan bu savaş, eğitim ve kültüre kadar bir çok alanda sessiz ve derinden devam ediyor. Bu zihinsel savaş kültürel salgın olarak yayılıyor.
İnsan beynine en yoğun bilgi girişinin olduğu ortamlar; eğitim kurumları, medya, internet ve eğlence mekanları bu salgının yayılma yerleridir. Bu virüs; zihinlere kolayca nüfuz ediyor.
Değişim virüsünün uyuşturduğu beyinlere kolayca yerleşen ve hastalıklı yaşam tarzını sinsice yükleyen bu salgın değişim kültürü, çağdaş ve modern yaşam ile ilkel yöresel ve geleneksel ne varsa alt üst ediyor, silip süpürüyor.
İlk aşama; dış dünyayı tanıma ve bilgilendirme maskesiyle yapılan zihinsel aldatma ile başlar. Yararsız bilgilerle, pembe hayallerle sanal bir dünya kurulurken aslında yapılan iş, zihinsel aldatmadır. Bu pembe dünyanın zihinleri uyuşturan morfini ise siyasettir..
İkinci aşama; bilgi bombardımanı arasına sokuşturulan kirli bilgilerle inşa edilen zihinsel kirletme dönemidir. Bilgi çağının en ciddi sorunu, bu bilgi kirlenmesinin yıllar süren tortusu olan zihinsel kirlenmedir. Bu dönemde yalan yanlış bilgiyle doldurulan kirlenmiş beyinler, kendilerine yaklaşan felaketi kurtuluş gibi görürken, bilinçaltına yazılan seçenekler listesinden seçimler yapmayı özgürlük zannedebilir.
Üçüncü aşamada; yabancı kültürel değerler ve düşünce şekli bütün zihni kaplarken zihinsel işgal tamamlanıyor demektir. Beyinler sığlaşırken yaşam tarzı istenilen şekle dönüşmüş olur.
Son aşamada ise; zihinsel köleliğe yol açan zihinsel soykırım dönemidir. Bize ait ne varsa, acımasız şekilde imha edilir. Milli ve manevi değerler, vatan, bayrak, din, ahlak ve size ait her şey gereksiz, modası geçmiş ve çağ dışı kabul edildiği için imha edilmelidir.
Uygulamalar; bildiğimiz soykırımdan daha acımasız ve tehlikelidir. Çünkü maddi soykırıma uğrayan toplumlar bedenen yok olduğu için, artık onları kullanma şansı yoktur.
Zihinsel sürüleşen toplumlarda insan; asgari bir ücretle köle olarak kullanılabilir. Esareti kurtuluş olarak algılayan bu gönüllü kuzular, beyinlerine işlenen biat ve itaat programları sonucu sefalet ücretiyle çalışan verimli sürüler olurlar.
Zihinsel sürüleşen toplumlarda insan; yaşam tarzını dışarıdan yüklenen değerlere göre tanzim ettiği için kendi değerlerine yabancılaşır, küçümser hatta onları düşman gibi görmeye başlar. Kutsal değerleri istismar edilirken, tepki gösterenleri yadırgar, nolmuş yani, der.
Çünkü ruhunu yeni kutsallar sarmıştır. İnsani değerlerin yok edildiği bu yeni yaşam tarzına insanlar, yoğun reklam, propaganda ile çabucak alıştırılmaktadır.
Aşağılayan anlayışın temeli işte bu zihinsel sürüleşmedir. Zihinsel işgalin gizlenerek sonu gelmez eleştirinin reyting malzemesi yapılması, toplumsal barışı kilitler.
Dogmalar ve biat algısı; insanların sorgulama algısını kilitler.
Günün Sözü: Sorgulamayan insanın, güdüleri ile hareket eden hayvandan farkı yoktur.
Bir yanıt yazın