Cemaat ve cemiyetin aralarındaki farkı, bildiğimizi varsayarak devam ederiz.
Oysa cemaat, 16-17. yüz yılların toplumsal örgütlenme biçimidir.
Cemiyet veya dernek ise, çağımızın toplumsal örgütlenme biçimlerindendir.
F-TİPİ Cemaat kendisine Hizmet adını vermesi bu nedenle ilginçtir.
Cemaat cemiyet karışımı bu örgüt; isterse cemiyet yüzünü, isterse de cemaat yüzünü bize gösteriyor.
İktidarı elde etme hamlelerinde, bu sebepten iki ayrı yüz kullanabiliyor.
Modern hayat anlayışının ağır bastığı alanlarda, cemiyet yüzünü gösteriyor.
Gizli işler yaparken hiçbir yüzünü göstermiyor.
Cemaat yüzü; daha çok dine, köylülüğe, aile dayanışmasına ve gelenekselliğe bağlı davranış kalıpları verirken, Cemiyet yüzü; kapitalizmin gereği olan, ticaret ve parasal ilişki kalıplarına önem veriyor.
Anlayacağımız, F-TİPİ örgütlenme, ortaçağ ile kapitalizmin ticari ve finans karakterlerini harmanlıyor.
Bu sebepten, F-TİPİ ikiyüzlü bir karaktere sahiptir.
Karşısındaki insan kimliğine göre, bu yüzlerinden birini kullanır.
Böylece, gizli örgütlenmesinin temel stratejisini uygulamış olur.
Bazılarının anlayamayıp da, “ruh gibi örgüt” demeleri bundandır.
Paralel devlet operasyonu, neden başlamaz, sorusunun cevabı da, bu anahtarda kitlidir.
Bir anlamda; mücahitlikten müteahhitliğe giden yol.
Cemaatin bir ucu Haymana’nın bir köyündedir. Öteki ucu; Pentagon’un ofislerinden birindedir.
Bu tür örgütlenmelerin temeli elli yıl önce, CIA tarafından, komünizmle mücadele dernekleri olarak atılmıştı.
Bu örgütler, daha sonraları, milliyetçiliğin içinde, Amerikan milliyetçiliği olarak yaşadı. Solculara ve gerçek milliyetçilere karşı silah olarak kullanıldı.
Hala da, hareket partisinin içinde uzantıları devam eder.
Cemaatle iktidar arasında, “Peygamberi kamyona bindirme” tartışması sürüyor.
İktidar cemaati din ile vurmaya çalışırken, Hizmet’in cemaat kanadını çözmeye çalışıyor.
Buradaki sorun “oy meselesi” değildir.
İktidar Hizmetin oy tabanının olmadığını biliyor. Örgütlü etkinliğini kırmaya çalışıyor.
Bunlar, Erdoğan’ın dediği gibi, Peygamber’i kamyona bindirirler mi, bindirmezler mi bilinmez.
Ancak, örgütün toplum içindeki bu ikili görüntüsü; kimi ve neyi hedef alacağını belirsiz hale getiriyor.
Devrimin demir süpürgesi, bunların moderniydi, gelenekseliydi demeden, topunu birden temizler.
Laikliği hâkim kıldığınızda, gericilik zaten nefes alamaz.
Asıl sorun, Batı ile pis ilişkiler içinde olanların temizlenmesidir.
Bunun için de, bunlarla toptan savaşacak, ideolojik disiplin gerekir.
Tıpkı Mustafa Kemal’in kuruluş döneminde yaptığı gibi…
17.2.2014, bulentesinoglu