CHP 'NİN MİADI

 


Atatürk’ün, “Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir. Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir “düşüncesinde olmak gerekiyordu.
*
Yazık ki,memleketin içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunmasının sigorta mekanizması olan “CHP kimliği”nin tarihsel seyri;
Atatürk’ün Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik,Laiklik, Devrimcilik ilkelerine bağlılık esasından, giderek,
Evrensel Sosyal Demokrasinin Özgürlük, Eşitlik,Dayanışma, Barış, Emeğin yüceliği, Hukukun üstünlüğü, Gönenç, Doğanın ve çevrenin korunması  gibi sosyal demokrasi haklarıyla harmanlandı,
Nihayet, bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin kimliğini oluşturan Atatürk ilkelerini teoride bırakan, bu yüzden Atatürkçü kadroları genel ve yerel seçimlerde tasfiye eden, “demokratik Kemalizm” ve “yeniCHP” imajıyla yalnızca sosyal demokrasinin esasları doğrultusuna  saplanıp kalındı.

*
Kılıçdaroğlu,Atatürkçü Düşünce Sisteminden gelen, ilişkilerinde yazısız kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış ve kurumlaşmış, Kemalist tutarlılıkta davranış birliği içinde katılımcı,özgür insanları CHP’nin İl ve İlçe örgütleri vasıtasıyla politikanın tüm alanlarından uzaklaştırdı.
Türk Ulus Devletinin bir başka yapıya dönüşmesine karşı çıkma ve engel olma muktedirliğini engelledi.

*
Nitekim, ABD’nin uluslararası sistemde Türkiye’nin gelecek tasavvurunun Osmanlı’nın medeniyet havzası Balkanlar,Kafkasya,Orta Doğu,Kuzey Afrika,Batı Asya bölgesi çerçevesi ve tarihi organik bağlarının yüklediği sorumluluk bileşkesinde belirlenmesini teminen,
Ahmet Davutoğlu’na ısmarladığı ve Erdoğan iktidarının yürüttüğü Türkiye politikasıyla ilgili “Stratejik Derinlik” projesi;

*
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Başbakan ve AKP Genel Başkan adayı olarak ileri sürdüğü Ahmet Davutoğlu’nun,
“Devletler ve siyasi yapılar süreklilik ve yenilenme arasında denge kurdukları zaman devam edilebilir. AKP kıyamete kadar sürecek olan bir adalet ve hak mücadelesinin adıdır” ifadesiyle, bütünü bir parti-devlet olan Yeni Türkiye ilanıyla gerçeğe dönüşmüş bulunuyor.

*
Bu sırada, Türk Ulus Devletinin yeni Türkiye’ye evrilmesinin kahredici günahından hiç bir zaman kurtulamayacak CHP parlamento grubunda,
Kitlesel hafıza kaybına uğramışcasına sadece Sosyal Demokrasinin  sınırları çerçevesinde doğru ideolojinin  aranması kavgası, karşılıklı suçlamalar ve çıkar kollayan oportonistler ve dehşetli bir kargaşa ile  Olağanüstü Kurultay hazırlıkları sürüyor.

*
İnanılmaz ama, neredeyse herkes Olağanüstü Kurultaya sosyal demokrasi öykünmeciliğiyle hazırlanıyor!
Milletvekili Rıza Türmen,” CHP’nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız. CHP bu yönde önemli adımlar attı. Aradaki sıkıntılar geçiş döneminin sıkıntıları. CHP değişti ve değişmeye devam edecek. Bu yaşadıklarımız doğum sancıları. Bu tartışmalarda ortak analize varmak, bunu halka indirmek lazım. Yeni bir siyaset anlayışı ve vizyonu getirmek lazım. Onun için yeni kadrolara da ihtiyaç var “,
Milletvekili Süheyl Batum ise “HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın söyleminin aslında CHP’nin söylemi olması gerekirdi. CHP’nin yönetim tarzı yanlış,yöneticileri yanlıştır” diyor…

*
Halbuki sosyal demokrat ideoloji, bu toprağın insanlarının tarihi birikiminden değil, Marksizmden bir sentez olarak liberal siyasi demokrasinin kazanımlarını yadsımadan,emeğin savunuculuğunu ve toplum yararının özel çıkarların üzerinde olmasını gözeten düşünceden gelişmiştir.
Sosyalistler; Sosyal demokrasiyi Marksist kurama ve devrime siyasal bir ihanet, sınıfların işbirliği ve enternasyonalizmden kopma olarak suçluyor.
Liberaller; siyasal iktidarın genel ve özgür seçimlerle belirledği bir siyasal sistem,kaçınılmaz olarak çoğunluğu oluşturan emekçi sınıfların ve orta sınıfların yararına işlediğini,o nedenle iktidara gelmek ve orada kalmak için,geniş halk kitlelerini ekonomik bakımdan memnun edebilmek zorunluluğuna inanıyor.

*
Sosyal Demokratlar ise toplumsal farkların büyüdüğüne, işçinin yarın endişesi ortadan kalkacağına artığına, bağımlılığın sürdüğüne inançla,sosyal demokrasinin görevinin buna çözüm aramak olduğu,
İşçi sınıfının tek başına iktidara gelme olanağına sahip bulunmadığına göre, başka toplum kesimleriyle siyasal güç birliğine gidilmesi gerektiğine,
Liberal ve radikal partilerle ortak hükümete razı olunarak,parlamenter demokrasi çerçevesinde yavaş yavaş ilerlemenin daha akılcı ve gerçekçi olacağına inanıyor.

*
Türkiye’de sosyal demokrat ideoloji, Kemalizm’in; Halkevleri,Köy Enstitüleri, Türk Dil ve Tarih Kurumu, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ülküsü, kooperatif birlikleri, sosyal sigortalar, sekiz saatlik işgünü, gelir düzeyine göre değişen vergi sistemi, parasız eğitim gibi cumhuriyet kurumları üzerinden girmiş,
Bülent Ecevit’in Orta’nın Solu hareketiyle kurumlaşmaya başlamış,
Bugün CHP’de Atatürkçü kadrolar genel ve yerel seçimlerde tasfiye edilmiş,”demokratik Kemalizm” ve “yeniCHP” imajıyla yalnızca sosyal demokrasinin ilkelerine yerleşilmiştir.

*
O yüzden Milletvekili Rıza Türmen,” CHP’nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız” diyor!

*
CHP programlarında tüm ekonomik yaklaşımlar; Türkiye için yaşamsal olan yüksek oranlı ekonomik büyümeye ulaşılması, sosyal ve ekonomik dengenin tesisi, ülkenin fizikî, malî, beşerî ve sosyal kaynaklarının ortaya çıkarılması ile bu kaynakların etkin ve adil olarak kullanılması hedefleri sosyal demokrasi ilkeleri çerçevesinde hazırlanıyor.
Bu çerçevede, insanı ön plana çıkaran politik, ekonomik ve sosyal süreçlerin güçlendirilmesi esas alınıyor,
İnsanın sadece bir üretim faktörü olarak değil, sosyal ve beşeri varlık olarak geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, desteklenmesi ve etkin kılınması  ekonomik ve sosyal kazancı azamileştirmek açısından en geçerli yol olarak görülüyor.

*
Ne ki, birincisi; CHP’ye gönül veren milyonlarca insanın, yıllardır liberalizmin gücü, ideali ve refahının bedelini ödemek üzere gündelik,geçici ve yüzeysel, bugün yarattığını yarın öldüren ve alternatifsiz bırakıldığında başka büyük idealler ve çıkarlara köle olmaktan son derece bizar olduğunu ve umutsuz kaldığını da görmek gerekiyor.
Cumhuriyet’in yok edilen niteliklerine sahip olunması mücadelesinde yoğunlaşılmamış,AKP’nin oluşturduğu merkezin diğer kutbu haline gelmek üzere bölüşüm tartışması, sınıfsal sorunlar, kişi hak ve özgürlükleri savunuculuğunda hem CHP hem CHP’li,hem Türkiye heba olmuştur.

*
İkincisi;Kürdistan Sorununu önce Türkiyelileşerek çözmenin peşinde, HDP’nin kuvvetli tonda vurguladığı ve parsellediği “Emek, eşitlik, özgürlük, barış ve adalet için” sloganının yayıldığı,ete kemiğe büründüğü sahiplenilmiş alandan,neden medet umulduğu ise anlaşılmıyor!

*
CHP’nin tarihsel hafızası silinmiş gibidir.
Baksanıza

Rıza Türmen ki; Kemalist ilkelerin eskimiş, hesaplaşılması ve aşılması gerekli bir ideoloji olduğu görüşünde bir sosyal demokrattır,”CHP’nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız”diyor,sanırsınız ki bir emekçidir!

İslamcısı, Kürtçüsü özgün felsefelerinde pekişirken, Rıza Türmen özgün Kemalist ideolojinin erdemini hatırına dahi getiremiyor,devşirildiği kültürü CHP’ye giydirmeye çalışıyor.
 
*
Tarihsel hafıza boşaldığında miat dolmuştur.
Üstelik, Atatürk’ü A’sına,Türk’ün T’sine ve bunları hatırlatan herşeye  tahammül edemeyen yeni bir Türkiye var…23.8.2014

  - chp

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir