NECDET BULUZ
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, AK Parti’de Genel Başkan ve Başbakanlığa getirilmesi parti içinde de sancıya neden oldu. Her ne kadar Yenilikçi ekip “Bizim için Davutoğlu’nun etrafında bütünleşmek bir görevdir. Partimizin daha da başarılı olabilmesi için birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza edeceğiz” diyorsa da, görüntüler ve yapılan açıklamalar bunun hiç de böyle göründüğü gibi olmadığını gösteriyor.
Davutoğlu’na karşı bir cepheleşme olacağını görüyoruz.
Birincisi, Davutoğlu Dışişleri Bakanlığı’na getirildiği günden bu yana izlediği politikalarla iyi bir not almadı. Her politikası iflas etti. En sonunda Musul’da rehin alınan ve 2 aydır salıverilmeyen Türk rehineler konusunda da başarılı olmadı. Suriye politikalarının Türkiye’yi hangi noktalara getirdiğini hep birlikte gördük.
Şimdi parti içinde bazı karşıtları “Dış politikadaki başarısızlığı iç politikaya da sıçrayacak. Davutoğlu’nun başarılı bir döneme imza atmasını beklemiyoruz” diyorlar. Bugüne kadar Davutoğlu’nun dış politikada yapıcı bir tutum ortaya koyamadığını söylüyorlar.
AK Parti içinde kimler rahatsız?
Başta parti kurucuları ve Milli Görüş gömleğini üzerinden çıkarmamış olanlar Davutoğlu’nun Genel Başkanlığa, ardından Başbakanlığa gelecek olmasından son derece rahatsızlık duyduklarını, sözlerle olmasa bile, tavır ve hareketleri ile ortaya koyuyorlar. Bu rahatsızlıkların, 2015 genel seçimlerinde AK Parti’yi hırpalayabileceği şimdiden görülüyor.
AK Parti’nin eski toplarının bu konudaki ortak görüşlerini şu şekilde yansıtabiliriz:
“3 dönem kuralı partideki deneyimli siyasetçileri dışarıda bırakacak. 73 isim 2015 genel seçimlerinde yeniden aday olamayacak. Hâlbuki tabloya baktığımızda AK Parti’nin oy kaynağının önemli bir bölümünün bu isimden oluştuğunu görmekteyiz. Küskünlükler, kırgınlıklar ve bölünmeler yaşanabilir. Bu dönemde Davutoğlu’nun yeterli olacağını da sanmıyoruz. Partiye oy veren önemli bir bölüm ister istemez yön değiştirecektir. Zaten partinin Erdoğan’da olduğu gibi oyunu muhafaza etmesi, yükseltmesi beklenmemelidir. Parti kan kaybeder, hedefinden de uzaklaşır.”
2015 genel seçimlerinde dışarıda kalacak ve tekrar aday olamayacak olan 73 isimin yerine kimlerin aday olacağı da önemlidir. Yeniler, partiye ne getirir, ne götürür bunu önemsemek gerekiyor. 3 dönem kuralına takılan isimler, yenilikçi kanadın oy konusunda beklenen başarıyı gösteremeyeceğini söylüyor. “AK Parti seçmenini ikna etmek öyle göründüğü gibi kolay değildir” deniliyor.
2015 genel seçimleri öncesi ekonomide bir tusunami yaşanabileceğine de dikkat çekiliyor. Yaşanabilecek olumsuzlukların Davutoğlu Başkanlığındaki Hükümeti yıpratabileceği, bu nedenle genel seçimde önemli bir oy kaybının olabileceği de düşünülüyor. Uzun zamandır söylenen bu tehlike gerçekleşirse hiç kuşkusuz bundan Hükümetin etkilenmemesi mümkün değildir.
Abdullah Gül’ün durumu AK Parti iktidarını sarsar mı? Oy kaybına neden olur mu? Kimi çevreler “Abdullah Bey’in parti tabanında önemli sayılabilecek bir ağırlığı vardır. Gül’ün tavrı bunda belirleyici olabilir” görüşündeler.
2015 seçimlerinde muhalefet partilerinin durumları da önem kazanıyor. Eğer, AK Parti oy kaybedecekse bunda muhalefetin payı ne olur? Bunu da ayrı bir noktada tartışmak daha doğru olacaktır. Bunu da yazacağımız bir başka yazıda enine boyuna sizlerle paylaşacağız.
İşte bu noktada bizim görüşümüzü de sizlerle paylaşalım:
İktidar partisinin lideri değişmeyecek. Erdoğan, partisini Çankaya’dan yönetecek, bu kesin olarak belli oldu. Partideki değişiklikleri de kendisi yapacak ve bütün riskleri de üstlenecek. Çünkü Davutoğlu’nu seçen de, partinin başına getiren de kendisidir. Davutoğlu MYK’da seçilmemiş, burada Erdoğan’ın isteği üzerine sadece onaylanmıştır.
Daha önce yapılan bir araştırmada “AK Parti’nin başına kim geçsin?” diye bir anket yapılmıştı. Anketi yapan kuruluş Andy-Ar, “Genel Başkan ve Başbakan “ konumundaki kişinin % 72’lik oyla Abdullah Gül’ü gösterdiğini açıklamıştı. Aynı listeden Ahmet Davutoğlu’nun adının % 2 bile olmadığı ifade ediliyor. Bütün bunlara rağmen Başbakan Davutoğlu adında ısrar edip, kendisine en yakın ismi Genel Başkanlık ve Başbakanlık makamına uygun görmüştür.
Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilmeden önce “Bütün hak ve yetkilerimi sonuna kadar kullanacağım. Partili bir Cumhurbaşkanı olacağım, Çankaya’da noter olmayacağım” demişti. Kafasının içindekileri de kamuoyu ile paylaşmış ne yapacaklarını bütün açıklığı ile ortaya koymuştu. Seçmen, bunları bilerek oy kullandı ve Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığı makamına oturttu. Bu saatten sonra Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın kafasının içindekileri birer birer yerine getirmeye başlamasını da pek yadırgamamak gerektiğini düşünüyoruz.
Erdoğan’ın yaptıkları Anayasa’ya, hukuk sitemine uygun mu, bunun tartışmasını da muhalefet partileri yapmalıdır.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın