Zahide Uçar— 20 Ağu, 2014
İşgal meclisinden Temmuz ayında “Öcalan-AKPKK” ortak yasası geçti. Cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek; Türk Milletinin mezar yasası olan” ihanet yasası” karambole getirildi. Y-CHP zaten PKK ile “örtülü aşk” yaşıyor. O nedenle CHP’nin Anayasa Mahkemesine götürme geleneğini bozdu. İhanet yasasının iptal edilmesi için yargıya gitmedi. Peki, Arka Bahçeli ve partisi ne yapıyor?
Kulağının üzerine yatıp millete unutturmaya çalışıyor.
Adının başında ”milli” bulunan bir parti MHP…
MHP’ye verilen oyların birçoğu Türkiye’nin bölünmesine engel olsunlar diye verildi. Üstelik parti aranmadan verildi.
MHP üst yönetimi hem geçmişine, hem seçmenine, hem de ülkeye ihanet içindedir.
Arka Bahçeli(arka plan) bir projedir. Bu durum artık çok açık görülmektedir. Bahçeli deşifre olmuştur.
Neden mi? Anlatalım:
Soğuk savaş döneminde ulus devletler öne çıkarıldı. Çünkü NATO ve VARŞOVA Paktı savaşında kimse bir devleti karşı oluşuma kaptırmak istemiyordu. NATO üyesi ülkelerde Amerika Amerikan milliyetçiliği icat etti. VARŞOVA Paktı üyesi ülkelerde ise “halkların kardeşliği” sloganı kullanıldı. İkisi de sahte idi. Çünkü emperyalizm bütün kavramları kullanıp piçleştirmiştir.
Günümüze geldiğimizde ise küresel çete ulus devletleri bitirip şehir devletçikler kurma planı yaptığından, ulusalcılık-milliyetçilik hedef haline getirildi.
MHP bir ideoloji partisiydi. İdeoloji partileri diğer partilerden farklıdır. Küçük de olsalar gelecek için bir ideolojileri olduğundan sürekli dinamiktirler. Etkilidirler. Sözleri, eylemleri ses getirir. Erbakan’ın partisi böyleydi. Erbakan için canını verecek birçok milli görüş ideoloğu vardı. İP’nin yıllardır meclise girememesine rağmen dinamizmini koruması bir ideoloji partisi olmasındandır.
MHP dinamik halden önce durağan, sonra içine çekilip büzüşen bir parti haline nasıl getirildi?
Bahçeli projesi ile…
2006-2007 yılları arasında; “ülkücüler ile PKK çatıştırılacak, iç savaş çıkartılacak” haberleri hepimize servis edildi. Bahçeli bu haberler üzerinden ülkücü gençliği hapsetti. Önceleri bizler de; “gençleri bir kıyımdan koruyor” diyerek destek verdik. Sonra baktık ki işin ayağı öyle değil. Amaç gençliği korumak değil, gençliğin enerjisini soğurtarak etkisiz hale getirmek. Bir defa o enerji emilince, yeni bir hedef önlerine koymadan dinamik bir gençliği geri getiremezsiniz. Bahçeli gençliğin ve teşkilatın önüne hiçbir hedef koymadı. Bırakın hedef koymayı, Türkeş zamanında gençlik önüne konan hedeflerden de tek tek el çekildi. MHP’nin dış Türkler meselesi kalmadı.
Türkistan’da Müslüman Türkler Çin’in işgal ve zulmü altında inlerken Bahçeli Çin’e gitti. Uygur Türklerini unuttu. ABD’nin Irak’ı vurduğu yıllarda Iraklı bir Türkmen kardeşimizle konuştuğumuzda; “Bahçeli’ye hiç güvenmediklerini” söylemişti. Şimdi Suriye Türkmenleri aynı şeyi söylüyor. Oysa Bahçeli öncesi MHP’sinde parti gençlere hedef olarak Türk Birliği hedefini gösteriyordu. Parti dış Türkler hakkında önemli bilgiye sahipti. Öyle ki, Rusya çözüldükten sonra Özal Türk Devletlerine yanını merhum Alparslan Türkeş’i alarak gitmişti. “Hamili yakınımdır kartı” götürür gibi, Türkeş üzerinden kabul görmek istiyordu… MHP fikriyatında yetişen birçok yazar-gazeteci-akademisyen Azerbaycan’dan Kırgızistan’a kadar bütün Türk coğrafyasına ilk giden ekip oldu. Öyle ki, Türk Devletlerine ilk giden bakan ve devlet görevlileri gitmeden önce bu isimleri arayıp ön bilgi alıyordu.
Bahçeli Türk Devletlerinden elini-eteğini çekti. Türk devletlerinden gelenlerin çaldığı kapılar kapandı. Partinin dış Türkler ile ilgili birimini kapattı. Her yıl geleneksel olarak kutlanan Türk Kurultayında 2006 yılında Erdoğan’a “Örs-çekiç” bile dövdürdü(!).. Ben de o dönem “ Örs ve Çekiç Nasıl Ağlar? 21.09.2006” başlıklı bir yazı yazdım ve;
“İşte bu nedenle Türkiyeli Başvekil örse çekiç vuramaz. Vurmuşsa o örs de, çekiç de ağlamıştır. Tıpkı Mehmetçiğin analarının, eşlerinin, sevgililerinin, çocuklarının ağladığı gibi… Bizim yüreklerimizde ki sızı gibi sızlamıştır. Gazilerimize 236 YTL maaş verirken, PKK/Kongra Gel’in başındaki Zübeyir Aydar’a milletvekili maaşı ödeyenlerin bırakın Türk Kurultayını, Türk Milleti ile bir alakası olamaz.”
Diyerek uyarmıştım.
Bahçeli milli duyguları sürekli uyaran, ayakta tutan bütün faaliyetleri bitirdi. Gençliği sokaklardan çekip sokakların PKK’ya kalmasına neden oldu. Kuraldır;
“Sokaklara kim hakimse, o söz sahibi olur.”
Sokaklara PKK hakim oldu. Şimdi hepsi PKK’nın emir eri haline geldi.
CHP’nin ideolojik bir gençliği zaten yok. CHP düzen içinde kaldığı için iktidar olmaktan başka bir hedef belirlemedi. Hiçbir gençlik hareketi “sadece iktidar olmak isteyenlerin” dolgu malzemesi olmaz. Geriye kim kaldı? İP’li gençler. İP’nin muhafazakar tabanda, “ki, bu ülkede halkın %70’i muhafazakar” bir karşılığı yoktur.
Bahçeli’nin hedefsiz bıraktığı gençlik ve tabanı sağa-sola savruldu. Öyle ki, para bulamayan ocaklardan bazılarına AKP’lilerin yardım ettiği bile söylendi. Abdülhamit’in söylediği gibi; “para alan, emir de alır.”
Bahçeli partiyi halktan kopardı. Halkın arasına giremeyen, uçaktan korkan, tokalaşamayan, tokalaşmak zorunda kalınca elini kırklayan bir insandan “salon erkeği” olur ama MHP gibi ideolojik bir partiye başkan ol-maaaz. Olmuşsa, bu kadar zaman da partinin başını işgal etmeye devam edebilmişse, çevresindekiler bu gidişe dur diyemiyor, demiyorsa, MHP’lilerin şapkayı önüne koyup düşünmesi gerekir.
Proje ne?
Bahçeli enerjisini soğurduğu partiyi renksizleştirdi. Kitle partisi de yapmadı. Salı’dan salıya antikacı dükkanını açar gibi “kağıtta yazılı” metni okuyarak partiyi parti olmaktan çıkarıp dernek haline getirdi.
Ulus devletleri bitirip şehir devletçikler kurmak isteyen küresel elit, ulusalcı-milliyetçi bir parti istemiyor. Ne istiyor? Dümen suyunda güdebileceği iki parti… Tıpkı Amerika’da olduğu gibi…
Cumhuriyetçiler, Demokratlar…
Bu yeni rol için devşirilen Y-CHP, milli görüşten küresel emperyalizme uyumlu bir aparata dönüşen AKP… Birinden sıkıldığınızda diğerini verirler. Aynı şeytanın iki memesini emer durursunuz. Açlığınız asla geçmez.
Yavanlaşan, etkisizleşen, işlevini kaybeden(Bahçeli sayesinde) bir MHP’nin yok oluşunun fazla bir tepkisi de olmaz. Neden mi? Rakamın soluna geçen sıfır artık etkisiz elemandır da ondan.
Bütün sistemler böyle yok edilir. Ya zıvanadan çıkartılır, ya işlevini yitirir, ya da güven kaybına uğratılarak yok edilir.
Sizler şu hali ile “Bahçeli’nin MHP’si olmazsa olmaz bir görev icra ediyor” diyebilir misiniz?
MHP tabanı partisine sahip çıkmazsa, silkinip kendine gelmezse, Bahçeli MHP’yi partiler çöplüğüne gönderecektir.
Şu anda geçmişte sizlerin söylediği sloganlar bile el değiştirdi. Ne diyor Perinçek’in kanalı?
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, vatan uğrunda ölen varsa vatandır.”
Bu durum bile uyanmanıza yetmiyorsa;
Sorun kendinize;
1- Bahçeli neden PKK yasasının iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuyor?
2- Bahçeli üçlü koalisyon döneminde aldığı bir telefon üzerine seçime gitme kararı almak yerine, Öcalan’ı asmadıkları için seçim kararı niye almadı. MHP tek başına iktidar olur diye korktuğu için mi? Vizyonsuzluğundan mı? Görev adamı olduğu için mi?
Bir arkadaşımın dediği gibi;
Solun içine giren Kürtçülük virüsü, sağın içine giren dincilik virüsü, bütün milli ideolojileri bitirdi.
Amerikan dinciliği, Amerikan milliyetçiliği, Amerikan ulusalcılığı bütün kuruluşlara virüs gibi bulaştı. Milli dosyaları ya bozdu, ya da tanımsız hale getirdi.
Beyinlerinize, bütün tanımlı bilgilerinize format atmadan siz siz olamazsınız. Biz biz olamayız.
Dam(aptal) terminallere bilgi akışı sağlayan küresel çetenin elinde;
Kredi kartlarına, dizilere, AVM’lere bağlı köleler olarak bizlere tanıdıkları hayat hakkı kadar yaşarız.
Bunu asla unutmayın!!.
İLK KURŞUN