Lise yıllarım 1970’li yıllarda Çankırı’da geçti benim. Malum Ankara-Zonguldak demiryolu Çankırı’dan geçmektedir. Bizim ev, bu demiryoluna 50 m. mesafede idi. Çankırı’dan Zonguldak istikametine giden demiryolu gittikçe yükselen bir eğime sahiptir. Yani hafif rampadır.
1970’li yıllarda buharlı makineler halen hizmette idi ve tren katarı, işte bu rampayı çıkarken genelde çift lokomotif tarafından çekilir ve itilirdi. Özellikle uzun ve yükü ağır vagonlardan oluşan katarların taşınmasında lokomotiflerden birisi katarı önden çeker, birisi de arkadan iterdi; çuf çuf çuf…
Sonradan motorla çalışan makineler çıkınca bu sefer aynısını motorlu makineler de yaptılar; birisi katarı önden çekti, birisi arkadan itti. Bazen de bu motorlu makinelerin ikisi elbirliği eder önden çekerdi vagon katarını. Belki halen aynı şekilde devam ediyordur bu iş. Özellikle yük taşıyan bu tür trenlere marşandiz veya şimendifer adı verilmektedir yanlış bilmiyorsam.
…
Maksadım, trenleri anlatmak değil elbette. Sözü MHP ve CHP’nin öncülüğünde Cumhurbaşkanlığı konusunda kurulan koalisyona getirmek istiyorum. Bilindiği gibi Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP ve MHP’nin “Çatı Adayı” olarak ortaya çıkardığı, arkasından da diğer birçok partinin destek verdiği Cumhurbaşkanı adayı idi. Yanlış bilmiyorsam CHP ve MHP’nin dışında 12 parti daha destek verdi Ekmel Hoca’ya ve destek veren parti sayısı sağdan ve soldan olmak üzere; 14’e kadar çıktı. Bu durumda 14 partili koalisyon, CHP ve MHP’nin lokomotif görevi gördüğü 12 vagonlu yük treni halini almıştır. Ancak ne var ki; lokomotifler tam kapasite ile katara güç veremedikleri için tren katarı menzile varamamıştır!
Bana kalırsa; bu katar henüz rayların üzerindedir ve bu katar bozulmadan, lokomotifler, bu katarı çekmeye ve itmeye devam etmelidirler. Önden çekenin hangisi, arkadan itenin hangisi olduğuna bakılmaksızın bu tren mutlaka menzile ulaşmalıdır. Zira bu tren, milletimiz için hayati derecede bir yük taşımaktadır ve bu yük mutlaka kırılmadan, dökülmeden yerine teslim edilmelidir. Bu konuda, Tayyip Erdoğan’ın yakın geçmişte sık sık yaptığı “MHP, CHP’nin vagonu olmuştur!” şeklindeki absürt çıkışların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. O, bu tür çıkışları milletin menfaati için değil, kendi partisinin menfaati için yapmaktadır. Güya o, kendi partisini Yüksek Hızlı Tren saymakta, CHP ve MHP’yi hala Zonguldak kömürüyle çalışan Kara Tren sanmaktadır.
Dolayısıyla; CHP ve MHP yönetimleri, şunun, bunun lafına kulak asmadan, haklarında söylenenleri mutlaka boşa çıkarmak zorundadırlar. Milletin ortak menfaati için oluşturdukları katarı yolda bırakmadan gidebildiği yere kadar götürmelidirler.
Geçtiğimiz gün facebook’ta rastladım; CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu söyleyen ve kendisini “Türkiye Özgürlük Hareketi” lideri olarak tanıtan Yılmaz Ecevit Kılıç isimli genç, yayınlamış olduğu beyannamede şöyle diyor:
“Canımdan aziz bildiğim aziz milletim ve saygı değer delegelerimiz ve milletvekili arkadaşlarım!
Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından sonra, Mustafa Kemal’in kapattığı Yahudi localarını ölümünün birinci yılında affedip tekrar yurdumuza sokan ve yerleşmelerini sağlayan İsmet İnönü’dür. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Türkçe okunması ve bazı yıllarda yasaklanmasına sebep olan İsmet İnönü’dür. Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu uçak fabrikasını kapatan İsmet İnönü’dür. 100/99’u elhamdülillah Müslüman olan bir milletin kız kardeşlerinin okula başları kapalı gitmesine karşı çıkan yine İsmet İnönü zihniyetidir… İşte Türk Milleti’ni CHP’den uzaklaştıran bu zihniyettir. Sayın Erdoğan’ın cezasını mecliste affedip meclise girmesini sağlayan kimdir? Sayın Deniz Baykal’dır…
Benim CHP Genel Başkan Aday Adayı olmamın tek bir sebebi vardır: CHP’nin hak ettiği yere gelmesidir. Aynı bayrağı seven, aynı liderin peşinden giden, aynı havayı teneffüs eden, aynı toprağın ekmeğini yiyen, aynı toprağın suyunu içen Atatürkçü gençlik olan Ülkücü gençlik ve Atatürkçü olan solcu gençliği birleştirmek için aday oldum…”
Yılmaz Ecevit Kılıç kimdir, bilmiyorum. İki gün önce benimle görüşme talebinde bulundu ve yaptığımız telefon görüşmesinde; Gümüşhane’nin Şiran ilçesinden olduğunu, İnşaat işleriyle uğraştığını ve CHP üyesi olduğunu söyledi. Doğrusu telefonda anlattıkları, hemen her Ülkücünün benimseyip kabul edeceği türden şeylerdi. Dünya Türklüğünü birleştirme, yani Turancılık fikrine sahip olduğunu, ancak bu hedefe Sosyal Demokrat çizgiden giderek ulaşmak istediklerini söyledi.
Doğrusu ya; CHP üyesi olduğunu söyleyen bu genç adamın anlattıkları benim için oldukça şaşırtıcıydı. Yılmaz Ecevit Kılıç gibi gençlerin CHP’deki şansı nedir bilmem. Ancak CHP içinde bu tür fikirlere sahip kişilerin olması demek, CHP ile MHP’nin seçimlerde koalisyona gitmelerini kolaylaştıracak etkenlerden birisi olsa gerekir. Kanaatimizce; MHP ve CHP yönetimi, Türk Milletine hitaben gönderildiğine inandığımız Mâide Suresi’nin 54. ayeti kerimesi mucibince, kınayanların kınamasına aldırmadan gerektiğinde bu millet için birlik olup, ellerini taşın altına birlikte sokabilmelidirler.
MHP ile yapılan koalisyona kızıp HDP adayına oy verdiği söylenen CHP’lilerle, aynı koalisyona kızıp Erdoğan’a oy verdiği söylenen MHP’liler bir yana, özellikle sandığa gitmeyen MHP’li ve CHP’lilere sesleniyorum; lütfen yan çizmeyi bırakın da bir an önce kendinize gelin artık. Zira, Erdoğan’ın köşke çıkmasının sebebi sizlersiniz. Eğer siz sandığa gidip vatandaşlık görevinizi yapsaydınız, Erdoğan şimdi kahrından yatak-döşek olmuştu ve bizler şimdi seçimin ikinci turunu bekliyor olacaktık…
Bir yanıt yazın